BİR ELEŞTİRİNİN ELEŞTİRİSİ
Bir nokta dergisi
Büyük sanatçıların yazarsa yazarlığını, şairse şairliğini insan vasıfları bağlamında. Sıradan insanlardan daha aşağı bir seviyeye inerler bu sözleri ben değil bir nokta dergisinin bir yazarı söylüyor böyle şeyler söylemek benim haddime mi? düşer örnek olarak da dünyanın en büyük yazarlarından olan. Dostoyevski’yi vermiş. Dostoyevski’nin yazarlığını elinden alın geriye küçük çocuklara tecavüz eder, kumar hastası ve sefil bir adam kalır yüzüne bile kimse bakmaz diyor. Bu adamın ne düşmanlığı varsa yazara.
Bu adam insanı tanımıyor dolayısıyla kendini de tanımıyor tanımış olsa böyle boyunu aşan laflar etmezdi. İnsan ne iyidir, nede kötüdür daha çok akıldışı gelgitlere inanır ve peşinden gider. Büyük sanatkarlarda insandırlar onlarında iyi kötü tarafları vardır. Mesela bütün zamanların ressamı olarak bilinen Van Gogh'u ele alalım daha on iki yaşındayken okumuyor diye okuldan atılmış. Aşık olduğu hiçbir kadından karşılık bulamamış. Çok bunaldığı için bir gün kulağını kesmiş genel evinde olan sevgilisine göndermiş. Hayatın otuz yılını bir tımarhanede geçirmiş.
Ama bu anlattıklarıma rağmen o dünyanın en büyük ressamıdır. Onu dünya insanlığı bu karma karışık kişiliğiyle kabul etmiş. Onu büyük yapan onun bu karmakarışık olan kişiliğidir. Bu zat bu bilinçsizliğini sade Dostoyevski’yle sınırlı tutmamış dönmüş dünyanın büyük şairlerinden sayılar Rim bauda saldırmış onu öz kişiliğinden soyundurmuş elinde homoseksüel biri kalmış şaire homoseksüel diyor.
Devam ediyor bu defada Nazım Hikmete saldırıyor misel Nazımın şairliğini alın geriye kadın parası yiyen kadınları aldatan sıradan biri kalır diyor. Kedi ulaşamayacağı ete kokuyor dermiş. Ne iyi ki aklına Kafka, Shakespeare, Victor huğu gelmemiş Tolstoy’u da unutmamış ona da şehvet düşkünü demiş haddine düşmez ya ne yapacaksın dilin kemiği yok ki!
Bir edebiyat dergisinin halkına karşı sorumluluğu olur yazarında olur tabi bu zaten ön yargılarla suçladığı Nazım Hikmet halkı için bakın neler söylüyor; dünyanın en iyi insanlardan olan Türk halkını ve yine dünyanın en iyi dillerinden olan Türk dilini bir köylünün toprağını ve öksüzlerini ve bir marangozun tahtasını ve rendesini nasıl seviyorsa bende öyle seviyorum diyor. “Ey benim cahil kardeşim senin kumarbazlıkla, sapıklıkla suçladığın o Dostoyevski bir Avrupa gezisi sırasında Roma da bir köprüden geçerken köprü görevlisinin kendisine şu aşağılayıcı sözleri söylediğini düşünür”. Hey koca Rus senin ülkende de böyle ihtişamlı köprüler var mı? Dostoyevski halkını ülkesini seven bir vatan severdir. Dostoyevski her şeye hastalıklı bir ruh hali ile baktı böyle baktığı için normal insanlardan farklı göründü ben bir Dostoyevski hayranıyım ey benim cahil kardeşim ben senin eleştirilerine kızmıyorum. Hakaretlerine, cahilliğine üzülüyorum tabi ki eleştiri olacak ama neyi? Kimi? Neden? Eleştirdiğini bileceksin. Bir eseri eleştirirken sanatkardan mı? Eserden mi? Yoksa eserin yazıldığı sosyal tarihten mi? Muhitten mi? Bilmek lazım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.