KENT SERİSİ 85: KENTLER KADINLAR İÇİN NE KADAR GÜVENLİ?
Şehirler, milyonlarca insanın bir arada yaşadığı, çalıştığı, ürettiği ve sosyalleştiği dinamik mekânlardır. Ancak bu dinamizm herkes için aynı ölçüde erişilebilir ve güvenli değil. Özellikle kadınlar, kent yaşamında birçok güvenlik sorunu ile karşı karşıya kalıyor. Sokakta yürürken tedirgin hissetmek, gece toplu taşımaya binmeye çekinmek, kamusal alanları rahatça kullanamamak, hatta ev ile iş arasında güvenli bir rota belirlemek zorunda kalmak, kadınların kentle olan ilişkisini doğrudan etkiliyor.
Kadınların kent yaşamında maruz kaldıkları güvenlik riskleri, yalnızca fiziksel tehditlerle sınırlı değil. Psikolojik ve sosyal baskılar da kadınların kenti özgürce kullanmalarını zorlaştırıyor.
Kadınlar, özellikle geceleri ıssız sokaklarda yürümekten çekiniyor. Karanlık ve yeterince aydınlatılmamış sokaklar, kent içindeki güvenlik hissini büyük ölçüde azaltıyor. Kadınlar, belirli bölgelerden kaçınarak veya yollarını değiştirerek güvende kalmaya çalışıyor. Ancak bu, kentin tüm olanaklarından eşit şekilde yararlanmalarının önünde bir engel oluşturuyor.
Kadınların kentteki hareketliliğini en fazla kısıtlayan faktörlerden biri toplu taşıma araçlarındaki güvensizliktir. Otobüs, metro, dolmuş gibi kalabalık araçlarda fiziksel ya da sözlü tacizle karşılaşmak, kadınların toplu taşımayı rahatça kullanmasını engelliyor. Özellikle gece saatlerinde ulaşım araçlarının yetersizliği, kadınları taksi veya özel araç kullanmaya zorlayarak ekonomik bir yük de getiriyor.
Parklar, meydanlar, sahil yolları gibi kamusal alanlar, teoride herkesin kullanımına açık olsa da, kadınlar için aynı derecede erişilebilir değil. Yetersiz aydınlatma, güvenlik kameralarının eksikliği ve kontrolsüz alanlar, kadınların bu mekânları güvenle kullanmasının önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Özellikle gece saatlerinde kadınların bu alanlarda tek başına bulunması, potansiyel bir risk olarak görülüyor.
Kadınlar için kent yaşamındaki en büyük tehditlerden biri, kamusal alanda ya da özel alanlarda maruz kaldıkları şiddettir. Taciz, fiziksel saldırı ve takip edilme gibi durumlar, kadınların günlük yaşamlarını zorlaştırıyor. Bununla birlikte, güvenlik güçlerinin ve yasal mercilerin kadınların şikâyetlerine karşı bazen duyarsız kalması, kadınların adalet arayışlarını zorlaştırıyor.
Birçok ülke, kentlerde kadınların güvenliğini artırmaya yönelik çeşitli uygulamalar geliştirdi.
Meksika, Hindistan ve Japonya gibi ülkelerde kadınlara özel metro ve otobüs vagonları uygulaması bulunuyor. Bu araçlar, kadınların toplu taşımada güvenliğini sağlamak için ayrılmış özel alanlar sunuyor.
Londra ve Paris gibi şehirlerde, toplu taşıma araçlarının gece saatlerinde kadınların isteğine göre belirlenen noktalarda durmasına izin veren esnek durak uygulamaları mevcut.
Kanada’nın bazı şehirlerinde, geceleri kadınların kullanımı için aydınlatılmış yürüyüş yolları oluşturuldu.
Almanya ve İsveç gibi ülkelerde parklara güvenlik kameraları ve acil durum butonları yerleştirildi.
Birleşmiş Milletler’in “Kadınlar için Güvenli Şehirler” programı, dünyanın çeşitli yerlerinde kadınların şehirlerde daha güvenli yaşamasını sağlayacak projeler geliştiriyor. Bu projeler kapsamında, kadınların güvenli şekilde hareket edebileceği kent planlamaları yapılıyor.
Türkiye’de de kadınların kentte güvenliğini artırmaya yönelik bazı çalışmalar yürütülse de, hala ciddi eksiklikler bulunuyor. Kadınların gece ulaşımda yaşadığı sorunlar, sokak güvenliği ve toplu taşımadaki taciz vakaları gibi konular, şehir yönetimlerinin üzerine daha fazla eğilmesi gereken meseleler arasında.
Bazı belediyeler bu konuda projeler geliştirmeye çalışıyor:
İstanbul’da gece saatlerinde kadınların daha güvenli ulaşım sağlaması için “Gece Taksi” uygulaması başlatıldı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, kentte kadınların güvenliğini artırmaya yönelik gece aydınlatmalarını güçlendirdi.
İzmir’de kadınların toplu taşımada yaşadığı güvenlik sorunlarına karşı eğitim ve farkındalık kampanyaları düzenleniyor.
Ancak, bu tür projeler henüz yeterince yaygın değil ve birçok şehirde kadınlar hâlâ büyük güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya.
Peki, o zaman kadınlar için daha güvenli şehirler için neler yapılabilir?
Karanlık bölgeler tespit edilerek sokak aydınlatmaları artırılmalı.
Parklar ve yürüyüş yolları gibi alanlarda güvenlik kameraları yaygınlaştırılmalı.
Acil durum butonları gibi uygulamalar hayata geçirilmeli.
Kadınların talep ettiği yerlerde otobüs ve dolmuş durakları oluşturulmalı.
Toplu taşımada güvenlik kameraları artırılmalı ve denetimler sıklaştırılmalı.
Gece ulaşım imkânları genişletilmeli.
Kadınların şikâyetleri hızlıca değerlendirilerek caydırıcı cezalar uygulanmalı.
Sokakta taciz ve şiddet olayları karşısında acil müdahale ekipleri oluşturulmalı.
Kent yönetimlerinde kadın temsiliyeti artırılmalı.
Kadınların taleplerine göre kentsel dönüşüm projeleri oluşturulmalı.
Kadınların şehirlerde kendilerini özgür ve güvende hissetmeleri, şehirlerin gerçek anlamda gelişmiş olduğunun bir göstergesidir. Daha güvenli kentler, yalnızca kadınlar için değil, herkes için daha yaşanabilir mekânlar yaratacaktır. Şehir yönetimleri, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar olarak bu konuda daha fazla farkındalık yaratmak ve somut adımlar atmak zorundayız. Çünkü eğer bir şehir kadınlar için güvenliyse, herkes için güvenlidir.