Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde özyönetim ilan edilmesine ilişkin soruşturma dolayısıyla hazırlanan iddianamede, ‘nihai hedefinin bağımsızlık’ olduğu savunularak, sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet (ömür boyu) hapis cezası isteniyor.

Bitmedi, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için de ‘’MİT Tırları’’ haberlerinden dolayı müebbet hapis cezası isteniyor.

İki dosyaya da biraz bakalım…

Silvan'daki dava için iddianame hazırlayan savcılık, PKK'nin kentlerde kanton bölge arayışına girdiğini ileri sürüp, özyönetim ilanının nihai hedefinin bağımsızlık olduğunu iddia ediyor. Bunun sonucunda da, tutuklu sanıklar Silvan Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Bodakçı, İsa Yanık, Hayati Cesur, firari sanıklar DBP İlçe Eş Başkanları Barış Gülenyüzlü ve Aynur Sümer, Silvan Belediye Eş Başkanı Melikşah Teke ile Ayser Yapıcı hakkında ‘Devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozmak’ iddiasıyla  ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istiyor.

Yetmiyor, Belediye Başkanı Bodakçı hakkında ayrıca ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

İddianamede örgütün zaman ve konjönktüre paralel olarak ideolojisinde, stratejisinde, eylem metotlarında ve yapılanma biçiminde bazı değişikliklere gittiğini belirten savcı, örgütün  ‘Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan’ hedefini her dönem çeşitli stratejiler altında sürdürmeye devam ettiğini iddia etti.

İddianamede, 15 Ağustos günü yapılan özyönetim ilanından sonra Silvan ilçesinde meydana gelen terör olaylarını ayrıntıları ile açıklayan savcı, PKK/KCK terör örgütünün son zamanlarda özellikle kent merkezlerinde sözde kanton bölge oluşturarak öz yönetim ilan etme arayışları içerisine girdiğini savunuyor.

Diyelim ki iddiaların tamamı doğru (henüz kanıtlanmış olmasalar bile), hemen yargısız infaz yapılabilir mi ?

Bir başka yargısız infaz benzeri durum da, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül için hazırlanan iddianamede görülüyor.

MİT TIR'ları haberi nedeniyle Kasım ayından beri Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül hakkında hazırlanan iddianameye göre, suçlamalar şunlar:

‘’Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme",

"Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve casusluk maksadıyla açıklama",

"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etmek"

"Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etmek."

Ne kadar da çok Ergenekon davalarının iddianamelerine benziyor değil mi ?

Hadi, o iddianameleri hazırlayanlar paralelcilerdi, peki bu iddianameleri hazırlayanlar kimler ?

Selam Tevhid Kumpası davası ile birleştirilmek üzere İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 473 sayfalık iddianamede, Can Dündar'ın 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinden haberdar olduğu, 3 Aralık 2013 tarihli "Siyasette Nasıl Geldiysen Öyle Gidersin" ve 24 Aralık 2013 tarihli "Piyonlar Devrildi Sıra Şahlarda" yazılarının da bunun delili olduğu anlatıldı. İddianamede, Can Dündar'ın 17-25 Aralık'ı meşrulaştırmaya çalıştığı da anlatılıyor. 

Savcı, iddianamede şüphelilerin, bilgi ve belge olmamasına rağmen FETÖ/PDY'nin verdiği görüntüler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetini terörle ilişkilendirme amacı doğrultusunda bilinçli ve sistematik olarak kurgu yazılar kaleme aldığını öne sürüyor.

Ayrıca, Cumhuriyet Gazetesi'nin 8 Ağustos 2015 nüshasındaki "Bizimki gazetecilik, sizin ki ihanet" başlıklı haberle, saldırıyı önlemeye çalışan ancak savcıya takılan MİT'in, terör örgütleriyle işbirliği yaparak patlamaya sebebiyet verdiği yönünde algı oluşturmaya çalışıldığı da kaydediliyor.

Böylece, Dündar ve Gül için 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 30 yıla kadar da hapis cezası isteniyor.

İki iddianame de, ‘paralel olmasa bile’ başka bir yapılanmanın çabasıyla ortaya konulmuş gibi.

İddiaların kurgu olduğu o kadar açık ki.

Pes doğrusu…