Siz beni aşağılayabilirsiniz ama ben aşağılanmam
Harem'den Gebze'ye gelen minibüste yanına oturduğum adam elindeki gazeteye öyle odaklanmış ki Pendik'e kadar yanına oturduğumun durumun farkında olmadı. Onunla konuşmasaydım inene kadar beni fark etmeyecekti. İnanın dayanamadım adama “okuduğunuz yazı çok önemli olmalı ki bir dakika bile gözünüzü gazeteden ayırmadınız” utanır gözlerle bana baktı, gazeteyi kıçının altına koydu. “Rica etsem verir misiniz sizi bu kadar etkileyen o yazıyı ben de okumak istiyorum” deyince çekinerek, biraz da utanarak gazeteyi verdi. Adamı etkileyen o yazı kadın erkek ilişkisi ve cinsellikle ilgili bir yazı. Malum gazeteyi bilirsiniz. Ünlü Doktor Haydar Dümen döktürmüş. Yazıyı sonuna kadar okudum ve adamla tartışmaya başladık. Adam bu konuda ilk defa böyle bir yazı okumuş. Utanarak “ben ne kitap okurum ne de gazete” dedi. Benim hemşerim kızının ziyaretine gelmiş, 4 çocuğu varmış. “Yazı hoşuna gitmiş” dedim alttan alttan gülerek. “Evet, biz bunların hiçbirini bilmiyoruz” dedi ve bana bu konuya özgü bildiklerini anlattı. Ağzı kilitlenmiş bir sandık. Yaşamdan herkes kendi ihtiyacı olanı istiyor ve herkes bilgisi ve zekâsı oranında alabiliyor. O yazının o adamı o kadar etkilemesi, arzu edip de bilgisizliği nedeniyle elde edemediği duygular. Uygar ülkelerin vatandaşları cinsellikle ilgili bilgileri daha ortaokul sıralarında eğitim yolu ile ediniyorlar. Bizim ülkemizdeki bu tür bilgileri öğrenmek hâlâ ayıplı, sakıncalı sayılıyor. Öğrenciler de kendi çabaları ile öğreniyorlar. İnsanın 3 tane çok önemli kaynağı var. Akıl, idrak ve düşünme yetisi. Ben o adamı kınamıyorum. Sözünü ettiğim bilgileri evlendikten 30 yıl sonra, kitaplardan öğrendim. Psikolojik tedavi gördüğüm doktorum öğretti. Masallarla, öykülerle anlatmıştı. Masallar denetimsizdir, orada anlatılanları sorgulayamazsınız. Sizin bilinçaltınıza girerler ve oradan sizi idare ederler. Genelde anlatıcıya göre anlam kazanırlar. Zaten sorunlu bir çocuk olarak doğdum. Normal olan her şey abes gelirdi. Bu yüzden normal insanlara uyum sağlayamadım. Sonunda bir tımarhaneyi boyladım ve gerçek kişiliğimi orada buldum. Ne çocukluğumda, ne gençliğimde ne de bugünkü yaşadığım yaşlılığımda olgunlaşamadım. Bugüne kadar hiç kimseyle aynı fikirde olmadım. Olanlara da şaşıyorum. Bir insan her konuda bir başkası gibi nasıl düşünebilir? Çıkarları için düşünenleri anlıyorum. Bir partide yüzlerce insanın bir fikri aynı düşünmesi, düşüncenin özüne aykırıdır. hâlâ yoksul birinin çok varlıklı biri gibi düşünmesi insanın varoluşuna aykırı. Ama bizim ülkemizde ne yazık ki böyle düşünen milyonlar var. Yine dağıldım, gerçekten insanın öyle çok gizlisi saklısı var ki kapalı kutu. Kendimle ilgili epey şeyi yazılarımda itiraf ettim. İtiraf etmek isteyip de hâlâ öyle çok saklım gizlim var ki. Bunları yazsam sokakta insanlar beni taşlarlar. Mahkemelere düşerim. Psikolojik tedavi sırasında doktorum içimden 3-4 tane Tuncer çıkardı. Kimisi zavallı, kimisi deli, kimisi sapkın. Doktora gidene kadar ağzına kilit vurulmuş kapalı bir kutuydum. İkinci seansta kapım açıldı ve yerlere saçıldım. Eleştirdiğim insanlara dönüştüğümü de o zaman anladım ve kendime şaşırdım. Yazının başına dönelim. O yazıyı okuyan adamın o yazı kafasını kesinlikle karıştırmıştı. Ne kadar güzel şeylerden mahrum kaldığını düşünmüş, yaşadıklarına isyan etmişti. Aklından bu konuda bilinçli bir kadınla evlenmeyi bile geçirmiştir. 5 dakikada okunabilecek bir yazıyı 1 saatte okumuştu. Bana anlattıkları halen kulağımda yankılanır. Köylüler çok iyi bilirler gök gürültüsü arkasından gelecek fırtınanın habercisidir. İnsanlar doğaya çok benzerler. O adamın içindeki fırtınaları düşünüyorum. O adam bir gün bir yerde mutlaka patlayacaktır. İçinde o fırtınalarla uzun zaman eskisi gibi yaşayamaz. O yazı o adamı değiştirdi. Bunu bana anlattıklarından biliyorum. Ölüm döşeğindeki adam en çok neyi düşünür biliyor musunuz? Ben biliyorum ama söylemeyeceğim. İnsanın bütün yolları kendine çıkar. Ne ararsan kendinde ara diyenler bu sözü boşuna dememişler. Gözlemim odur ki o adam gibi benim ülkemde milyonlarca adam var. Ya bu insanlar bu bilgisizlikleri ile ölecekler bu politikayı, ekonomiyi tarihi, şunu bunu bilenler. O adam gibi milyarlarca insanın bu ülkede yaşadıklarını biliyorlar mı? Bildiklerini biliyorum ama önemsemiyorlar. Çünkü bu ülkenin halkının bilgili olmasını istemiyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.