Dostoyevski edebiyatı
Dün kadı köye gidecektim sokakta gördüğüm bazı arkadaşların isteklerini kıramadım onlarla eski hisara indik sahilde dolaştık sonra bir kahve haneye gittik. Bazen hayat isteklerimize ve arzularımıza gel olur dünde böyle oldu hayat baskın çıktı bu yüzden kimi zaman günümüz günümüze uymaz. Gün olur bir sevda yüzünden hayattan, yaşamaktan bıkmışken birden yaşama dört elle sarılır mecnun olur çöllere düşeriz, gün olur geçmişimizden acılı, ağrılı bir anımız gelir. Kafamıza girer yaşamımızdaki tüm güzellikleri çökertir, delirtir götürür bir tımarhaneye tıkar gün olur hiç olmayacak bir zamanda bir cinayet işleriz mahpushanelere düşeriz.
Beş kişiyiz en yaşlımız selim amcadır. Selim amca benim okurumdur, yazılarımı da Dostoyevski’den çokça söz ettiğim için devamlı beni eleştirir bu günde yine bir hayli eleştirdi Dostoyevski’yi ona yeniden anlatmak zorunda kaldım. Yaşamı yokluklarla, trajedilerle dolu bir adam bu yönüyle beni çok etkiliyor. Oda benim gibi gençliğinde sağlığına dikkat edememiş, kıymetini bilememiş bakıcı ve otoriter olan babasının ve yoksulluğun yüzünden delirmiş yaşadığı ruhsal çöküntüler. Yüzünden insanlardan nefret etmiş yazar Yalçın Küçük üstadın şehvet düşkünü olduğunu söylerler bütün bu hastalıklı kişilikler Dostoyevski’de kumarbazdır da Şar’a hastalığı
Üstadı bir harabeye çevirmiştir. Ama bütün bunlar onun dünyanın en önemli edebiyatçısı olduğunu ortadan kaldırmaz birazda bu sıra dışı kişiliğinden dolayı büyüktür. Yazarın karamazov kardeşler isimli eseri bir tımarhane gibidir. İçinde delisi var, dâhisi var, budalası var, kumarbazı var, yazarı var, fahişesi var, katili var daha ne olsun dünyada bu romana benzer bir roman daha yazılmadı. Dostoyevski’den önce de yoktu şuan önümde ikiz isimli romanı duruyor kitabın üstündeki yazarın resmine bakıyorum öfkeli, kızgın ve endişeli bir suratı var. Bu haliyle ipe bağlanmış deliler gibi görünüyor çarlık rejiminin yıkılmasında büyük rol oynamış pas putun in başka bir benzeri
Onun gibi hayrat ve şehvetli. şimdi selim amcanın beni eleştirmesine dönersem bu kadar sıra dışı farklı kişilikleri içerisinde barındıran bir yazarı yazmaz da insan kimi yazabilir. Ayrıca ben kendimi Dostoyevski’ye benzetirim de oda benim gibi deliliğe yelken açmış bir adam Dostoyevski’nin bütün bu hallerini budala isimli romanında görürüz budaladaki kahramanı saralıdır delidir. Dostoyevski’nin de kendisidir mesela yine suç ve ceza isimli romanının kahramanı paskal nifak bir dünya insanıdır. Bütün dünya paskal nifak tanır kendisi buna göre bir psikanalisttir. Eserleri de bir hayat okuludur şahsen öğrendiklerimin çoğunu Dostoyevski’den öğrenmişimdir.
Dostoyevski’yi selim amca için yeniden anlattım. Selim amca yazarın bir iki kitabını okumuş oysa bir yazarı beğenip beğenmemek eleştirmek için bütün eserlerini okumak gerekir buda yetmez sanattan anlamakta gerekir. Bir ezgiyi dinlemek, bir resmi incelemek, bir tiyatro hakkında fikir yürütmek bir büyük eseri kitabı eleştire bilmek için sanat ve edebiyatta yetkin olmak gerekir. Dostoyevski hakkında bir etüt yayınlayan yazar M.jones yazarın radikal sol bir düşünceye sahip olduğunu bu düşüncesinden hiç vazgeçmediğini söyler. Yazarın çok yakın dostlarından olan strok hov üstat için kötü, kıskanç ve sapıklar der. Böyle demiş diye Dostoyevski okunmuyorum, bugün bile dünyada ki en çok okunan yazardır. Bilindiği gibi üstat sara hastasıydı her sara nöbetinden sonra yeniden bir suçluluk duygusuna giriyordu. Bu yüzden devamlı kırılgan, öfkeli ve kızgındı. Öteki isimli eseri Dostoyevski’nin bunalımlarını anlatan bir romandır. Üstadı özet olarak anlatmaya çalışırsak tedavisi olmayan saralı bir budaladır. Budala isimli romanını okursak bu yanını kavrayabiliriz iki epileptik bir ifrittir. İfrit kuşta ve budala ama bütün bunlara rağmen o bir edebiyat dâhisidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.