Koş Babam Koş
Hiçbir şeyi yokken de herşeyi olabiliyormuş insanın. Umut ile inanç ile ve Bir de Rahmâna gönderdiği dualar içindeki yarınlar ile.
Bir boğum içinde kalmak mı yahut adına mutluluk denen bir kutu içerisinde var olmak mı bu bilinmez. Her şeyden evvel nisbeten kendi halinde bir yaşamımız var ve kalbimiz de evvela şöyle kırıla döküle bata çıka bir şekilde ilerliyor. Bir elin nesi iki elin sesi var diyenlerin, senin benim gibi bir kalp taşıyanlardan haberleri pek yoktur zannımca sevgili okurum. İki elin sesi dedikçe, kalbe bir çeltik daha atar hale geliverir oluyor bazı payeler. Biri bin para denilen sözüm ona hasbihaller.
Dün burada olanın bugün olmaması, dün sevengillerin bugün umursamayangiller familyasından olabileceği kuvvetle ihtimal pembe gözlüklerimiz var iken pek gelmiyor aklımıza. Hâlbuki yormadan kal ve sev diyor kitaplar, incitme incittiğin yerden kırılırsın da çıkamaz olur sesin sessizliğin içindeki çığlığın. Bu böyledir, genellikle yolun mutlaka bir sonu vardır ve sen yolda kendine yatırım yapmanın geliştirmenin gelişim içinde olmanın okumanın yazmanın fevkalade bir gelişimin kıyısından dahi geçip yalnız bile olsa var olabilme gayesi içinde olmanın paklığı ile kalman gerektiğini hatırında tutmalısın. Bir palet içerisindeki tüm renklerden oluşuyor ise yaşam dene mevzuat, sen sana iyi gelmeyen renklerden uzak olma-durma-kalma hüviyetine sahipsin. Nerede olursan ol ayakları üzerinde güçlü kalabilmenin cefası kalbindeki küçük gördüğün çektiklerin kırbacı olur kalır bilmezsin. Bir bant üzerinde defalarca yürüdüğünü sanırsın oysa her bir adımın seni sen yapan bir döngünün parçası olur bendinde. Daima yaşamda farkında olmadan bilenmenin güdümün de olur kalır kalbin. Behemahal gördüğün bir çiçeğin, tohumunu suluyor can veriyor olduğunu yarınlarının sefa senedini bugün çektiğin cefa ile sabah-akşam ödüyor olduğunu bildiğin halde neden bu kavga ? Neden kıçı kırık bir kalbi sandalın peşinden tutuyor ki umudun? Neden seni sen yapan bir kitabın sayfasında saklı lotusu unutuyorsun?
Unutma sevgili okurum
bugün sen, sen isen hayat denen kavgada kırıldıysa kanatların kanıyorsa dizlerin ve çürüyorsa dimahın da bilmediğin sancıların ayrıca kalıyorsan bir de uykusuz masa başında divit kaleminde, Aman ha ! Sakın bırakma. Orası kuvvetle muhtemel senin kırılma ve dönüm noktandır bunu iyi bilesin. Yelkovanın akrebe olan inadından zaman durur mu sanırsın, kum taneleri sel olur bir nefes bile dün olur unutulur. Nitekim Bugünün kıymetini dünün muhteberliğinden biliyor insan.
Sevgilerimle...