Sanki babasının malı !
Bizler, yani mevcut düzenin muhalifleri ya da AKP iktidarlarından sıkıntısı olanlar diyerek genelleyebileceğimiz kesimin insanları, cumhuriyetin yarattığı tüm değerlerin kamunun elinden özelin eline geçiştirilmesine ‘’peşkeş çekme’’ deriz.
AKP’li işbirlikçiler-özelleştirmeciler, bu ‘’peşkeş çekme’’ lafına çok takılmışlardır. Bu lafı kullananlara pervasızca saldırdıkları da görülmüştür. Ama, gelin görün ki, süreç onları da kapsama alanına almış ve artık bazı şeyleri ‘’peşkeş çektik’’ diyerek, toplumsal duyarlılık karşısındaki ben merkezci yaklaşımlarını itiraf ediyorlar.
Tıpkı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun yaptığı gibi…
Dayanamamış, itiraf etmiş, büyüüüüüüüüüük başkan.
Büyükşehir Belediye Meclisi’nin olağan toplantısında gündemin 41 ve 42. maddelerinin tartışıldığı sırada, bazı imar planlarının ve kentsel dönüşüm projelerini çevreye zarar verdiğini söyleyen CHP’lilere yanıt verirken şaşırtıyor herkesi.
Yeşil alanların imara açılmamasını isteyen CHP’li Hüseyin Yılmaz’a seslenen Karaosmanoğlu “Sapanca Gölü’nü peşkeş çektik” diyor. Tartışmalar sırasında CHP’lilerin hep itiraz ettiğine işaret eden Karaosmanoğlu, konuşmasının devamında yeniden vurgu yapıyor ve “Sapanca gölünü biz peşkeş çektik. İyi ki de peşkeş çektik, şimdi vatandaşımız suyunu içebiliyor” ifadesini kullanıyor.
Heyhatttttttt,
Sapanca Gölü, senin babanın malı mı ?
Sen, git babanın malını peşkeş çek…
Bu arada, kimi kandırıyorsun, Sapanca Gölü’nün suyunu kim içiyor ?
Yoksa, bu kent halkı o suyu içtiği için mi Sapanca Gölü’ndeki su seviyesi tehlikeli düzeye iniyor ?
Bence, meclisin CHP’li üyelerinin muhalefetinden bunalan Karaosmanoğlu, ne dediğini bilmiyor. Ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Eğer, gerçekten durum dediği gibiyse, yasalara göre kamu malını peşkeş çekmek suçtur. Hem de ağır cezalık bir suç…
Öyle, bir öğretim görevlisine ‘’şarlatanlık yapıyorsun’’ dediği süreçte yargılandığı ve etki etmeyen bir ceza aldığı davadaki kadar değil, daha büyük bir suç.
Ama, bu durumun suç olduğunu kavrayacak toplumsal, siyasal ve sosyal bilinç nerede ?
Var diyorlarsa, daha vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Bu kez, kasıtlı biçimde kamu malına zarar vermek suçu işlemektedirler.
Neticede, topluma ve kamuya karşı böyle büyük ölçekli suçlar işleyen siyasal kimlikler, bir de çıkıp külhanbeylik yapabiliyor. Yani, köpeksiz köyde değneksiz gezmenin bir yolunu buldukları için iyice pervasızlaşıyorlar.
Her şeye rağmen anımsatmalıyım;
Kamu malı, kamunun çıkarları için kullanılabilir, değerlendirilebilir.
Kamu malı, peşkeş çekmek adına yok bahasına satılamaz, el değiştirmesine öncülük edilemez.
Son bir öneri;
Zihniyeti bu olanlar, oturdukları makamı da özelleştirsinler, ellerinden tutan mı var ?
Hiç kimse çıkıp ‘’babanızın malı mı’’ diye sormaz. Çünkü, oturdukları koltuklar o kadar kirlendi ki, temizlemek olasılığı kalmadı.
En iyisi el değiştirmesi, satılıp, yerine yenilerinin alınması.
Tabi, üzerindekilerin de değiştirilmesi kaydıyla…