KUMARBAZ
Şuan elimde Dostoyevski’nin “Kumarbaz” isimli romanı var, ikinci kez okuyorum. Karamazov Kardeşler ve Suç ve Ceza romanlarının ayarında olmasa da muhteşem bir romandır Kumarbaz. Konusunu tüm detaylarıyla işlemiş, kendi oynadığı kumarı ironik bir dille anlatmış. Ben okurken kendimi İtalya’da Rulet masasındaymış gibi hissettim. Resmen bana oynadığı oyunun keyfini tattırdı en az yazar kadar keyif aldım. Dostoyevski’nin dehası da burada zaten kendi yaşadığını okuyucusuna da yaşatır. Bu kitabı okumadan önce kumarcıları ve kumar oyunlarını filmlerde görmüştüm. 5 dakikalık bir zaman diliminde tüm servetlerini kaybediyordular. Kumarın kazananı yoktur derler. Dostoyevski de 10 yılda yazdığı tüm romanlardan aldığı paraları kumara yatırıyor. Bu romanda kumar oynayan kişi Dostoyevski’nin kendisidir. Kumar oynamak, milyonları kaybetmek, dilenip tekrar kaybetmek çok karmakarışık bir duygu kumarla ilişkisi olmayanlar asla anlayamazlar bu duyguyu. Ben kumar oynayanların bu hastalıklı durumlarını psikolojik olarak değerlendiririm çünkü kumar her türlü tutkudan, servetten insana çok daha büyük keyif veriyor. Bir kere düşmeyegörün bir daha da kendinizi kurtaramazsınız. Bakın yazar kumarla ilgili gördüğü bir rüyayı nasıl anlatıyor o gece sabaha kadar para ve altınlarla uğraştım oyun masasındaymışım gibi hissettim kendimi. Kazananların nasıl kazandıklarını, kaybedenlerin nasıl kaybettiklerini inceledim. Çok yıllar önce bir gece büyük paralar kazanmıştım o gün geldi aklıma. O macerayı tekrar tekrar yaşadım, kaybettiklerim geldi gözümün önüne. Bu gibi düşüncelerimi bastırabilsem de özlemlerimi bastıramıyorum sanırım ben doğuştan bir kumarbaz olarak doğmuşum, böyle bir yeteceğim var sevgili okurlarım. Ben hayatımda hiç kumar oynamadım oynasam bir miktar para versem sanırım çıldırırım. Doğruyu söylemek gerekirse kumar bana da bir miktar heyecan vermiyor değil param pulum olsa oynarım sanıyorum. Kumar psikolojik bir sorun, benim de sonuçta psikolojim bozuk olduğuna göre param olsa kesinlikle oynarım. Bir sorununuz varsa onu bastırmaya çalışıyor, bastıramıyorsanız kendinize ondan daha büyük bir sorun yaratacaksınız. Bu benim kullandığım bir yöntemdir, faydasını da gördüm denize düşen yılana sarılır derler ya o misal. Bir gün sıkıntılarımı anlattığım bir dostum seni tanıdığım bir grup insanla tanıştıracağım dedi. Tanıştırdı da hepsi de neşeli ve şen insanlar. Her 3 günde bir toplanıyorlar kafalarına göre eğleniyorlar. Onlarla geçirdiğim 2 gün inanın hastalıklı olduğum zamanlardan çok daha zor geçti. Hiç kedinin kuyruğuyla oynadığını gördünüz mü? Aynen öyle yapıyordular hayat adamların umurunda değildi. Sonuç olarak Dostoyevski ezilmişliğini, aşağılanmışlığını ve kendini baskı altında tutmaya çalışanlara kumar oynayarak isyan etmeyi denemişti ve bunu da rulet masalarında açığa vurmuştu. Kumar bu anlamda muazzam bir psikolojik güç kazandırmıştı. Oynamamaya dayanamıyorum, gitmemek için kendime de hâkim olamıyorum diyor. İçimde tuhaf bir heyecan kabarıyor birileri hadi kalk git bu defa mutlaka kazanacaksın diyor. İşte o an her şeyi unutuyorum ve hiçbir şeyle ilgilenemiyorum ellerim titriyor, kalbim duracak gibi oluyor. Kumarbazlık benim mayamda var sevgili okurlar. Okuyanlar bilirler yazarın bütün romanlarına psikoloji bilimi hâkimdir. Bunu en çok Karamozov Kardeşler romanında görürüz. Taşrada yaşayan soylu bir beyin hayatını anlatır. Ayrıca parayı, ahlaksızlığı bu olaylarda etken olan kadınları da anlatır. İşte Kumarbaz da böyle bir romandır. Yazar bu romanda kendini hem savunur hem mahkûm eder. Kumarbaz romanındaki kazanma hırsı Suç ve Ceza romanında cinayet işlemeye dönüşür. İnsanın hem iyisi hem kötüsü vardır Dostoyevski insanın içindeki kötüde iyiyi, iyide de kötüyü ortaya çıkardı ve anlattı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.