RASPUTİN 2
Kadıköyde bir sahafta SON ÇAR isimli kitabı görünce altın bulmuş gibi oldum. Beni Rus Edebiyatı'na çeken anlayamadığım gizemli bir şey var. 300 yıl Rusya'yı yöneten Romof ailesinin son çarı olan İkinci Nikola'nın yıkılışını anlatıyor. Bu dönemi daha önce Tolstoy'dan Dosyoyevski'den Gogol'dan ve Maksim Gorki'den okumuştum. Kitabın kapağında çara ait bir resim var, adam hemen devrilecekmiş gibi duruyor.
Birkaç yıl sonra da zaten yıkılıyor ve Rus halkı özgürlugüne kavuşuyor. Ekim devrimi oluyor, en çok merak ettiğim dönem bu dönemdir. Kitap en çok çarlığın yıkılmasında rolü olan Rasputin'den söz ediyor. Kitabı bitirdiğim gece babamı gördüm rüyamda. Küçük bir çoçuğum, babamın sırtına tırmanıyorum ona beni seviyor musun diyorum, git annene sor diyor. Annem bana sarılıp öpüyor, babam sevmeyi bilmiyordu. Dostoyevski ve Kafka'nın babası gibiydi. Onlar da çoçuklarını sevmiyordular. Bu rüyayı sanırım Rasputin'den dolayı gördüm çünkü onu da babası sevmiyordu. Sevgisiz yaşanmıyor...
Doğduğumda nasıl yaşıyacağım belliydi, üzerime kara bir leke gibi yapışan yoksulluk ve aşağılanmışlık hiç yakamı bırakmadı. Tımarhaneye girmem bunun bir yansımasıdır. Rasputin resmen rüyama girdi. O gece okuduğum kitap çardan daha çok Rasputin'i anlatıyordu. Rasputin'le ilgili kitapları daha önce de okumuştum. Rasputin'in kızı bu kitapların en önemlisidir. Rasputin'in namı Sibirya'dan yani köyünden başlıyor. Köyde hasta bir atı iyi ediyor, bu iyileştirme namını tüm ülkeye yayıyor. Bu olay bir mucize olarak değerlendiriliyor.
1860 dönemi Rusya'sı sırlar, gizemler ülkesidir. Sefahat ve safalet birlikte yaşanır, çarlar Rusya'nın tek sahibidirler. Halk çok cahildir, bilimden ve doktarlardan daha çok ermişlere ve mucizelere inanır. Bu durum çarların halkı rahat yönetmesine yarar. Rasputin işte böyle bir ortamda meydana çıkar. Türkiye'de böyle hokkabazlar zaman zaman ortaya çıkar, hastaları iyi ettikleri, sakatları yürüttüklerini iddia ederler. Bugün bile bu sahtakerların kapılarını çalanlar var. İtiraf edeyim; Rasputin okurken onda kendimi gördüm. Onda beni kendine çeken bir şey var... Çoçukluklarımız ve ülkelerimiz birbirine çok benziyor. Rasputin aslında bir deli ama akılı bir deli.
İnsanları konuşmalarından ve davranışlarından çok iyi tanıyor. Çarı ve ailesini çok iyi tanıması da bu yeteneğinden. Ayrıca çarın da ve eşinin de piskolojileri bozuk. Böyle olmaları papazın işini kolaylaştırıyor. Rasputin bu ailenin zafiyetini çok iyi değerlendiriyor. Gerçekten deli bu papaz, bir piskoloğa gitmiş olsaydı kesin onu bir tımarhaneye kapatırdılar. Froude'la aynı dönemde yaşamış olmuş olsaydı ve ona gitmiş olsaydı onu kesinlikle bir tımarhaneye kapatırdı. Çünkü froude'un kendisi de delidir, büyük doktor olmasının altında yatan bu deliliktir.
Çoğu hastasını mendi rahatsızlığıyla tedavi ediyordu. Cinsellik konusunda tedavi ettiği hastalar bu işin başında geliyordu. Rasputin çarın bir yakının yardımıyla sarayın bütün kapıları kendisine açılılıyor, bunu ileride anlatacağım. Girdiğ o raydan birkaç yıl sonra ölüsü çıkıyor. Bütün bu kötülükleri yapmasına çariçe sebep oluyor.
Çariçe de kendisi gibi histeriktir, çarın yıkılmasında yaptığı en kötü şey de çarın halkın gözünden düşmesidir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.