Beşiktaş’ın “Önder” ‘i
Süper Lig’de 3 büyükler olarak atfedilen takımlarımızda son zamanlarda kronikleşen bir
problem bu teknik direktör mevzusu. Bu kronikleşmenin asıl problemi de aslında kötü, hatalı
kurulan kadro ve/veya hoca seçimleri sonucu alınan kötü sonuçlar olsa da başarıların
paylaşılamadığı, başarısızlıkların sahiplenilemediği güzel ülkemde yöneticiler elbette
başarısız benim demeyeceklerdir. İlk fişi çekilenler her zaman “yalnız adamlar” teknik
direktörler olur.
Bu üç takım içerisinde bu süreci diğer rakiplerinden bir nebze farklı işleten takım ise
Beşiktaş oldu. Sergen Hoca ile özellikle Şampiyonlar Ligi’nde aldığı ağır hezimet sonrası
ligde de kötü gidişata çare olamaması sebebiyle yollar ayrıldı ve ardından hoca adayları
gündeme geldi. Bruno Pinheiro’dan Şenol Güneş, Okan Buruk, Farioli’lere kadar bir çok isim
ön plana çıkmış olsa da bu hocalarla çeşitli nedenlerle bu dönem için anlaşılamadı ve “ateşten
gömlek” u-19 alt yapı hocası Önder Karaveli Hoca’ya kaldı. Önder Hoca’nın göreve
gelmesinde bazı pozitif durumlar vardı. Bunların en önemlisi de Önder Hoca’nın Beşiktaş alt
yapısında çok değerli olduğu söylenen ( ben izlemediğim için bir yorum yapamıyorum)
oyuncuları bire bir çok iyi tanıyan bir hoca olması sebebiyle, yeni dönemde maaş
standartlarını iyice düşürmek zorunda olan Beşiktaş için bu oyuncuları maksimum oranda
kadroya dahil edebilecek seviyeye getirecek en uygun hoca olma ihtimaliydi. Nitekim, benim
açıkçası bu durum ilk açıklandığında Önder Hoca’nın Süper Lig’de teknik direktör olarak
hiçbir tecrübesi olmaması sebebiyle kişisel olarak bazı endişelerim vardı ki bunu yakın
çevremdeki arkadaşlarımla da konuşurken dile getiriyordum. Bunun benzer bir durumunu
Galatasaray, 2016 yılında Jan Olde Riekerink ile yaşamış ve önceleri taraftardan “ Riekerink
Bey diyeceksiniz!” tezahüratları alacak kadar destek görse de sonraları alınan başarısız
sonuçlarla “ beden eğitimi hocası” sözleri söylenerek gönderilmişti. Genelde bu tarz
değişimler örnek almamız gereken futbol ülkelerinde; öncelikle bu alanda daha deneyimli bir
hocanın yanında “aktif” rol alacak şekilde görevlendirilip, sonrasında ilk hoca değişiminde de
1. adam olarak görevi aldığı bir sistemle görüyoruz. Bunun en güzel örneği de Almanya Milli
Takım hocalarının değişimidir. Her zaman, bahsedildiği şekilde gönderilen hocanın
yardımcısı ile sistem sürdürülebilirliği sağlanır. Özellikle; kulübün efsanesi Sergen Hoca’nın
gönderildiği, yaşayan en büyük efsanesi olan Fatih Terim’e 5 ay kredi tanındığı bizim gibi
kaosun çok ön planda olduğu bir ülkede, Önder Hoca’nın alacağı ilk kötü sonuçta hangi
eleştirilere maruz kalacağını tahmin etmekte zorlanmamıştım.
Benim önerim; gelecek sezon için de adı geçen Şenol Hoca veya herhangi bir deneyimli
hoca ile sözleşme imzalayıp Önder Hoca’yı da bir süre bu alanda tecrübe kazanacağı şekilde
yardımcısı olarak tayin edip, “Deneyimli Hoca” sonrasında da çok iyi tanıdığı genç
oyuncularla beraber sürdürülebilir bir başarı sağlanmasıydı. Ancak böyle bir yola girilmedi ve
gelinen noktada hocaya oldukça sert eleştiriler geldiğini görebiliyorum. Haklı eleştiriler
olduğu gibi “böyle bir işte çalışamayacak kadar yetersiz” tarzı yorumları da hak etmediğini
düşünüyorum Önder Hoca’nın. Hayatını Beşiktaş’a vermiş böyle değerli bir ismin “bana
göre” yapılan yanlış görevlendirme ile bu kadar sert sözlere maruz kalması çok üzücü bir
durum. Zaten kaybedilmiş bu sezonda madem böyle bir karar alınmışsa, kulübe bu kadar
emek vermiş olan Önder Hoca’nın bulunduğu mevkinin keyfini çıkarması adına “vefa”
gösterilmesi gerektiği düşüncesindeyim.