ÖLÜM HOŞ GELİR SEFA GELİR
Annemin, ziyaretine gide gele ona yakın komşuları olan insanların mezar taşlarından hepsinin adlarını ve soyadlarını, doğum tarihlerini, ölüm tarihlerini öğrendim. Daha da önemlisi mezar taşlarına yazılmış bilgece sözleri öğrendim bir çoğunu defterime yazdım. İnsan belleğinde ölümü hatırlatan mezarlıklardan daha önemli bir şey yoktur. Psikolojileri bozuk olan çoğu insan mezarlıklardan geçmezler ölüm korkusu yüzünden. Annemin son ziyaretimde itiraf edeyim çok üzüldüm, annemin sağ yanındaki mezarın başında orta yaşlı bir kadın eşine dert yanıyordu, eşi öldükten sonra evlerine haciz gelmiş, kızı ve oğlu evi terk etmiş, komşularından bir kaçı onu taciz etmiş. Dertlerine bir psikiyatrı ’ya anlatır gibi anlatıyordu. eşine kuyunun dibinde ki ejderhanın ağzına düşmek üzere olan
Bir kadın tutunduğu bütün dalları kuyunun üstündeki fareler yavaş yavaş kesmekteler onu annemle tanıştırdım. Ona annemi anlattım siyah saçlı, sert tavırlı, narin bir kadın. Türkiye’de bu kadın gibi haksızlığa uğramış yüzlerce kadın var, bu yüzden akıllarını yitirenler bile var. Ölenler için yas tutmak ve onları ziyaret etmek çok önemli insana verdiğimiz değerin çok önemli göstergelerindendir. Ölenin yakınlarının hal ve hatırlarını sormak acılarını paylaşmak onlara dayanışmada bulunmak insanlık görevidir. Ölüm doğal bir olay her gün bizimle yaşıyor zaten. Ölüm dedim de aklıma geldi, dün bir kitap aldım 1613’den 1918 romanovlar üç yüz yıl Rusya’yı teokratik bir baskı
Sistemiyle yöneten çarları anlatıyor. Yazar 16 y.y. çarlarından birinin trajik ölümünü anlatmış. Ölüm döşeğinde ki çarın ağzından şu sözler dökülüyor. “imparatorluğa hüküm ettiğim de, milyonlarca insan bana köle gibi hizmet ettiler. Ölümüz olduğumu sandılar ama şimdi benden hiç hoş olmayan kokular çıkmakta hastalık boğuyor beni diyor” zor geliyor ona ölüm serveti, tahtı, tacı bırakmak zor geliyor. Çarların, şahların, ağların, fabrikatörlerin ölümü yoksullar gibi olmuyor ölüme teslim olmak işkence gibi geliyor onlara siz bakmayın onların çarlığına fabrikatörlüğüne sultanlığına hepsi acınacak kimseler bir kadına, bir kıza aşık olamıyorlar, peşlerinden koşup sevgilim
Diyemiyorlar bir parkta oturup sohbet edemiyorlar, birlikte ağlayıp gülemiyorlar, yedikleri, içtikleri, kullandıkları eşyalar gibi akıllarına geliyorlar. O çarların nasıl evlendiklerini anlatsam nefret edersiniz. Hiç biri özgür ve doğal değil hepsi kaprisli, kıskanç iktidar hastalıklısı, hepsi müsrif, hepsi günahlık. Bu gün ölümü ve insanın ölümle olan dostluğunu anlatacağım. Sevgili annemle babam Gebze mezarlığında yatıyorlar yan yana değiller ama, ruhları birlikte şimdi aynı gün mezarlıkta gördü. Annemin yakın komşularından birinin çok ilginç bir ziyaretçisini anlatmak istiyorum. “mermerden yapılmış lüks bir mezarın üstünde ki dikenli otları temizleyen orta yaşlı bir adam selam verdim selam aldı birden o Tuncer sen misin? Yıllar önce tanıdığım biri Amerika’ya gitmiş adamın ağzı elektrik lambası gibi parlıyor dişlerinin hepsi altından dişlerini satsa evimi barkımı satın alır ağzından bir servet yazıyor bir süre konuştuk tanıştığımızda doğal sade birisiydi anlattıklarından dişlerinden beyninden anladım ki adam olacak yerde cudum olmuş para cahil insana yaramaz parayla cahillik yan yana geldi mi yakar yıkar en güzel şeylerini çirkinleştirir” onun anasının mezarıyla benim annemin mezarlarından bunu gördüm. Adaletsizlik mezarlıklarda bile kendini gösteriyor. Çok berbat bir dünyada yaşıyoruz haksızlığın olmadığı bir yer yok. Fakir bay kurttun onuncu köy isimli bir romanı var haksızlığa karşı çıkan bir köy öğretmeninin anlatır. Adam tayin olduğu köyden bir başlar sürgüne on köy dolaşır ben bu az aklımla basta İngiltere ve Amerika olmak üzere varlıklarını sömürü ve savaş üstüne oturtmuş emperyalistler yıkmadıktan sonra bu dünyaya adalet gelmeyecektir. Bu fikre ezilen haksızlığa uğrayan tüm emekçilerin inanmaları gerekir bu zor ama imkansız değil en kolayından emperyalistlerin ürettikleri şeyleri bir ay kullanmazsak yok olur giderler ben kullanmıyorum ve ömrümün sonuna kadar da kullanmayacağım bundan dolayı hem vicdandan, hem de siyasi olarak özgürüm helal paramı onlara yedirip rezil etmiyorum. Benim emeğimden daha değerli hiçbir şey olamaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.