Dilek ALP

Dilek ALP

TÜRK KADINLARI SESSİZLEŞİYOR

TÜRK KADINLARI SESSİZLEŞİYOR

“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”

Mustafa Kemal ATATÜRK
1 Aralık 1935


7 Şubat 1924
yılında muazzam karşıt görüşlere ve dünyanın zorlayan koşullarına rağmen Türk kadınları adına atılan dev bir adımdan 98 yıl sonra 7 Şubat 2022’de ( neredeyse bir asır) bulunduğumuz noktayı kızgınlıkla yaşıyorum.

Size fikir olarak temelleri çok uzun yıllar öncesine dayanan fakat 1924 yılında resmi kuruluşu yapılan Türk Kadınlar Birliğinin hikâyesinden bahsedeceğim. Siz de göreceksiniz ki yüzyıl önceki koşullarda bu topraklarda yaşayan kadınlar daha kuvvetli, cesur, adil ve azimli hissediyorlarmış. Kendi potansiyellerinin ve sınırsızlıklarının farkındalarmış, kişisel değil genele yönelik hedefleri varmış, bireysel başarılardan ziyade çevresine, vatanına hatta dünyaya ders verme, örnek olma, ilham kaynağı olma yolunda savaşıyorlarmış. Kadının olumlu enerjisinden faydalanılmış bir dönemmiş kısaca. Okumuşlar, okutmuşlar, paylaşmışlar, üretmişler… Tarihe geçen kayıtlarda hiçbir kadının kişisel başarısından bahsedilmemiş, olsa bile erimiş gitmiş genel başarı içerisinde. Yüzyıl sonrasında aynı kadın ölümcül bir atalete yenik düşmüş neredeyse. Gelişimi durdurmuş, sesini duyurmak için planlı çalışmayı, stratejiyi, okumayı, öğretmeyi, en başta üretmeyi bırakmış yıllar geçtikçe. Zorluklara karşı direnci düştükçe savaşmak, yeniden var olmak yerine kişisel basit kurtuluşlara, mazeretlere yönelmiş, toplumdan kopuk, derinliği olmayan… Mucizevi var etme yeteneği olan dişi enerjisini yitirmiş ya da harcamış. Çoğu kendi içlerine hapsetmiş, birçoğu da fevri, doz aşımı kalmış genel içerisinde. Birlikte hareket etmeyi unutmuşlar zamanla. Birlikten güç doğduğunu da… Birlik olmak yerine hem cinslerine bile zarar vermek hedefleri olmuş neredeyse. Vatan için ortak amaç, ortak güç, ortak başarı kaybolup gitmiş. Siyasi amaç, siyasi güç ve siyasi başarı değer görür olmuş sözün özü…

Gelelim 100 yıl öncesine;

Türk Kadınlar Birliği 7 Şubat 1924 tarihinde Kadınlar Halk Fırkasının kuruluşunun resmen tanınmaması üzerine kurulmuş bir dernek demiştim en başta. Kurucuları arasında, Nezihe Muhittin, Latife Bekir Çeyrekbaşı ve Sabiha Zekeriya Sertel bulunmaktadır. Atatürk’ün eşi Latife Hanımdan da büyük destek aldığı bilinmektedir kayıtlarında. Kadınlar Halk Fırkası, Millî Mücadele hareketinin başarıyla sonuçlanması üzerine Türk kadınının, yeni Türkiye Devleti’nin kurulması sürecinde kadınların siyasal hak arayışına girmesi ile ortaya çıkmış bir oluşumdur aslında. Millî Mücadele döneminde Türk kadını Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrası yabancı ülke işgallerine karşı dünyaya haykırmak için protesto mitingleri düzenlemiş, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri oluşturmuş ve her türlü bağış toplamıştı. Ayrıca zulümden ve çok sık yaşanan tecavüzlerden kaçan kadınlara yardım etmek, cephede ki askere destek vermek, cepheye malzeme taşımak gibi çok önemli çalışmalarda bulunmuştu. Kadınların bu fedakârlıklarını takdir eden, Mustafa Kemal Paşa bu konudaki görüşlerini 21 Mart 1923 tarihinde Konya kadınları ile yaptığı konuşmasında şu sözleri ile ifade etmişti:

