TEYZEMİN EVİ
Teyzem bir hafta içinde edebiyatçı oldu ironi yapıyorum edebiyata meyilli biri ülke sorunlarını konuşmayı sohbet etmeyi hikaye öykü okumayı ve dinlemeyi seviyor edebiyata meraklı. Bir haftadır misafirim teyze anne yarısı derler ona her akşam Sait Faik’ten öyküler, Nazım Hikmet ve Ahmet Arif’ten şiirler, Mahsuni’den türküler okudum. Sünger gibi emdi oda bize çörekler, börekler, mangal yaptı bişi pişirdi hamarat bir kadın on parmağında on hüner var hazırladığı sofrayı deneyimli aşçı hazırlayamaz yoktan var eden kadınlardan o oturmasını kalkmasını hangi sözü nerde nasıl söyleyeceğini bilir.
Onu annem kadar seviyorum akşam eve girer girmez bu akşam o rustan okumanı istiyorum diyor. Dostoyevski ismini unuttuğu için Rus diyor Sait Faik’in öykülerine taktı kafayı can kulağıyla dinliyor dört gündür ona Sait Faik okuyorum sanırım Sait Faik onun bilinç altını taşırdı kadın kendine konuşuyor dört gündür yaşamın tadını çıkarıyor desem abartmış olmam kadınlar iki şeyi çok severler birisi özgür olmak diğeri ise bir çocuk doyurmak onlarla zıtlaşmaya gelmez çocukları çok sevdiği için ateşi çalmak isimli romandan çocuklarla ilgili bir kesit okudum bu gece ona liza isimli çocuk sahibi olmak isteyen bir kadın bir yetim yurduna gider ve yurt müdüründen yurdun en çelimsiz ve en hasta bebeğini almak
İstediğini söyler çok şaşırır müdür o güne kadar o yurda gelenler en sağlıklı çocuklardan istedikleri için yurdun en zayıf ve hastalıklı bebeğini alır yurt müdürünün merakını şu sözlerle giderir bu bebeğe öz annesinden daha çok emeğim geçmesini istiyorum der evlatlık edinmek isteyenlerin dikkatine teyzemle kurduğum iyi ilişkimden dolayı demiyorum ama insanlarla iyi ilişkiler kurmak onların güvenlerini kazanmak bazı şeylere ikna etmek kolay bir iş değil kolay olmuş olsaydı iktidar yüzü görmemiş bazı siyasal partiler iktidar olurdular insanların size inanmaları ve güvenmeleri için dik durmanız samimi olmanız ve konuştuklarınızla yaptıklarınızın birbirlerini tamamlaması gerekir buda yetmez söylediğiniz sözlerin hayatın içinde karşılığı olması da gerekir dün akşam yemekte ola oğul enişten senin için deli diyordu neren deli senin ne yapayım buda eniştemin güzelliği dedim dün eşimle ne konuşmuşsalar başladı beni eleştirmeye devletin neden kadınların özgür olmalarını istemediğini dün bir kez
Teyzem insan sarrafı olmuş yaşadığı hayat onu buna zorlamış konuşmamızın arasında insanlar yaşlandıkça dış görünüşlerinde ki ve içlerindeki tüm olumlu ve olumsuz özelikleri ortaya çıkıyor dedi insanlar çok ilginçtirler matematik çözer gibi yada bulmaca çözer gibi insanları hemen çözemeyiz insanın öznesini oluşturan esrarengiz bir mayası var bu mayada kötülük oluşturabilecek özellikler bir araya gelmesin geldi mi onun kötülükleriyle asla baş edemeyiz yani insanları anlamak öyle çok kolay değil zaten kolay çözülür olmuş olsaydı taşlardan ağaçlardan hiç farkı olmazdı insanın kötü huyları iyi huylarından çok daha fazladır teyzem annemin en küçük kardeşi yetmişine merdiven dayamış İzmir torbalıda oturuyor bir haftadır benim misafirim 80 metre kare muhteşem bir evi var manastıra benziyor pencerelerinden birinden köyün arkasındaki dağları ve tepeleri görüyor diğer pencereden baktığınız zaman köyün önündeki güllerle içeklerle bezenmiş düz ovayı görüyorsunuz hayatın bütün çeşitliliği var teyzemin yaşadığı bu güzel köyde nasıl kuş havada balık suda mutlu oluyorsa insanda doğanın güzellikleri içinde mutlu oluyor teyzemle bir haftalık sohbetimizden anladım ki cumhuriyet resmi halkı istenilen ölçüde eğitememiş halk okuma yazmayı öğrenmiş ama pratik düşünmeyi konuşmayı ve evrenselliği öğrenememiş sosyolojiyi, psikolojiyi, felsefeyi köylüler ve işçiler hiç duymamışlar halkımızın bu günkü duyarsızlığının nedenlerinden biri geçmişidir eğitimsiz bir toplum ileriyi göremez hayal göremez ve sorunların ve sorunların analizini yapamaz bir akıl iyidir ama iki akıl çok daha iyidir yapmak istediğiniz bir şeyi birkaç insana sormadan yapmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.