ÇÖPLÜK
İnsan belleği bir acayip bazen şaşırtıcı bir şekilde hesapta olmayan unutulmuş şeyleri getirip önümüze serer… belleğimin uzun zamandır yazmaya zorladığı bir konuyu çöplüğü anlatmaya çalışacağım. Ben çöplüğün ortasında doğmuş insanım ameliyat olduğumda ziyaretime gelen bir arkadaşım çöplük isminde bir kitap getirmişti. Üç çocuğunu çöp toplayarak geçindiren dul bir kadın yazmıştı. Bu kadın zeki bir kadın bir gün bu hayatını yazmaya karar verir. Zeki olmasa nasıl olacak bu kararı on yılda çöplüklerde gördüğü her şeyi yazar bir yayın evi bu kitabı basar kitap bir anda tüm dünyaya yayılır. Bu kadın artık dünyaca ünlü ve çok da zengin bir yazardır. Bu uzun bir uzun hikayedir. Bu kitap belleğime öyle bir yerleşmiştir ki nerde ne zaman çöple çöplükle ilgili bir şey görsem okurum merak ederim.
Bundan iki gün önce çöple çöplüklerle ilgili bir resim geçti elime yoksulluk insanı mıknatıs gibi çekiyor. Bu resmi dünyaca ünlü eserleri milyon dolarlara satılan Brezilya’lı Vik Muniz yapmış. Muniz her acıdan doyumun zirvesindeyken bir gece rüyasında ülkesi Brezilya’yı görür Brezilya’nın yoksul insanlarını düşünür o sabah Newyork’tan ülkesine döner ve yeni eserleri için Brezilya’nın en büyük çöplüğü olan Rio de Jen Euro’yu seçer. Ve çalışmaya başlar. Çöplük deyip geçmemek gerekir, çöplük sefaletle, zenginliğin buluştuğu en zirve noktadır… Zenginlikle yoksulluk hiçbir yerde hiçbir şey de çöplük de olduğu gibi buluşamaz. İç içe giremez ve bir birine karışamaz. Ressam bu dönüşünü hayata geri dönüş olarak ifade eder. Vicdan azabı çektiğim için değil… Çektiğim bilinç azabı yüzün dönüyorum der.
Bu yazıyı okuyunca Türkiye’nin aydınlarını düşündüm Muniz gibi bilinç azabı çekip ülkesine yararlı olmaya çalışan ne şairimiz ne yazarımız ne de bir ressamınız var bütün bu güzel duygular Nazım Hikmet’le birlikte o güzel atlara bindi gittiler. Ben bulduğum bu resimde Türkiye’yi gördüm. Türkiye’de ki insan manzaralarını gördüm.açlığı,yoksulluğu, sömürüyü, baskıyı, zulmü, eşitsizliği gördüm. Çöplüklerden ekmek, sebze toplayıp karınlarını doyurmaya çalışanları gördüm… 12 Eylül Faşizmin ve o apoletli genel alanını … Suratlarını gördüm daha söyleyeyim mi? Deniz Gezmişi dar ağacına asanları gördüm, Bruno’yu yakanları, Nesinin derisini yüzenleri, Nazım hikmeti vatanından kovanları, Sivas’ta katliam yapanları 1977 Bir Mayıs’ta Taksim Meydanında halka kurşun sıkanları gördüm…bakmak görmek değildir. Görmek için duyarlılık bilinç lazım gördükten sonra da haklı bulduklarımızın mücadelesini vermek lazım böyle yapmıyorsak ne vicdanımız bir işe yarar ne merhametimiz ne insanlığımız ne de bilincimiz bir işe yarar ben yazarak sizlere anlatmak istedim kendimle de yüzleşmek istedim. Çöplük insanın kendisiyle yüzleşmesidir. Önemli olan buradan ders çıkarıp ben kimim, neden bu dünyada varım hayat nedir. İnsan kimdir. Vicdan neye yarar gibi önemli şeylere cevap bulmaktır. Türkiye halkının buna ihtiyacı var Necip Fazıl yüzleşmeyi burun buruna gelme olarak anlatıyor çok güzel bu ülkede yaşayan herkes ötekiyle burun buruna yüz yüze göz göze gelmeli herkes ötekine içinden geçenleri yalana dolana baş vurmadan anlatmalı büyük travmalar yaşayabiliriz, yaşamalıyız. Bu travmaları yaşamadan doğruyu asla bulamayız. Yaşayacağımız bu travmalara çok ihtiyacımız var. Bu travmalar bizi doğruyla başımızda ki adaletsizlik üreten sistemle burun buruna getirecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.