Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

KÜLTÜR VE SANAT

KÜLTÜR VE SANAT

Sanat, toprak kadar besleyici, yaşam kadar değerli ve kadın kadar da doğurgandır. En önemli hammaddesi insandır. İnsanın olduğu her yerde sanat, sanatın olduğu yerde de insan vardır… İnsanlık tarihinde iz bırakmış toplumlar sanat ve edebiyat alanında gelişmiş toplumlardır. Öncelikle edebiyat çünkü sanat edebiyatın içindedir. Edebiyatın rengi, ışığı sanattır… Elbette ki felsefe de çok önemli. Felsefe de yapacağız. İnsanı insana tanıtan felsefedir. Biraz felsefe yapalım isterseniz.

 Toplamak için önce dağılacağız… Yaklaşmak için uzaklaşacağız… Yüzünü görmediğimiz ismini bilmediğimiz bir güzelin kurgusunu kuracağız onu varmış gibi anlatacağız… Onun yollarına düşeceğiz, gelmesi ve geçmesi için köprüler kuracağız. Onu anlatan öyküler ve romanlar yazacağız, besteler yapacağız gerekirse mecnun gibi yanıp, Ferhat gibi dağları deleceğiz… Son nefesimizde onun ismini sayıklayacağız…

Türkiye dünyanın en güzel ülkesi ama sanat, edebiyat ,felsefe ve eğitim konusunda sınıfta kalmış bir ülke durumunda birileri gibi bilmeden konuşmuyorum. Eleştiri olsun diye boşboğazlık edip eleştirmiyorum da. Bu durum ülkemizin nesnel bir gerçekliği. Son kırk yılda yapılan filmlere, yazılan roman ve öykülere, müzik adına yapılan bestelere, tiyatro faaliyetlerine bakıyorum. Müzik konusunda Fazıl Say , sinema konusunda Nuri Bilge Ceylan dışında ödüller alan gişe rekorları kıran filmlerin çoğu başarısız hatta lüzumsuz filmlerdir. Tabi Türkiye’nin ismini dünya da duyuracak bir roman da yazılamadı. Geçici olarak anlık komiklikler yapıp sadece güldüren filmler yapılmakta. Bir filmin sanat değeri taşıması için güldürmesinin yanında düşündürmesi , olaylara eleştirel gözle bakması , halkın gelişip dönüşmesine katkı sunması ve halka rol modeli olması gerekir. Bu durum eğitim ,resim ve müzik için de geçerlidir.

Türkiye de her şey krizde en başta da sanat ve edebiyat krizdedir. Tarih boyunca onca kültürün gelip geçtiği bu coğrafya da sanat bu halde mi olmalı. Bu gidişin bir tek anlamı vardır. O da ben sanatçıyım , yazarım, müzisyenim diyen insanların halktan uzaklaşması önemsememesidir. Yeniden halka müracaat etmek gerekiyor. Halk da hiçbir bitmez ama halk kendini önemsemeyene kendisine tepeden bakana malzeme vermez. Bu dünyanın her yerinde böyle 19.yy. Rus yazarlarına o büyük romanları yazdıran Rus halkıydı. O romanları yazar romancılarda hep halkının içinde yaşadı. Sorunlarıyla yakından ilgilendi.

Türkiye’de Yaşar Kemal’i Fakir Baykurt’u , Nazım Hikmet’i büyük yazar yapan Türk halkıdır. Türk halkı ezikliğini bu yazarları okuyarak aştı. Kavga, demokrasi , sevgi , direniş gibi önemli sözleri ve eylemleri biz bu yazarlardan öğrendik. Fikret Otyam güneydoğu insanının çektiği acıları yaptığı röportajlarda anlattı. Çukurova bölgesini Yaşar Kemal’den öğrendik. Kimileri sevmese ve kabul etmese de Çetin Altan ülkede tabuları yıkan yazardır…

Bir ülkede bir şey bitmişse halka gidilir tabi devletin de sanata, edebiyata para ayırması gerekir. Bu sorunun can alıcı noktası devlettir. Bu ülkede devlet hiçbir zaman sanatı ve edebiyatı desteklemedi. Yeterince bütçe ayırmadı. Cahil halkı yönetmek çok daha kolay… Toplumu sanattan ve edebiyattan bihaber hale getirdi…

Bu yazı toplam 957 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi