Tepki görmek

Tepki görmek

Bir  tarafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta ise gazeteci Can Dündar. Aralarında kişisel olarak husumet var ya da yok, bilemiyorum. Ayrıca, Can Dündar’ın böyle bir husumeti olacağını da sanmıyorum.

Ama, İki üç gün süren karşılıklı açıklamalarda, siyaset zeminini iyice geren ifadeler yer aldı. Oysa, Can Dündar, gazeteci olarak görevini yapmış ve MİT TIR’larında nakli yapılan malzemelerin silah olduğunu tüm yalanlamalara rağmen görüntüleriyle ortaya koymuştu.

Kıyamet de bundan sonra koptu…

Hani, bir çocuğu suçüstü basarsınız da, yüzü kızarır ve yüksek sesle ben suçsuzum der ya, tam böyle bir psikoloji içinde bağıran Cumhurbaşkanı, işi bir adım öteye götürüp, Can Dündar için tehdit içeren cümleler kurdu.

İşte, bu tavır kabul edilemezdi, etmedik, etmeyeceğiz de. Böyle biline…

Tepki görmeyi, eleştiriyi herkes içselleştirip kabullenecek. Demokratik yaşamın olmazsa olmaz görevlerinden biri de budur. Kaldı ki, basın, demokratik rejimlerde halk adına denetim görevi üstlenir ve kamu yararına görmediği her şeyi sorgulayıp haberleştirir. Tabi ki, muhataplarından da yanıt bekler.

İşte, fitili ateşleyen şey de, Dündar’ın gazetecilik dürtüsüyle yapılan haberi manşetten görüp, sorular yöneltmesi oldu. Bu kamusal sorumluluk içeren davranış ve yayıncılık, birden karşı hamle gördü. Hem de ne hamle, açıkça tehdit içeren bir hamle.

İşte, buna sessiz kalmayan sadece bizler değiliz.

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a yönelik "hesabını verecek, onu öyle bırakmam" tehdidinde bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı kınadı. CPJ açıklamasında, Erdoğan’a ‘’zorbalıklarına son verme’’ çağrısı da yapıldı.

Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

 “Erdoğan’ı, sırf yapılan haberlerden memnun olmadığı için, Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi örneğinde olduğu gibi gazeteci ve medya kuruluşlarına karşı yaptığı zorbalıklara son vermeye çağırıyoruz.’’

Dündar’ın açık bir şekilde tehdit edildiğini ifade eden Ognianova açıklamasında Erdoğan’ın, “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu” sözlerine yer verdi. Ognianova, aynı zamanda Cumhuriyet’te yayımlanan görüntülere yayın yasağı getirilerek bu görüntüleri yayınlayacak diğer kuruluşların da terör kapsamında yargılanmakla tehdit edildiğini belirtti.

Öyle ya, CPJ’in Avrupa ve Orta Asya Direktörü Nina Ognianova da durumun farkında. O yüzden de, ‘’Erdoğan’ın açıklamalarının genellikle hükümeti eleştiren gazetecilere karşı savcıların soruşturma açmasına neden olduğu’’ görüşünde.

Erdoğan’ın hem başbakanlık yaptığı dönemde hem de cumhurbaşkanlığı süresince basın karşıtı bir tutum sergilediğinin de farkında olan Ognianova, basın üzerindeki baskının otosansüre yol açtığını, işten atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan gazetecilerin hassas konularda fikirlerini ortaya koymaya çekindiklerini dile getiriyor.

Newyork Times’a karşı açtığı bayrakta sınırları aşan Erdoğan, bu tavrını ülke içinde de sürdürüp bölge liderliğine oynadığını gizlemiyor. Ama, siyasi konum ve birikim itibarıyla bölge sorumluluğuna yeterli müdahalede bulunamadığını en azından Suriye meselesi üzerinde gördük.

O yüzden, ‘’Ey…………..’’ diye başlayan cümleler kurmak, tehdit içeren ifadeleri kullanmak ve tek adam görüntüsü vermek yerine fabrika ayarlarına dönülmesi gerektiğini anlatmak gerekiyor.

 

Yoksa, mesele tepki görmenin çok ötesine geçecektir…

Bu yazı toplam 200 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi