ADI YOK KADIN
Genç ve güzel bir kadın masadaki memuru başıyla selamladı. Korka korka masaya bir iki adım daha yaklaştı, uzun ve güzel olan boynunu sessizce masaya uzattı, memura “sizden bir şey öğrenmek istiyorum” dedi. Memur oturmasını rica edip bir sandalye gösterdi.
Kadın oturduğu yerden korkulu bakışlarla etrafı incelemeye başladı. Memur kadının tedirginliğini rahatlatmak için havadan sudan konuşmaya başladı. Sonra “hanım efendi lütfen rahat olun” ona çay söyler çünkü kadın büyük bir tedirginlik içindedir. Çaylar içildikten sonra kadına “hanım efendi şimdi benden istediğiniz nedir söyleyin” der.
Kadın ezilip büzülerek vesika istiyorum der, odayı birden soğuk bir hava doldurur. Memur kısık bir sesle ne vesikası der. Kadın biraz düşünür birbiriyle ilişkisi olmayan sözler söyler, sonra tüm cesaretini toplar “şu kadınlar var ya yanı sokak kadınları falan onlar alıyorlar ya canım anla işte” kadının yüzü gibi memurun da yüzü değişir, sapsarı olur.
Sandalyesinden düşecekmiş gibi sağa sola sarsılır. Memur “hanım efendi siz ne istediğinizin farkında mısınız?” Kadın “farkındayım aylardır bu konuyu düşünüyordum buna mecburum mecbur bırakıldım” memura “üzüldüğünüzü anlıyorum bir ben değilim ki milyonlarca kadın var bu mecburiyet içinde dünyanın her yerinde benim gibi kadınlar var” memur bence siz kendinize daha iyi bir iş bulabilirsiniz, kadın memura, her işi denedim dilencilik bile yaptım kendimden utanıyorum ya elden ne gelir dövülmekten sövülmekten dışlanmaktan bıktım yarı ölü yarı diri biri haline gelmişim siz benim başıma gelenleri bir bilseniz kim ister böyle bir rezilliği, ben kırk yıl dayandım bu kararı almamaya ama artık sabrım tükendi.
Geri kalmış ülkelerin kadınlarını anlatmak bir toplumu anlatmaktan daha zordur. Kimileri için kolay olabilir, kadınların çilelerini trajedilerini sevgilerini hüzünlerini ve arzularını anlatmak zordur.
Bir gazetede okumuştum, eşiyle eşinin dostunu birlikte yakalayıp intihar eden kadın.
Kadınları anlamak istemeyen hatta onları yok sayan onları öldüren insanların olduğu ülkelerde kadınların adları yoktur.
Stefan Zweig’ın meçhul bir kadına mektuplar isimli bir romanı vardır. Okunursa geri kalmış ülkelerin kadınları da iyi anlaşılacaktır. Eşinin kendisini sevip sevmediğinden endişesi olan bir kadın eşini sevdiğini söyler bu defa da yeteri kadar sevmediğini düşünür.
Kadınları anlamak zordur. Anadolu’da kadını ocak olarak yurt olarak toprak alarak su olarak bilirler. Ocak yurt toprak ve su her şey demektir. Anadolu demektir…
Bir zaman yaşlı bir kadınla evlenmiş genç bir adam tanımıştım adam ayrılmak istiyor ama bir türlü söyleyemiyordu. Sonunda kadın söylemiş adamı o dertten kurtarmıştı ama bu ülkede yüzlerce işi bitmiş döküntü haline gelmiş yaşlı adamlar genç kızlarla evlidirler ama kadınlar asla boşanamaz…
Boşanmayı söz konusu edenler de öldürülür… Ülkemizin bence en önemli sorunu aileye zarar veren ahlak sorunudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.