Türkiye’nin 12 Eylül Faşizmi, onun yarattığı travmalar ve gerici politikalarla olan hesaplaşmasını görmek ve o defteri kapatma zamanı geldi de geçiyor.

Evet, bu hesap kapanacak…

Gezi Parkı direnişi dolayısıyla Haziran 2013’te yaşanmaya başlanan olayların, Türkiye’de 12 Eylül sürecinin kapanması olarak yorumlandı, haklılık payı da vardı.

Gezi direnişi, devrimci ve sosyalist örgütlerin üzerlerindeki ölü toprağının atıldığını gösterdi.

Ama, kana doymayan uluslar arası tekelci sermaye ve onun yerli işbirlikçileri, Türkiye ve Ortadoğu’ya yönelik politikalarında BARIŞ diyenlerin sesinin iyice kısıldığı yeni bir dönemi başlatmak için daha da saldırganlaştı.

İşte, bu 12 Eylül, tam da bu yüzden daha başka bir anlama büründü…

12 Eylül dönemini gerçekten kapatmak,

Sorumluların ya da bugünkü uzantılarının hesabını görmek için,

Bugün her şeyden daha çok BARIŞ çığlıklarını yükseltmek, sermaye ve gerici politikalarıyla göğüs göğse çarpışmalıyız.

O yüzden,

Birleşik Haziran Hareketi’nin, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerine yapılan saldırı sonrasındaki açıklamasında yer verdiği ‘’12 Eylül’de bizi yine karşınızda göreceksiniz’’ ifadesi önemli. Bunun altı mutlaka doldurulmalı ve faşizme karşı daha güçlü ses çıkartılmalıdır.

Bir faşist darbe düşünün ki;

Bir milyon 683 bin kişi fişlensin,

Bir milyona yakın kişi gözaltına alınsın,

210 bin davada 230 bin kişi yargılansın,

517 kişiye idam cezası verilsin ve 50 kişi asılsın,

98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılansın,

50 binin üzerinde kişi sakıncalı olduğu için işten atılsın,

14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarılsın,

30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitsin,

Yaklaşık 300 kişi gözaltındayken, 171 kişi de işkenceden öldürülsün..

Diğerlerini saymıyorum bile. Ama, en azından böyle bir süreçle ve sonrasında tesis edilmek istenen sistem yüzünden halkı sürekli baskı altında tutmayı birincil görev kabul eden siyasal anlayışlarla, onların faşizan uygulamalarının aleti olan kolluk kuvvetleriyle hesaplaşmayı tamamlamadan, bir devri kapattığımızı söylemek çok kolay değil.

Evet, Kürt hareketinin 30 yılı aşan mücadelesi,

Evet, 2013 Haziran’ın da milyonların sokağa yansıyan tepkisi bir dönemin kapanıp başka bir dönemin açıldığına işaret sayılabilir. Ama, görülmesi gereken hesabın da hala orta yerde durduğu bilinen bir gerçektir.

Uzun yılların en önemli travmasını gerçekten atlatmak, hesaplaşmak ve o dönemin sona erdiğini söylemek için, çağımız haksızlığa ve baskılara karşı daha çok sayıda toplumsal ayaklanmalara tanıklık etmek mecburiyetindedir.

‘Bu hesap kapanacak’ diyenler,

‘Biz başka alem isteriz’ diyenler

‘Yaşasın hakların kardeşliği’ diyenler,

‘Eşitlik, özgürlük, adalet’ diyenler,

‘Yaşasın sosyalizm ve devrim’ diyenler, haydi, birlikte yeni bir döneme yüreklice merhaba dememizi sağlayacak adımlar için VAR MISINIZ ?