HİROŞİMA VE NAGAZAKİ…
1945 yılının 6 ve 9 Ağustos günleri Japonya’da yaşananlar, insanoğlunun birbirini katletmek için işlediği cinayetlerdeki doruk noktadır. Gerçi Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombasından sonraları daha da güçlü nükleer silahlar geliştirilmiştir. Ama kullanım alanı olmamıştır.
Japonya’da patlayan atom bombaları en az 20 yıl süreyle etkinliğini sürdürmüştür. İki kuşak insan, yıllarca atom bombalarının yaydığı radyasyondan etkilenmiştir. Bu kerteye gelen insanlık dışı olayın başlangıcı 1939-1945 yılları arasında süregelen İkinci Dünya Savaşıdır.
Nazi Almanya’sı, komşusu Polonya’dan aldığı olumlu yanıtlardan bıkmıştır. Savaş için bahane bulamayan Naziler,1 Eylül 1939 günü Polonya askeri üniforması giydirilmiş üç-beş adamına sınırı geçirtip Almanya’ya ateş açtırmıştır. Resmi ağızlardan ilan edilen odur ki: “Saldırgan Polonya, Nazi rejimine saldırmaktadır” .İşte 52 milyon insanın yaşamına mal olan bir savaşın başlangıcı budur!. İşin sonu da Hiroşima ve Nagazaki’ye dayanmıştır.
1914-1918 yılları arasına dönersek ne görürüz? Gördüğümüz, emperyalist ihtirastan yine başka bir değildir. Emperyalistler arasında bir oyuncak olan Osmanlı ise Anadolu evladını; Galiçya’dan-Süveyş kanalına kadar yitiren ham hayallerin peşinde yok etmiştir.
ABD-Japon çekişmesi, İkinci Dünya Savaşı’nın ayrı bir bölümüdür. Neredeyse Tanrısal bir kudrette saydıkları İmparatorları adına Japonya, Güneydoğu Asya’da talepler içindedir. Filipinler dahil irili-ufaklı adaları önceden kapmış bulunan ABD ise diretmek, nüfuz sağlamak peşindedir.”Pearl harbour” baskınında rol alan Japon “kamizake” pilotlarla, atom bombaları fırlatan ABD’ nin işin özünde farklılıkları yoktur.
“Megali İdea” adı verilen bir saldırganlık senaryosuyla Anadolu’yu işgal eden Yunan ordusunun içler acısı serüvenine Yunan halkının, diğer halklar gibi çoğunlukla katılmadığı tarihsel gerçektir. Anadolu bozgunundan sonra Yunan halkı iç çatışmalar bile yaşamış, hesap sormuştur. Savaştan sonra Atatürk ile Venizelos tarafından başlatılan dostluğu bu anlamda değerlendirmek gerekmektedir. Ülkesi ve halkı için can pahasına bir var oluş direnci gösteren Kemalist hareketin “Yurtta ve dünyada barış “ilkesini önce Yunanistan’a bilinçle yer ettirecek etkiyi göstermiş olması ilginçtir.
Nazi-Faşist saldırganlığı unutulabilir mi? Vietnam, Cezayir, Kongo, Kenya, Irak ve Filistin katliamlarını düzenleyen emperyalizmin canilikleri bir kenara atılabilir mi? Çin sahillerini topa tutarak ülke halkına zorla afyon sattırmaya çalışan İngiliz donanmasının 1854 yılındaki işlevini tarihten atabilir misiniz? Ama Londra hükümetinin o sıradaki resmi açıklaması: “Anavatan için donanma Çin kıyılarındadır” metnini taşımaktadır
Hiroşima ve Nagazaki’de her yıl yüz binlerce Japon hazin törenler düzenlemektedir. Masum insanların de katledildiği gerçeğine akıl erdiren dünya kamuoyu da üzülerek bu törenden enstantaneler izlemektedir. Bu yıl da öyle olacaktır,
Tüm savaşların esasında; yayılma, gasp ihtiraslarıyla, din ve mezhep farklılıkları vardır. Sadece kapitalizme ve emperyalizme karşı duran savaşlar meşrudur.