YILMAZ GÜNEY
Yılmaz Güney’in ölümünün üzerinden 39 yıl geçmiş.
47 yaşında hayata gözlerini yumarken geride sanat ve sinema adına ürettiği çok değerli eserler bırakmış.
Yılmaz Güney, ‘At Avrat Silah’, ‘Seyyit Han’, ‘Pire Nuri’, ‘Bir Çirkin Adam’, ‘Umut’, ‘İbret’, ‘Ağıt’, ‘Arkadaş’, ‘Sürü’ filmlerini yönetti, ‘Karacaoğlan'ın Kara Sevdası’, ‘Ala Geyik’, ‘Bu Vatanın Çocukları’, ‘Koçero’, ‘Kamalı Zeybek’, ‘Krallar Kralı’, ‘Aslanların Dönüşü’, ‘Hudutların Kanunu’, ‘Çirkin Kral Affetmez’, ‘Aç Kurtlar’, ‘Umutsuzlar’, ‘Baba’, ‘Çirkin ve Cesur’, ‘Düşman’, ‘Yol’ ve ‘Duvar’ filmlerinin senaryosunu yazdı.
1982 yılında ‘Yol’ filmi ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü kazandı.
Özetle, 114 filmde oyuncu, 26 filmde yönetmen, 15 filmde yapımcı, 64 filmde ise senarist olarak yer aldı.
Böylesine kayda değer bir sanatçı.
Bir süredir sosyal medyada başlatılan Yılmaz Güney’in ölüsü üzerinden linç kampanyasını yöneten ve sürdürenler zıvanadan çıkmış durumda.
İsteri krizine girdiler!
Küfür, hakaret, yalan havada uçuşuyor.
Bilen, bilmeyen herkes konuşuyor.
Yılmaz Güney’i bir insan olarak her yönüyle bir bütün olarak görüyor ve ona göre nesnel değerlendirmeler yapıyoruz.
Yılmaz Güney doğrularının yanında herkes ve hepimiz gibi yanlışları, noksanları olan bir insandı.
Buda çok normal bir şeydir.
Onu hiçbir zaman kutsamadık, olağanüstü, kusursuz olarak görmedik.
Yılmaz Güney’in birisini öldürmesine, kadını darp etmesine, şiddet meyilli olmasına her daim ‘amasız-fakatsız’ karşı çıktık ve onaylamadık.
Ki, Yılmaz Güney’de bu negatif yanlarıyla ilgili olarak özeleştirisini vermiş, geçmişte yaptıklarını asla doğru bulmadığını kararlı bir şekilde ifade etmiştir.
Yılmaz Güney’i suçlayanlar acaba bu ülkede kadınlar öldürülürken, çocuklara taciz ve tecavüz edilirken, yoksulluk, açlık sürüp giderken, ekmek 10 TL sınırına dayanırken, demokrasi, adalet, hukuk ve özgürlükler yok edilirken tek kelime edebilmişler mi?
Tabi ki hayır!
Çünkü öyle bir dertleri yok.
Onlar bu berbat düzenin devamını savunan sözüm ona sanatçılar, gazeteciler falan, filanlarıdır!
Onlar kirli sistemin magazinsel parçasıdır.
Burada tabi asıl amaç böyle yapmacıklı bir tartışma çıkarıp Türkiye solunun sembol isimlerini halkın gözünde değersizleştirmek.
Vatandaş tabi yemiyor!
Oynanan oyunun, söylenen yalanların kesinlikle farkında.
Bu kadar kirliliğinin içinde sağa sola çamur atanlara aklı başında ve içten hiç kimse inanmaz.
Ne diyelim?
Onlara inanlar da onlar gibi olsun!