ZAMAN VE MEKÂN
Hastanelerde ameliyat olmuş ya da olmayı bekleyen hastaların acılarımız ne zaman bitecek, ne zaman kalkıp yürüyebileceğiz, ne zaman sağlığımıza kavuşabileceğiz diyen insanların yakarışlarında zamanın ne kadar önemli olduğunu gördüm. Hastanelerde geçen zamanın gerçekten tarif edilemeyecek kadar değerli olduğunu ancak hastalar bilebilirler. Sağlığımızda önemsemediğimiz zaman gerçekten hayatımızda çok önemlidir. Sokaklarda amaçsız dolaştığımız, kahvelerde al kızı ver papazı yaptığımız zaman ya da maçlarda kaybettiğimiz zaman çok önemlidir ama bütün bunları bile bile heder ederiz. Bir mahkûm için en önemli zaman özgürlüğüne kavuşacağı zamandır. Zamanı aşkla, sevdayla ve tutkuyla özdeşleştirmeyenler zamanın değerini anlayamazlar çünkü zaman aşktır ve tutkudur daha da önemlisi nedensizdir. Zamanı sorgulayamayız elbette her şeyde olduğu gibi zaman da kişiye göre değişir ve görecelidir. Bu konuda fikrini aldığım bir arkadaşım benim için kötülerin azaldığı, iyilerin çoğaldığı, dostlukların daim olduğu, kardeşliğin, barışın olduğu, savaşların ortadan kalktığı zamanlardır en iyi zamanlar demişti. İstanbul’un lüks bir semtinde, lüks bir lokantasında garsonluk yapan bir dostum da en güzel zamanını zengin, kibirli ve görgüsüz insanlara hizmet etmekle tükettiği için yakınmıştı. Olayları analiz etmekte nasıl bilgiye ve tecrübeye ihtiyacımız varsa zamanı verimli kullanmamız için de bilgiye ihtiyacımız var. Yeryüzünün en değerli madeni altındır, altının değerini işlenmesinde geçen zamana göre değerlendirirler. Kuşlar için altının hiçbir değeri yoktur çünkü kullanmazlar. Bebekler için de zamanın hiçbir değeri yoktur, bebekler zamanla bir bağ kurmazlar. Sorun zamanın değerini bilmeyen ve hovardaca harcayarak zamanı öldüren kimi erişkinler için de bebekler gibi ya da kuşlar gibi hiçbir değeri yoktur zamanın çünkü geçmişle aralarındaki zamanı ölçemezler, zamanla bir bağ kuramazlar. Erişkinlerin bebekler seviyesinde olmaları gerçekten utandırıcı bir şeydir. Zaman kavramının ilk defa kim düşünmüştür bilmiyorum ama Einstein ‘ın kavramlaştırdığını biliyorum. Değeri en az zaman kadar olan aklı ilk keşfeden adam Aristo Thales ‘dir . Aristo Thales zaman kavramını bir insanın belirli bir zamanda, belirli bir yerde, belirli şartlar altında neler yapmış olduğunu bilirsek bu verilere dayanarak o insanın ileri zamanlarda neler yapacağını da biliriz der. Bu yazıyı yazmama neden olan bir parkta bir araya gelmiş geçmiş üzerinden sohbet eden dört yaşlı insandan dolayıdır. Gebze’ye gelmeden önce köylerinde yaşadıklarını birbirlerine anlatıyorlardı. Sık sık da zamandan söz ediyordular ah o zamanlar ah o zamanlar diye. geçmişe övgü yapıyordular onlara göre 50 yıl önce insanların birbirlerine saygısı Sevgisi bugünkü zamanlardan çok daha iyiymiş, halk olarak ileriyi değil de hep geride yaşadığımız zamanı özlüyoruz. Bu durum gelecek hakkında öngörüde bulunmamamızın eksikliğinden kaynaklanıyor çünkü zamanı boşa harcayan bir toplumuz. Okumayan, düşünmeyen, öngörüleri olmayan toplumlar zamanlarını değerlendiremezler. Sokaklarda, parklarda, kahvehanelerde, kafelerde boş boş çene çalarak hiçbir toplum ilerleyemez, ülke gelişmez ve hep zamanı değerlendiren toplumlara muhtaç olur. Yüzde seksen okuryazar olduğumuz söyleniyor toplum olarak. Okuryazar olmak güzel bir şey elbette ama eğitimli bir toplum olma anlamına gelmiyor. Eğitimli toplumlar zamanı değerlendiren toplumlardır. Her yıl bu ülkede milyonlarca dahi çocuklar doğuyor, iyi eğitim almadıkları için ölürken birer cahil olarak ölüyorlar çünkü zekâlarını ortaya çıkaran ve bunu toplum adına değerlendiren bir eğitim sistemimiz yok. Dahi olarak doğan çocukların birer cahil olarak ölmeleri bir ülke için gerçekten utandırıcı bir şeydir. Ruh çağıranlar, cinlerle, perilerle uğraşanlar, fala bakanlar bu ülkede çok daha rahat yaşıyorlar bu cahillik yüzünden. Bir televizyon kanalında izlemiştim adamın dört karısından 30 çocuğu vardı. Bu aptal adam çocukların isimlerini, yaşlarını ve okula gidip gelmediklerini bile bilmiyordu ama 10 köyü vardı. Onca insan onun keyfi için çalışıyordu adam yemiş, içmiş bolca çocuk yapmış yani bütün zamanını buna harcamış. Ülke için, iyi insan yetiştirmek için değil. Böyle yüzlerce, milyonlarca adam var bu ülkede. Bir de köylüler gidip ona akıl soruyorlar ve onun öngörüleriyle iş yapıyorlar. Evet, maalesef böyle bir filozof aynı suda iki defa yıkanılmaz demiş zaman da öyle aynı zamanı ne yazık ki üst üste iki kere yaşayamıyoruz, zaman da su gibi akıp gidiyor. Bu hesaba göre şuan ki ben bir saat sonraki benle aynı olamayacak. Eğer yaşarsam yarınki ben de bugünkü ben olmayacak. Ünlü yazar Kafka’nın “Dönüşüm” isimli dünyaca ünlü bir eseri vardır. O eserde insan bir böceğe dönüşüyor, zamanı anlamak için okunması gereken en önemli eserdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.