DENİZ FENERİ
Eğitim filosuna bağlı bir savaş gemisi, fırtınalı bir havada, gece karanlığında yavaş yavaş yol alıyordu. Yer yer sis vardı ve görüş alanı çok dardı. Bu nedenle geminin komutanı da tüm dikkatiyle köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.
Köprünün iskele tarafındaki gözetleme yerinde nöbetçi haber verdi;
– Işık! Sancak tarafında.
Komutan seslendi:
– Dümdüz bize doğru mu ilerliyor?
Nöbetçi cevap verdi:
– Dümdüz bize doğru ilerliyor Komutanım.
Bu, tehlikeli bir çarpışma rotası üzerinde olduğumuz anlamına geliyordu.
Komutan nöbetçiye emir verdi;
– Gemiye mesaj gönder: Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.
Karşıdan şu sinyal geldi: ” Sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir.”
Komutan:
– Mesaj gönder. Ben komutanım. Rotayı 20 derece değiştirin.
Karşıdaki “Ben deniz onbaşıyım, sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz daha iyi olur” diye yanıtladı.
Komutan iyice öfkelenmişti. Hırsla emretti:
– Mesaj gönder! Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin.
Karşıdaki ışıklarla işaret verdi. “Ben bir deniz feneriyim.”
*
Deniz fenerine körü körüne ilerleyen savaş gemisinin komutanı gibi bazen hayatta ön yargılarımız, kibrimiz, sisler gibi dar görüş açımız, doğru kararlar almamızı engeller. Sonuna kadar deniz fenerine ilerleyen savaş gemisi gibi kafanızın dikine gitmek dönüşü olmayan olumsuz sonuçlara yol açabilir. Geç olmadan, bazen de en doğru olan, hayatımızda da rotayı değiştirmektir.