KENT SERİSİ: 80 KARŞI KIYIDAN BİLDİRİYOR…
Röportaj:
Sofia BERBERAKİS
Atina Yabancı Gazeteciler Birliği, Gazeteci
Tüm kız arkadaşlarımın kendi kişilikleri ve geçmişleri var. Hepsi de farklı yaşta; kimisi daha genç, kimisi daha yaşlı ve kimisi de benimle aynı yaşta. Bazılarını çocukluğumdan beri, bazılarını ise sadece birkaç yıldır tanıyorum. Bazılarında daha çok ortak noktam var ve bazılarında daha az. Ama hepsi bir o kadar benim için önemli. Her biri ile uzun uzun zaman geçiremiyorum belki, hatta aynı şehirde ve dahası aynı ülkede dahi yaşamıyorum. Fakat ortak olan bir şey var ki, o da hepsinin bana hayata daha renkli bakış açıları öğrettiği. Her kız arkadaşımla değişik ilgi alanları paylaşıyorum. Ve insanların doğası farklı olduğu için, her arkadaşlık da farklı olarak bize yansıyor. Bunu seviyorum. Farklılık, benim için zenginlik demektir. Ve böylesi zengin bir hayat, bana göre en kaliteli yaşanan hayattır.
Bu kadar uzun bir girişten sonra üst paragrafta bahsi geçen farklı ve hayatıma zenginlik katan bir arkadaşımla sizi tanıştıracağım. Sadece benim yaşantıma renk katmakla kalmayıp dünyada ki iki topluluğun kuvvetli tutkalı olan bir arkadaş. Kendisi karşı kıyı komşumuz Atina’dan Gazeteci Sofia Berberakis… Berberakis soyadı bizim yaşıtlarımıza doğal olarak bir sloganı anımsatır: “Stelyo Berberakis Atina’dan bildiriyor…” anonsunu hatırlamayanımız yoktur. Ödüllü uluslararası gazeteci Stelyo ve Sofia Berberakis kardeşler bitmez enerjileri ile dünyayı ve bizleri aydınlatmaya devam ediyorlar. Tanıdığım için ne kadar onur duyuyorum, kelimelerim yetersiz…
Atina Yabancı Gazeteciler Birliği üyesisin, orada ki görevinden bahseder misin?
Yabancı Gazeteciler Cemiyetinde 29 sene halkla ilişkiler dairesinde çalıştıktan sonra emekli oldum. Bu arada Stelio ile birlikte Cumhuriyet Gazetesinde çalışmaya devam ediyorduk. Ben uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesinde ve Radyo TV programlarında İzmir Temsilciliği bağlantılı olarak çalıştım. Şuanda daha çok Türkiye ile ilgili haberlerinin Yunanca - Türkçe çevirileri üzerinde çalışıyorum.
Şuan Stelyo ile birlikte yürüttüğün ortak bir çalışman var mı?
Genelde Stelyo yurt dışında olduğu zamanlarda ofisin işlerini yürütmekte ona ben yardımcı oluyorum.
Senin Atatürk sevgini bilmeyen kimse yoktur. Neden bu kadar hayransın Mustafa Kemal Atatürk’e?
Benim, daha doğrusu büyüdüğüm çevrenin Atatürk sevgisi ailemden kaynaklandığına inanıyorum. Ankara da yaşadığımız yıllar her Pazar sabahı rahmetli babam ile mutlaka Anıtkabir’e Atamızı ziyaret ederdik. Bu alışkanlığım hala devam eder.
Türkiye’ye her yıl geldiğinde ilk ziyaretini yaptığın yer Anıtkabir. Ata’nın huzurunda neler hissediyorsun?
Her yıl senede birkaç kez Türkiye’ye geldiğimde önce İstanbul’da sevdiklerimi ziyaret ettikten sonra hemen Ankara’ya gelir ve soluğumu Anıtkabir’de Atamızın huzurunda alırım. Onun huzurunda, “Geldim Paşam” derim ve ona özlemimi dile getiririm. Atina’ya dönerken yine Atamı ziyaret eder “Hoşça kal Paşam, görüşmek üzere” der ve veda ederim. Ona olan sevgimin büyüklüğünü izah edebilmem imkânsız.
Gerçek bir Ankara tutkunusun. Bu sevginin temelinde ne yatıyor?
Ankara’yı çok seviyorum. Anılarım, Ankara Tunalı Hilmi Caddesi, Bestekâr Sokakta geçen çocukluğum, gençliğimin çoğu yılları benim için unutulmazdı. Ankara da ki arkadaşlarımı çok özlüyorum, her gelişimde uzun uzun zaman geçirmeye çalışıyorum onlarla. TED Ankara Kolejinde okuduğum yıllar benim için çok değerli.
Çocukluğun İstanbul Moda semtinde geçti. Neler değişti o yıllardan, bize eski Moda’yı anlatır mısın?
İstanbul Zeynep Kamil Hastanesinde doğdum. O yıllarda İstanbul Moda da oturuyorduk. Benim büyüdüğüm dönem ki Moda, Kadıköy hatırladığım yerler değil. İnsan profili değişti. Çok göç aldı. Yüzlerin hiçbiri tanıdık değil artık. Esnafı bile tanır onlarla sohbet ederdik. Şuanda bu mümkün değil. O kadar kalabalık ki, sokaklarda yürüyemiyorsun bile…
İki toplumun derin bağının merkezinde olmak nasıl bir duygu?
Her iki toplumu da çok seviyorum. İki kültür birbirine tahmin ettiğinizden daha fazla benziyor ve aslında birbirini besliyor. İki kültürün arasında yetişen ben bunu çok rahat görebiliyorum.
Okumaktan zevk aldığın yazar desem…
Okumayı her şeyden çok seviyorum. Yaşar Kemal, Halide Edip Adıvar, Zülfü Livaneli, Nazım Hikmet ve Ayşe Kulin en sevdiklerimden bazıları…
2013 yılında Gölcük Belediyesi Uluslararası Kırkyama Şenliğine resmi olarak davet edildin, dünyanın her yerinden farklı kültürlerden insanlarla tanışma fırsatın oldu ve oradan sayısız dostla ayrıldın. Kültürler arasında gerçekten fark var mı sence? Tüm kültürleri birbirine bağlayan unsur sence nedir?
Senin ve ekibinin koordine ettiği Uluslararası Gölcük Belediyesi Kırkyama Şenliğini unutmam mümkün değil. Hayatımda bu kadar profesyonel ama bir o kadar da samimi bir organizasyona katılmamıştım. O kadar cana yakın sanatçı insanların bir araya geldiği saygın bir gruptunuz. İşte o dönem anladım ki aramızda kültürel olarak hiçbir fark yok. Aynı şeylere üzülüyor, aynı şeylere gülüyoruz. Zevklerimiz bile aynı. Mübadelelerin sonucu; oradan buraya, buradan oraya kültür taşınıp durmuş, iz bırakarak…
Karşı kıyıda yoğun temponda bizlere zaman ayırdığın için çok teşekkürler. Başarılarının devamını diliyoruz.
Ben çok teşekkür ederim…