“…Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halasa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez…”.
 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (1920-1923) feshedilmesi ve seçimlerin yenilenmesi için 1923 Nisanında karar alınmış ve bu konuda çalışmalara başlanmıştı. Seçimlerle ilgili çalışmaların yapıldığı bu dönemde Sultanî (lise) ve Dar’ül-mu’allimat (kız öğretmen okulu) müdireliği de yapan Nezihe Muhiddin (1889-1958) 4 Haziran 1923’te Vakit gazetesinde yayınlanan makalesinde Türk kadınının siyasal hak talebini şu sözleriyle net bir şekilde dile getirmiştir:

“Fedakâr erkeklerimiz memleket için kanlarını akıtırken Anadolu’nun asil kadını, ele kazma kürek alarak çocuklarının nafakasını temin etti. Aziz toprağını tehlikede görür görmez tüfengini omuzlayıp hududa koşarak bu vatanın sadık ve hakiki evlatları olduğunu ispat etti. Toplumsal hayatımızın her bir uzvunda bariz ve fiili bir rolü olan kadınlarımız siyasî hakkından istifade etmeye hak kazanmıştır”.

Basında da geniş yankı uyandıran bu açıklamadan sonra Nezihe Muhiddin ve on üç arkadaşı toplayacakları kadın şurası için kadınlara çağrıda bulunmuşlar ve siyasal hakların kazanılması amacıyla 15 Haziran 1923’te Darülfünun’da yaptıkları toplantıda Kadınlar Halk Fırkası’nı kurduklarını açıklamışlardır.

Kadına seçme hakkının verilmesi konusu bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclis’inde gündeme gelmiş, ancak büyük tartışmalara yol açtığından Kadınlar Halk Fırkasının kurulmasına izin verilmemiştir. Bunun üzerine kadınlar, Kadınlar Halk Fırkası tüzüğünde yaptıkları değişikliklerle siyasal nitelik taşımayan bir cemiyet hüviyetinde 7 Şubat 1924’te Türk Kadınlar Birliği’ni kurmuşlar ve 23 maddeden oluşan bir tüzük hazırlamışlardır.

Tüzükte Birliğin öncelikli amacı şu şekilde açıklanmıştır:

Erkeklerden faklı değil onlarla birlikte eş seviyede bir hayat ortaya koymak,
Kadınların sosyal ve siyasal haklar karşısındaki sorumluluğunu kanıtlayacak olgunluğa eriştirilmesi,
Kadınları fikir ve toplumsal alanlarda yükselterek çağdaş bir konuma gelmelerinin sağlanması,
Kadın sağlığı konusunda bilgilendirme ve destek sağlanması,
Dul ve kimsesiz ailelere yardım edilmesi,
Fakir çocukların okutulması,
Yeni neslin maddî ve manevi eğitimi ile meşgul olunması,
Kadınların çalışma hayatına teşvik edilmesi,
Bilgilendirici konferanslar düzenlenmesi,
Eserler yayınlanması, gazete ve dergi yazıları yazılması,
Birliğin Türkiye’nin vilayet ve kazalarında şubelerinin açılması,
Kadın ve erkek üyelerden meydana gelen ilmî, edebî, sıhhî, terbiyevî ve hukukî encümenlerin oluşturulması,

Nezihe Muhiddin’in başkanlığını yaptığı 1924-1927 yıllarında birliğin, görüşlerini Anadolu’ya yaymak için İstanbul dışında da örgütlenerek ilk Denizli, Afyonkarahisar ve Diyarbakır’da şubeleri açılmış ve üye sayısı kısa sürede 500’e ulaşmıştır. Birlik, sayısız kurslar düzenlemiş, kadınların eğitilmesi faaliyetlerinde bulunmuş, gerek sosyal hayatta gerekse çalışma hayatında daha etkin olabilmeleri için avukat, hâkim ve doktorluğun yanı sıra onların polis olmaları, şoförlük yapmaları gibi meslekler edinmesi için cesur girişimlerde bulunmuşlardır. Ülke çıkarları için doğru tasarrufun nasıl yapılacağını öğretme hedefi koymuş ve yerli malı kullanılmasının yaygınlaşması için çalışmışlardır. Kadınların çarşaf ve peçeden kurtulması için de çalışan Birlik, düzenlediği konferans geceleriyle halkı bilinçlendirmişlerdir. Görüşlerini daha geniş kitlelere ulaştırmak için yayın faaliyetlerini çoğaltmışlardır. Kadınları yazmaya özendirmişlerdir.

