KADIN DÜŞMANLIĞI
Hayat nedir Türkiye’de nasıl yaşanıyor bilmek istiyorsanız gazetelerin üçüncü sayfalarındaki cinayet haberlerini, birinci sayfalarındaki aldatma, sokak kadınları, dilencileri, dağılmış hayat öykülerini okuyun. İşte o zaman hayatın ülkemizde nasıl yaşandığını göreceksiniz.
Sevgili okurlar, şimdi size sokaklarda seks işçiliği yapan kadınların dramatik hayat öykülerini anlatan bir filmden söz etmek istiyorum. Filmin başkahramanı evli iki çocuk babası, orta yaşlı, cahil bir inşaat işçisi. Yoksulluktan, çaresizlikten fuhuş yapmaya mecbur kalmış kadınları boğarak öldürüyor. Bu inşaat işçisi kendi kafasından bu kadınların ahlaksızlık yarattığını, öldürerek ahlaksızlığı yok edeceğini düşünüp topluma faydalı olmaya çalışıyor. Yani ahlaksızlığın sebebini bu tür kadınlar olarak görüyor. Bu işçinin hayata, olaylara, insanlığa ve sosyal hayata bakış açısı bu kadardır, böyledir. İçinde bulunduğu toplumun çürümüşlüğünü kadınları yok ederek kurtarmaya çalışıyor düşünemiyor ki yoksulluk ve çaresizlik olmasa hiçbir ülkede ne dilencilik olur ne de fuhuş. Normalde hiçbir kadın bedenini ağzı ve ruhu pislik kokan beyni çürümüş düşünce hastaları ve her konuya belden aşağı bakan insan müsveddesine teslim etmez. Sevgili okurlar her yıl ne yazık ki ülkemizde bu beyni bozuk kimi erkekler yüzünden 400,500 kadın hunharca öldürülüyor. Ülkemizin içine düştüğü sorunlar ortadan mı kalkıyor böyle olunca? Toplumsal klişeler yani düşünmeden, ölçmeden, biçmeden, tartışmadan söylenen sözler yapılan, işler zamanla düşmanlığa dönüşüyor. Toplumun içinde kimi incelikli işleri kendilerine görev edinen insanlar var. Düşünülmeden yapılan bu tür şeyler toplumsal kesimler arasındaki güzel ilişkileri bozduğu gibi dostlar arasındaki dayanışmayı, sevgiyi de yok ediyor. Sorumluluk diye bir şey vardır hiçbir kimse başka birinin moralini bozacak, aşağılayacak sözler söyleme hakkına sahip değildir. Boşuna dememişler eline, diline ve beline sahip olacaksınız diye.
Bir ay önceydi İstanbul’un çok önemli bir caddesindeydim, çok soğuk bir gündü. Bir kaldırımda bekleyen bir dilenciye birkaç metre ileride soğuktan yüzü gömgök olmuş boynu bükük bir sokak kadını gördüm. Aklıma yukarda sözünü ettiğim inşaat işçisinin kadınları öldürme yöntemini film yapan Danimarkalı yönetmen geldi. Benim ülkemde de ahlaksızlığın sebebini bu tür kadınların oluşturduğunu düşünen fikirlerini başkalarından edinen kimseler var. Dünyanın hiçbir yerinde ahlaksızlığın, kötülüklerin sebebi tek başına fuhuş yapan kadınlar olamaz. Sömürünün, yoksulluğun, açlığın ve işsizliğin olduğu her ülkede fuhuş vb insanın onurunu kıran şeyler yaşanır. Fuhuş elbette ki utandırıcı ve adaletsiz bir iştir. Bakmayın siz açın mezarı yoktur diyenlere. Bu sözü ülkenin milli gelirini har vurup harman savuran karnı tok sırtı pek başkalarını sömüren insanlar söylüyorlar. Bizim gibi emperyalizme bağımlı ülkelerde milyonlarca insan açlıktan ölüyor, on binlerce insan dilencilik yapıyor çaresizlik yüzünden yüzlerce, binlerce kadın fuhuş bataklığında yok oluyor. Kanser ve verem gibi hastalıklardan ölenlerin çoğunun ölüm sebepleri açlık ve yoksulluktur.
Bir TV kanalında hayat hikâyesini anlatan bir kadın dinlemiştim. Kadın üç kez evlenmiş üçünde de mutlu olamamış. Diyor ki, “İlk ikisinde kuma olarak gittim son evliliğimde de adam üstümde kuma getirdi. Resmî nikâhım olmadığı için beni bu hale getiren adamlardan hiçbir hak iddia edemedim” Ne yazık ki bu tür hayat hikâyeleri olan yüzbinlerce kadın yaşamaktadır ülkemizde. Birkaç gün önce bir marketin ezilmiş çürümüş meyvelerini paylaşamadığımız için birisiyle kavga ettik. Adam yoksulluğunu anlatan bir sürü şey söyledi bana. Elimdeki seçip ayırdığım meyveleri ona verdim ve özür diledim. Yoksulluk, açlık ve çaresizlik yüzünden ülkemizde artık geçmişteki gibi kimse kimseye ağırlamıyor. Bir çay içirmek bile zorlaşmış durumdadır. Bu yüzden yüzlerce insan kavga yapıyor, dövüşüyorlar.
Marks 1844’te el yazmalarında paranın gücünü şöyle anlatır, “Zengin bir adam kendini şöyle tanımlar; evet biliyorum çirkinim ama zenginim. İstesem kendime dünyanın en güzel kadınını alabilirim bu sebeple de çirkin değilim.” Ahlaksızlık bu işte. Bir de parası için bir adamla ya da bir adamın bir kadınla yakınlaşmasıdır. Simone Beeavre insan kadın olarak doğmamış zamanla kadın olmuştur der.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.