SOKAK İNSANLARI
Bir ayağım hastanede yaşlılık böyle kış ayları hastalıkları daha da derinleştiriyor benim hastalığım kafadan kışın paniklerimi zıplatıyor kolumuz ağrısa ya da nefes darlığımız olsa ilacı var ama lanet olası bu kafa karışıklığının tam iyileştirici bir ilacı yok yani kendi kendinizin doktoru olacaksınız dün bir hastanenin kafesinde eski bir paltoya bürünmüş saçı sakalı birbirine karışmış bir adam dualarla bir yardım diyerek önümde durdu hastanenin girişinde de iki kadın vardı yardım isteyen sokaklarımız ne yazık ki bu tür insanlarla doldu kafedeki yaşlı adamla konuştuk kendince haklı beni hayrete düşüren adamın bu yaşta bu işi yapmasını çok fazla önemseme işiydi bir kolum bir bacağım olmasa da yaşamak isterim demişti insan her durumda yaşamak istiyor dilendiğini de sorun etmiyordu ismini hatırlamıyorum filozoflardan biri hastadır büyük acılar çekmektedir ziyaretine gelen ünlü filozof Diogones hançerini uzatır seni acılarından bu hançer kurtarır der hasta adam amma da yaptın der benim derdim hastalık değil ölmek hiç istemiyorum benim derdim acılarımın hafiflemesidir sevgili okurlar yaşamak gerçekten herhalde çok önemli büyük bir ihanete uğramış olsak da bütün varımızı yoğumuzu kaybetsek de hasta olsak da yaşlansak da yaşamak istiyor insan önemli olan şey yaşamayı istemek toplumla doğayla uyumlu yaşamak birkaç kez ameliyat oldum tımarhanelik oldum ama hayattan hiç umudumu kesmedim benim için yaşamak dünyaya değer paranın da pulun da hiçbir değeri yok beni de yoksullara dilencilere sokakta yaşayanlara bağlayan şey budur bu sözlerim yoksulluğu savunuyorum anlamına gelmesin akıllı vicdanlı merhametli yaşıyorsak mesele yok elbette ki sorunlarımız olacak sorunlarımızı da çözmeye çalışacağız istememiz gereken şey yaşadığımız ülkede herkesin insan gibi yaşaması milli gelirden adaletli pay alması zengin yoksul adaletsizliğinin olmaması şimdi anlatacağım şey bir ülkede yaşanıyorsa gerçekten orada hayatın hiçbir anlamı olmaz iyi beslenemediği için annemin sütü yokmuş beni bir keçiye emzirtmişler çünkü annemin ailesi de çok yoksuldu ben de yoksulum çocuklarım da yoksul ama öte yanda zenginlik içinde yaşayan bir azınlık var ben bu adaletsizliği daha ilkokul yıllarında öğrendim hem de hayatın kendisinden bu ülkede yaşayanların yüzde sekseni milli gelirin yüzde yirmisini paylaşıyor zengin sınıfı da yüzde sekseni kasalarına indiriyorlar işte yaşamı anlamsız hale getiren en önemli nedenlerden biri de bu adaletsizliktir bu yüzden sokak insanlarını yazıyorum onları ancak benim gibi yoksul yaşayan birisi anlayabilir ve yazabilir birileri anlattığım yoksulluğu abartıyorum şeklinde düşünebilir ben bu ülkede yeterli sütü olmadığı için çocuklarını emziremeyen kadınların olduğunu biliyorum yüzlerce babanın işsizlik yüzünden evlerine ekmek götüremediğini de biliyorum bu yüzden intihar eden insanları gazeteler yazıyor zaten derslerime kendimi veremediğim için gerizekalı olduğumu düşünen öğretmenlerim vardı gerçekten de hayattaki en zor şeylerden biri budur ölüm nedir ki bir nefestir ölür kurtulur insan yoksulluk adaletsizlik öyle mi her gün insanı azar azar öldürür sevgili dostlar eskiden dilenciliği erkekler yapardı zaman zaman devir değişti diyoruz ya devir değişti şimdi dilencilerin çoğu kadın sokakta çöp toplayanları görüyorsunuz onların içlerinde kadınlar da var hâla elden ayaktan güçten düşmüş insanları görünce insan insan olduğundan utanıyor bütün bunların altında yatan yoksulluk ve cahillik bu tür trajediler ülkemizde yaşanmaya devam ettikçe bizler de merhametimizi ve vicdanımızı sorgulayacağız bütün bu sözünü ettiğim şeylerin alt yapısını hazırlayan ve bu adaletsizliğe neden olan şey serbest piyasa düzeni zenginleri daha çok zenginleştirirken yoksulları daha da yoksullaştırıyor bu sistem bakın marketler süpermarketler havadan sudan para kazanan borsacılar bankalar her yıl zenginleştikçe zenginleşiyor yoksullar da yoksullaştıkça yoksullaşıyor işte sözünü ettiğim dilenciliği çöpçülüğü bu serbest piyasa düzeni üretmektedir ben sokaktan gelen bir insanım sokakta yaşayanları iyi bilir iyi tanırım hem dünyanın her yerinde sokak edebiyatı gibi bir akım vardır bu edebiyat akımı sokaklarda yaşayan insanların hayat öykülerini anlatır yazar ve çizer sözünü ettiğim zengin ve fakir ayrımı ne yazık ki şehirlerimiz mahallelerimiz ve semtlerimiz arasında da vardır mesela boğazda Kadıköy’de Beyoğlu’nda ve Şişli gibi zengin semtlerde yaşayan insanlarla Gebze gibi yerlerde yaşayan insanların arasında yaşam standartları açısından o kadar büyük farklılıklar ve adaletsizlikler var ki abartmış olmayayım ama şişlide yaşayanların çoğu Gebze’nin yerini bile bilmezler burada yaşanan yoksulluğu açlığı nereden bilecekler seçtiğimiz millet vekillerinin çoğu da bilmez çünkü yoksullar kendilerini savunan vekillerini zenginlerin içinden seçiyor seçim sistemimiz böyle ondan sonra da onlardan fırsat eşitliği hizmet vs gibi hizmetler bekliyorlar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.