Dünya insanlığına bol bol düşünce besini bırakan edebiyat dünyasında yerleri doldurulamayan eksiklikleri her alanda hissedilen insanlardan biri de Fransız filozofu düşünce ve eylem adamı Voltairedir Voltaire yaptığım iş düşünmemi duyarlı olmamı çok okumamı ve topluma faydalı olmamı emreder keşke Türk aydınlarına da yaptıkları işleri halkına faydalı olmayı emredebilse boş boş konuşacak yerde ülkenin sorunlarını tartışsalar konuşsalar çözümüne yardımcı olsalar yani Voltaire gibi biraz eylem adamı olabilseler yaşama evrensel bakabilseler entelektüel olmayı gerçekten becerebilseler bizim Aydınlarımız entelektüel olmayı tek bir konuda uzmanlaşmak olarak görüyorlar mesela doktorlarımız mimarlarımız öğretmenlerimiz mimar doktor ya da öğretmen olarak entelektüel olmaya çalışıyorlar aslında bu iş hiç böyle değil entelektüel olmak kainattaki bütün sorunlarla ilgilenmektir tarih boyunca hekimlikle ve mimarlıkla müzik birbirinden ayrılmamış müzikle ilgilenmeyen doktorlarımız felsefeyle ilgilenmeyen mimarlarımız öğretmenlerimiz entelektüel olamazlar müzik bilgisi olmayan hekim teşis ve tedavide tam başarı sağlayamaz Osmanlı döneminde hekim olmanın şartlarından biri de sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmekmiş bu konuyla ilgili epey bir kitap okudum ilahi Voltaire bak bana neler neler söylettin sevgili okurlar Voltaire in yazdığı bir tiyatro eserinin başrol oyuncusu olan bir kadın Voltaire in sözünü ettiği tutkuyu heyecanı ve derinliği tiyatroda seyirciye yansıtmam için içimde şeytanın olması gerek der bu oyunda Voltaire şeytanı bile oyuna getirir Voltaire dediğimiz adam hiç bir çekici yanı olmayan bir adam Fransız halkını uyandırıyor diye kral tarafından devamlı sürgün edilir bir defasında İngiltere’ye gittiğinde hiç parası yokmuş birkaç yıl sonra Fransa’ya döndüğünde milyoner olarak döner bu büyük paraları İngiltere’de borsadan kazanır bu adam para kazanma konusunda gerçekten zeki bir adam hayatı boyunca Fransız halkını uykusundan uyanması için mücadele vermiş sömürün zulmün her türlüsüne karşı çıkmış sevgili okurlar tek tük olsa da bizim ülkemizde Voltaire gibi olmasa da zaman zaman aydınlar edebiyatçılar sanat adamları çıkıyor ama halk arkalarında durmadığı yöneticiler onları sevmediği için çok fazla onları tanıma şansımız olmuyor edebiyatçısını sanatçısını bilim insanını kötülemekte üzerimize yoktur çünkü okumayan yazmayan rasyonel düşünmeyen bir toplumuz başka halklar kağıtla kalemle sanatla ilgilenip bilime barışa kardeşliğe sahip çıkarken savunurken ne yazık ki halk olarak biz içimize kapanmış birbirimizle uğraşıyoruz kütüphanelerimiz bomboş ama kahvelerimiz stadyumlarımız meyhanelerimiz ağzına kadar dolu kapitalistler bize uyu uyu yat uyu şarkısını dinletiyorlar kaçımız dede efendiyi Hacı Arif beyi biliyoruz mahsuniyi tanıyoruz kaçımız nazım hikmetin , Mehmet Akifin şiirlerinden bir mısra okuyabiliriz ne yazık ki seksen yıldır uyu uyu yat uyu şarkısını dinleye dinleye bugünlere geldik açlığın işsizliğin olduğu ülkeleri yönetmek hiç de zor değildir bu insanların bir kısmını yardıma bağlarsınız diğer kısmına da uyu uyu yat uyu şarkısını çalarsınız böylesi toplumlar doğal yollardan ne yazık ki değişemezler yöneticiler nasıl istiyorlarsa öyle değişirler bütün bu olumsuzluklara rağmen ben halkıma güveniyorum benim halkım da bir gün günü geldiğinde doğal olan yollardan değişecek ve mutlaka değişecek ben göremeyeceğim ama mezarımda mutlaka hissedeceğimdir çünkü medeni toplumlar değişe değişe ama doğal yollardan geldiler bugünkü seviyelere hayvanların bitkilerin kuşların değiştiği kainatta insanların değişememesi çok kötü bir gün mutlaka bu ülkenin anayasasını kapitalistler değil halk ve halkın bilim insanları hazırlayacaktır