Stop
Tedahurden çoktan kalkmış fakat aklın lisanın da yer tutmuşşşş... Ki adı sabır olan kaçıncı mertebedir bu bir türlü gediğine oturamıyor. Kendisi esir ruhu firar edilen kaçıncı pencerede kalmış dünyanın bir eksende bir terazi beklenedurmuş ki umutlar bir bir ziyanda kül kül ediliyor. Aynı gökyüzü altında bir rıhtım arayan fevaran diyarında kalakaldı insanoğlunun hasbihali.. Muhabbeti isyan düşüncesi ziyan ve tohumun da yeşeren fidanına kat-i suretle zehirlemeyi ilke bilmiş bir ağacın hangi dalında yayılan gölgede ferahlayabilir fidanın dimahinda kalan seher yeli kim bilir. Dalının çıplaklığına gülünen oysa yazın ayrı kışın ayrı billur tadı olan dalından koparılan hercainin tohumundan yapılan ekmeğin, zehrini bile bile muhtaçlığın acziyetiyle yenen şükründeki lokmanın tadı nerede kaldı. Sözümona nerede kaldı ki şu feveranın baharı ? Volkan olmuş taşmış zihinlerimizin en engin mabedi, teneffüs edince harcanan fikri hür düşüncelerin yerinde ise yeller esiyor. Defaatle atılan naralar, sitemler, isyanlar ve sancılar için ne-neler yapılıyorda bu hâle geliveriyor zira bilinmiyor. Dalgaların içerisinde bir yaşam penceresinin daha kırık camında umudun kanı akıyor. Şikayetin temennesi ölüm değil miydi? Olursa bir şikayet ölümden olsun dememişmiydi sevgili Tarancı ? Mutluluğun insanı değil doğayı da dünyayıda kucaklamasında sözleşmemişmiydik..
Sonralar sonra sonra artıyor böylece ve dökülüyor dize dize behamehal ezgiler.
Gün Eksilmesin Penceremden diyor sevgili Tarancı ve ekliyor,
"Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden! "
Bendeniz ise kırık kalemimim dimahın da kalan yarım mürekkebimin izniyle tamamlıyorum bendimizde kalıp zulmünde haşrolduğumuz meramızdan mütevellit hezeyanları. Ne tadında ne tuzunda olamamanın küllerinde olan kaçıncı sahne ki bu kıtalı nasır tutmuş, sonbahar rüzgârında çığlık çığlığa tükenip gidiyor yaşamın biri bin umutları. Tutun bırakmayın tütününde kalsın sisi pası, batan gün mahkumdur doğacaktır elbet yeni günün kızıl mahlası.