Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen MÖ 2551-2560 yılları civarında yapıldığı sanılan Keops piramidi yüzyıllara meydan okuyor.

Anıtsal bir yapıdır.

Öyle enteresan ve gizemli şeyleri var ki şaşkınlık yaratıyor, merak uyandırıyor.

Örneğin, Keops piramidinin yüksekliğinin bir milyarla çarpımı yaklaşık olarak Güneşle dünya arasındaki (149.504.000 km) mesafeyi verdiği bilim insanları tarafından ortaya çıkarılmış.

Piramidin ağırlığı 10 üzeri 15‘le çarpıldığında, dünyanın yaklaşık ağırlığını vermekte.

Yine yapılan araştırma sonuçlarına göre piramidin çevresi, bir yıl içindeki gün sayısını (365,24) göstermektedir.

Piramitlerde radar gibi cihazların çalışmadığı, arkeologların bu yüzden hala birçok odayı bulamadığı bilinmekte…

Piramidin içinde kral ve kraliçe odası bulunuyor.

Bu odalara girilmemesi ve firavun mezarlarına dokunulmaması için birçok tuzaklar hazırlandığı da biliniyor.

Piramidin yapılışında binlerce köle çalıştı ve öldü.

Köleler için her gün 11 sığır, 35 koyun kesildiği de yine araştırma sonucu kayıtlarda ortaya çıkmış.

Piramitler sadece bir yapı olarak değil binlerce yıl ötede yaşanmış kimi acıları, hayalleri, umutları ile de örtülü müthiş bir sürecin adıdır.

Piramitler daha çok bilinmezi ile merak uyandırmaya devam edecek.

Bir başka anıtsal yapı daha var.

İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan Kolezyum, İmparator Vespasianus tarafından M.S. 70’li yıllarda yapımına başlanmış, M.S. 80’de Titus döneminde tamamlanmış. İmparator Vespasianus bu devasa amfitiyatroya sülalesi olan Flavian hanedanlığının ismini vermiş.

188 metreye 156 metre olan dış boyutları ve 48 metreyi aşan yüksekliğiyle Kolezyum o zamana dek inşa edilmiş en büyük amfitiyatroydu.

50.000’den fazla seyirci alıyordu.

MS. 80’de Kolezyum’un açılış töreninde 5 bin vahşi hayvan öldürüldüğü kaydedilmiştir.

Bu tarihi yapılar hala ayakta ve zamana karşı direniyor.

Ne var ki zaman içinde diyelim ki bin, üç bin yıl sonra onlarda yok olup gidecek.

Geride izleri bile kalmayacak.

O günlerde dünya nasıl olacak...?

Bilim ve teknoloji hangi boyutta ulaşacak...?

O sırada yaşayan insan türü örneğin 2000’li yılların dünyasını nasıl ve ne şekilde tanımlayacak...?

Kısaca, zaman geçip gidiyor geride kalan bıraktığımız izlerimizdir.

O izler ise gelecek kuşaklara hem yön verecek hem de insanlığın geçmişine dair kanıtlar olacak.