Fatoş Özut Kırtay

Fatoş Özut Kırtay

YAZ GELDİ

YAZ GELDİ

Ama...

Bir kere de şu köşeme, bahar gibi yaz gibi, sıcacık, cıvıl cıvıl sözcükler yazamadım...

Her şey tam olması gerektiğince oluyor diyerek.

Soruyorlar gündemin ne ?

“Valla” diyorum, değişen bir şey yok!"

Televizyon seyredemiyorum yıllardır.

Medyayı takip edemiyorum.

Sosyal iletişim sayfalarından , her şeyin aynı olduğunu, hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum.

Baharı yansıtan cıvıl cıvıl, yaz misali iç ısıtan sıcacık kelimeleri kullanmaya hasretim.

Amma yine de evrensel değerlerle, ahlak, çalışkanlık, azim ile işimizi iyi yapmaya uğraşıyoruz.

Dürüstlükle ilerlediğimiz onurlu bir yolumuz var.

Umutla ilerlemeye çabalıyoruz.

Her şeye ve herkese rağmen...

Zira ortalık, etraf vahim.

Ne yana dönsek, şiddet yanlısı, daha çok bağıranın kazanıyor gibi göründüğü, hakaret ve palavranın diz boyu olduğu, gerçek erdemlerin prim yapmıyor gibi göründüğü bir ortamda , 'biz ve çocuklarımız nasıl hayatta kalacağız?' endişesi taşıyan insanlar ile burun buruna geliyoruz.

Çünkü artık norm denilen normal değerlerle karşılaştığımızda; örneğin trafikte seyrederken , yol hakkı bizdeyken üstelik, karşı taraf yol verdiğinde sevindiğimiz bir ülke olduk.

Karşılıklı sohbetlerde, iki taraf birbirine nezaket gösteriyorsa hayranlık duyduğumuz bir ülke...

Markette, aldığımız poşet yetmeyince, “parası önemli değil abla, bunu da al” diyen kasiyere sarılma isteği duyduğumuz bir yer...

İşini yaptırmak için tanıdık, torpil aramayanın...

Kapı önüne su kabı koyanın...

Yoksul komşusuna yemek götürenin... Cinsiyet ayırımcılığı yapmayanın...

İş ortağına güvenenin...

Gerçek sınavlarla kalifiye eleman seçenin...

Kanunlara uyanın...

Tanımadığın birinin tebessüm ve selamının...

Emeğiyle, yeteneğiyle bir yerlere gelenin bizi hayrete düşürdüğü bir memleket oldu.

Zübüklüğün güç sanıldığı...

Çıkarcılığın, fırsatçılığın zekâ zannedildiği...

İki yüzlülüğün yetenek gibi sunulduğu...

Yalakalığın içtenlik muamelesi gördüğü...

Bana dokunmayan bin yaşasın denildiği...

Bir virane oldu...

Güya aklıyla (!) diğer canlılardan ayrılan insanı, rezil rüsva ederek insansıya dönüştüren mefhumlar bunlar...

Normal şartlarda bunlar adam yerine konulmaz, görmezden gelinir, gerçek insanlar arasında dalga geçilir.

Bu reziller asla vezir olmaz!

Böyle öğrenmedik biz...

Mayamızda da yok demek ki, evrilmedik kötüye.

Dürüst, liyakatli, adaletli, çalışkan, şefkatli, hoş görülü, ahlâklı , saygılı, açık görüşlü olma gerekliliğinin önemini öğrendik.

Okumuş olmanın anlamı, bugünün liyakatsizlerinin imitasyon okullarından aldıkları sahte diploma değildi.

Yine de karamsarlığa kapılmayalım. 'Nereye gidiyoruz ?

Ne olacak halimiz?' demeyelim, dememeliyiz!

Çünkü iyiler her şere karşın iyi, kötüler zaten ayan beyan kötü ve insanlar, bu insansıların farkında!

Hep der ya gerçek büyüklerimiz, "bu topraklar çok sağlam topraklardır" diye.

Burada yaşayan erdemli insanların en yüzeyseli bile, bırakın iç huzurunu, duygusallığı, en basitinden, en pragmatik bakış açısıyla, aslında hayatta nezaketin en büyük güç, bilginin en önemli ihtiyaç, liyakatin vazgeçilmez, çalışkanlığın ise para ve başarı demek olduğunu gayet iyi bilir.

Bu yüzden diyorum ki hem kendime hem size, boş verelim...

Kötünün görevi kötülük yapmak ki bırakalım iyiyi ayırt etmeye hizmet etsinler.

Herkes gönlünün ekmeğini yer.

Dokunmaz sandıkları o yılanlar onları sarar elbet...

İlahi adalet haklarından gelir.

Biz u-mutlu gülümseyişlerde kalalım...

Bu yazı toplam 9748 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatoş Özut Kırtay Arşivi

NESİL

18 Eylül 2024 Çarşamba 07:02