Yergi ve takdir…

Yergi ve takdir…

                      

                                                                                                                       

     Ülke ve ulusunun kıvanç ve övgüleri ötesinde evrensel kabul görerek olumlu bir önemsenme alanı yaratmış kişiler, haksız ve insafsız yergilere hedef olabilmişlerdir. Ömürlerini canları pahasına toplumlarına adamış insanların, katı bir karşıtlığın önyargılarıyla karalanmak istenmeleri, şaşkınlık ve hatta dehşet vericidir.

    Akıl, bilim ve algı öğelerini dışlayanlar için Atatürk, günümüz Türkiye'sinde ve Sevr'cilerin Batı dünyasında bağnazca bir hedeftir. Oysa Atatürk, ne yapmıştır? Çanakkale’de Osmanlı’nın onurunu kurtarmış, sömürgecilere karı direnci tarihe armağan etmiştir. 1909 tarihinde yönetimden indirilen Devlet Başkanı II. Abdülhamit’in anıları okunmalıdır. İlgi çeken vurgulama; “Anafartalar” kahramanına duyulan takdir dolu ifadelerdir.  

      Nerede ve hangi affedilmez yanlışları söz konusudur ki; koyu yergilerden tutunuz da suikastlar bile Atatürk’ü bulmuştur? “Devrin, halka mal olmamış safhaları vardır” diyebilen siyasal iktidarların eleştirilerine neden muhatap kılınmıştır?

      Kurtuluş savaşımızda düşman ama sonrasının dostu ünlü Yunanlı ozan Nomdis’in: “Ulusları çatıştıran emperyalizmdir” gerçeğinden yola çıkarak; “Sana selam, sana hayranlık” dizelerini kaleme aldığını hiç mi okumamışlardır? Keskin sömürgeci İngiliz Başbakanı Lloyd George:“Ne yazıktır ki; bu kez bir deha, Türkiye’ye isabet etti” yakınmasını dürüstçe söyleyebilirken, Atatürk karşıtları hiç mi  ders almamışlardır ?

      Atatürk’ü küçülterek Cumhuriyet ve devrime özensiz tavır almak, tarihi bilmezlikle eşdeğerdir. Kurtuluş savaşında sadece Yunanlılarla çarpışılsaydı, İsmet İnönü;“Lozan” antlaşmasını imzalarken niçin karşısında on bir ülkenin delegeleri vardı?

     Gündemlerine; “Cumhuriyet ve devrimle hesaplamayı” aldıklarını beyan edenler, Kurtuluş savaşı isyancıları adına Vakıflar kuranlar, Lozan düşmanlığında Sevr'cileri aratmayanlar,“Atatürkçülüğü çöpe atmaktan” konu açanlar "vicdan" özgürlüğünü kötüye kullananlar, hukukun üstünlük ve işleyişini örseleyenler, emperyalizmle işbirliği yapanlar ve nihayet eskinin dönek liberalleri, Atatürk’ü tasfiye peşindedirler.   

      “Hurafe ve safsatalara” dayalı siyasetler gün olur becerisini yitirir. Ortada kalacak olan; ilerici ve toplumcu ulus-devlet zeminidir. Atatürk’ü Çanakkale’den başlayıp silmeye  çalışanlarsa sadece; “bedhahlar” yani kötü niyetlilerdir…

    

    

 

 

  

Bu yazı toplam 194 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi