KÜÇÜK BURJUVADAN KAPİTALİSTE
Yabancı bir filmdi genç bir mimar arkadaşına hizmetçilerini anlatıyordu, “Hizmetçimiz 70 i geçti, kulakları iyi duymuyor, bir gözü ameliyatlı unutkanlığı da var. Hastalıklar zavallının tadını kaçırdı. 30 yıldır evimizde ben ve kardeşlerimi o yetiştirdi, hayata hazırladı, iyi insan olmayı, topluma yararlı, vicdanlı, merhametli olmayı biz ondan öğrendik. Onun hakkını asla ödeyemeyiz annemi bile o yetiştirdi. Yaşlılık işte otur istirahatine bak desek yapmaz. Yanına bir yardımcı almak istiyoruz ama bunu ona anlatamıyoruz çok incinir beni başlarından atmak istiyorlar diye.” Ben bu sözleri duyunca insanlığımdan utandım. Bir yandan da dünyada hâlâ böyle insanların var olduğuna sevindim. Anlatıcının eğitimli, vicdanlı bir insan olduğu çok belli ülkemizin böyle insanlara ihtiyacı var. Ne yazık ki ülkemizde hizmetçilerini ,kapıcılarını , işçilerini yaşlandı diye kapı dışarı eden biraz sonra anlatacağım işe yaramaz lüzumsuz Çiçikoflar var. Şimdi anlatacağım öykü Rusya’dan büyük yazar Gogol’un Ölü Canlar isimli eserinden roman kahramanı Çiçikov’un babasının kendisine ettiği nasihat “Zeki insanlar problem çözer aptallarda nasihat edermiş. Çalış, okulda haylazlık yapma, öğretmenlerinin ve okul yönetiminin gözüne girmeye çalış, arkadaş edinme edineceksen varlıklı insanları seç ihtiyacın olduğu zaman sana yardımları dokunsun, paranı kimseye gösterme kimselere yedirme. Para dünyanın en güvenilir şeyidir her türlü engel para sayesinde aşılır” Bu sözlerin söylendiği dönem Rus halkı feodalizmden kapitalizme geçiş dönemi yaşamaktadır bu sözlerde kapitalizmin alfabesidir. Kapitalizm eşitsizlik, sömürü, baskı ve zulüm üzerine kurulmuştur. İnsanın emeğinin, merhametinin, vicdanının ve kendisinin değeri yoktur, değerli olan tek şey çıkar ve menfaattir. Ünlü yazar Balzac, “Toplumsal sistemler bireysel çıkarlar üzerine kurulmuştur” der. Hepimizde az veya çok biraz Çiçikov’luk vardır. Elimize imkân geçse devletin olanaklarını hiç düşünmeden kullanırız. Devletten para sızdırmak, bedava toprak sahibi olmak içimizi gıcıklar. Şimdi Çiçikov kimdir diyorsunuz. Dönem Rusya’da 1860’lar dönemidir. Bu adam gözü açık cin gibi bir insandır. Ülkede ölmüş insanların kimliklerini toplayıp ölmemişler gibi onlar adına devletten kredi almayı planlayan bir uyanık Türkiye’de de iş yeri açacağım diye devletten kredi alıp sonra iflas ettim deyip o paraların üstüne yatan Çiçikov’lar vardır. İşte size iyi bir adamla kötü bir adamı anlatmaya çalıştım değerlendirmek siz sevgili okurlarım ait. Yazar Proust hizmetçisine, “Artık ölebilirim kitabımı da bitirdim” bu sözleri söyledikten sonra zaten ölür ama ölmeden bir iki saniye önce daha yazacağım çok şey vardı der. Benim de bu konuda yazacağım çok şey var ama neyseee. Sözünü ettiğim o kadın bir dilencidir. Mimarın babası onu bir sokakta dilenirken tanımış evine getirmiş. Şimdi söyleyeceklerim herkes içindir. Dilencileri, engellileri, yardıma muhtaçları, sokaklarda yatanları dışlamayalım. Onlar da bizim gibi insan onlara tepeden bakmayalım. İçlerinde bizden çok daha hümanist, yaratıcı insanlar var. Sokakta dilencilere, yardıma muhtaçlara tepeden bakan, onları aşağılayan insanlar görüyorum. Akılları sıra aptalca nasihat veriyorlar. Belediyeye gidin, Kaymakamlığa gidin diye de akıllarınca yol gösteriyorlar. Kimsesizlere, hastalara, dilencilere saygı gösterelim, onları gördüğümüzde yüzümüzü buruşturmayalım, kaşlarımızı yıkmayalım. Yani iyilik yapmasanız bile kötülük yapmayın. Şartlar bizi de bir gün bir sokakta dilenci haline getirebilir. Toplumlar dilencilerden, işsizlerden, sakatlardan, hırsızlardan, fahişelerden, kumarcılardan oluşur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.