Türk Kadınlar Birliği görüşlerini Türk Kadın Yolu isimli dergide ortaya koymuşlardır. Başyazarı Nezihe Muhiddin olan dergi, Birliğin yayın organı haline gelmiş 1927 yılına kadar 30 sayı yayınlanmıştır.

Birliğin kadın sesini temsil etmesiyle birlikte, 1926’da kabul edilen Türk Medenî Kanunu ile kadın erkek eşitliği konusunda önemli bir gelişme olmuştur. Kanun ile tek eşle evlilik getirilmiş, kadınlar boşanma hakkını elde etmiş, miras ve şahitlikte erkekle eşit hale gelmiştir.

Birlik, 1927 yılında yapılacak olan seçimlere katılmayı istemiş ve bu amaçla aynı yıl toplanan kongrede kadınlara oy hakkı ve yerel seçimlere katılma hakkını savunarak, tüzüğüne “kadınların siyasal haklar için çalışacakları” şeklindeki maddeyi eklemiştir. Konu basında da gündeme gelmesine rağmen, Birliğin bu isteği o an geçerli olan Anayasa’da kadınların seçime katılmalarını sağlayacak hükmün olmaması gerekçelerinden dolayı gerçekleşememiştir. Buna rağmen 1924-27 yılları arasında Türk Kadınlar Birliği alışılagelmiş bir kadın hayır cemiyeti gibi çalışmamış, aile hukuku, çocuk gelişimi, iş hayatında ve siyasette kadın ve siyasal hak talepleri konusunda da detaylı ve çok önemli çalışmalarda bulunmuştur. Şuanda kadınlarımızın elde ettiği hakların altyapısını oluşturan tüm çalışmalar bu Birlik sayesinde o yıllarda gerçekleştirilmiştir.

Bu azimli bakış, bitmeyen gayret ve uzun çalışmalar sonucu, 1926 yılında kabul edilen Medeni Yasa ile kadın toplum içinde olması gereken kimliğini elde etmiş, 1930 yılında da kadınlarımız, belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını yasayla kazanmıştır. İlk kadın belediye başkanları Müfide İlhan, Leyla Atakan, Lale Müldür ve Çağlayan Ege, dernek mensuplarından seçilmişlerdir. Türk Kadınlar Birliği, aynı yıl ulusal bir miting düzenlemiştir. 1933 yılında kadınların, köy ihtiyar heyetlerine seçme ve seçilebilme, 1934 yılında ise, TBMM’ne girebilme haklarını elde etmeleri üzerine, 7 Aralık 1934 günü, Kadınlar Birliği ikinci büyük ulusal kadın mitingini düzenlemiştir.

Türk Kadınlar Birliği 1935 yılında Cumhuriyetin ilk Uluslararası Dünya Kadınlar Birliği toplantısına da ev sahipliği de yapmıştır.

1935 yılında yapılan 5.Dönem milletvekili seçimlerinde, Meclis’e 18 Kadın milletvekili girmiş ve Türk Kadınlar Birliği de, amaçlarını yıllar sonunda gerçekleştirmişlerdir. Türk Kadınlar Birliği, 1954 yılında da, Bakanlar Kurulu kararıyla “Kamu Yararına Çalışan Dernek” statüsünü kazanmıştır.

1949’da yeniden kurulan Türk Kadınlar Birliği 1960, 1970 ve 1980 askerî müdahale dönemlerindeki geçici olarak kapanmakla birlikte halen faaliyetini sürdüren bir dernektir. Türkiye’nin her yanında kurulan şubeleriyle Cumhuriyet tarihimizin en uzun ömürlü derneği olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Türk Kadınlar Birliği ülkemizin kadın potansiyeline büyük bir ivme kazandırmış, yönlendirme ve geliştirme açısından önder rol oynamıştır.

Türk Kadınlar Birliği daha sonra kadına yönelik şiddetle mücadelenin en önemli uluslararası güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi (Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi) çalışmalarına katılmış ve 2012 yılında, 6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Ailenin Korunmasına Dair yasanın aktif katılımcısı olmuştur. Halen başta Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları olmak üzere, çeşitli yasa tasarılarının hazırlanmasına fiilen katkıda bulunmakta ve bu tasarıların yasalaşması için kamuoyu desteğini kazanmaya çalışmaktadır.

Kaynak:
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, Ankara 1952.
Türk Kadınlar Birliği Resmi Web Sitesi.

Bu yazı toplam 4542 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Dilek ALP Arşivi