Ölmeden de üretmek mümkün
Soma faciasının ardından iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hiçbir şey yapılmadığına dair söylemde bulunup bir kenara çekilmek doğru olmaz. Yönetici konumundaki insanlar sorunun çözümü için bir takım girişimlerde, yasal düzenlemelerde bulunduğu doğrudur.
Ancak aslolan rakamlar ise başta konuya hayli duyarlı sivil toplum örgütlerinden Makine Mühendisleri Odası ve İSG dernekleri olmak üzere çeşitli kaynaklardan yapılan açıklamalara göre 6331 sayılı İSG yasasına rağmen, önlenebilir olmasından esasla “cinayet” diye adlandırılan iş kazalarının, yine yaralamalı ve maddi hasarla atlatılan iş kazalarının önüne geçilebilmiş değil.
Hemen bu sayfada, yandaki sütunlarda da var.
Ülkemizde sanayinin, üretimin üstelik 2016 yılındaki çalkantılı sürece rağmen iyi bir ivme yakaladığı ortada.
Sendikal örgütlülüğün olduğu işyerlerinde tarafların anlaşmazlıklarına üstelik Anayasayı çiğneme pahasına müdahil olan, grevleri yasaklayarak üretimin önünü hiç tıkamayan bir Hükümet modeli de söz konusu.
Bardağın dolu tarafında yan sütundaki veriler ve rakamlar var. Boş tarafında ise her ne kadar siyasi iktidar sağlanmış gibi gözükse de adı konulmamış bir belirsizliğin getirdiği yatırım kaygısı ve sokakta da üstelik üniversite mezunu çok sayıda işsiz var.
Tüm olumsuzluklara rağmen bir ekonomik gelişme, büyüme yaşanmış. Ancak büyüyen sadece cirolar, fabrika sayıları ve istihdam değil iş cinayetleri de aynı oranda büyümüş.
Şu çok net…
Demek ki bu 6331 sayılı yasanın ya maddelerinde, ya uygulanmasında… hadi biraz da halk ağzıyla diliyle olsun, affola ama bir veya bir dizi “hıyar”lık var.
Her konu üzerine fazla ahkâm kesmemek lazım ama şu şekilde bir görünen, ‘Kılavuza ne hacet’ konumunda bir köy var: A fabrikasında İSG kurallarını uygulatmak ile mükellef olan, gerekirse üretimi durdurma yetkisine sahip İSG uzmanının maaşını, A fabrikasının sahibi fabrikatör ödüyor!
Toplu taşıma sisteminde dahi otobüsçüler minibüsçüler bir yolcu için birbirine girmesin diye oluşturulan havuz sistemi, bu uygulamada yok.
Dünkü sayfamızın manşetinde de yer aldı…
Aslında İSG denilen vaka sanayi kuruluşları, fabrikalardan ibaret değil.
Bu tanıma her türüyle küçük esnafda giriyor. Evdeki ev kadını da, evde büyüyen ve sürekli oyun halindeki, enerjisini tüketme halindeki bebekler ve çocuklar da…
İşte tam bu süreçte az tehlikeli diye adlandırılan sınıfta zaten geçen yıldan bu yıla ertelenen yasal zorunlukların şimdi de 2020’ye uzatılması üstelik çalışan sayısında alt limitin 10’dan 50’ye çıkartılması AKP iktidarında, “Allah’a emanet” yaşadığımızın bir göstergesidir.
Memlekette sermaye de var olması gereken bir sınıftır, eyvallah. Ancakiktidarlar toplumun tüm sınıflarına eşit mesafede olması gerekirken kritik kararlarında her zaman sermaye beklentileri doğrultusunda tavır almak zorunda mıdır?
Kaldı ki gerek ülkemiz gerek dünyamızdaki iş cinayetlerinde çok sayıda işverenin hayatını kaybettiğini de göz önünde bulundurduğumuzda birilerinin iktidara, “Ölmeden de üretmek mümkün…” hatırlatmasında bulunmasının vaktidir, zamanıdır.
06 Haziran 2017
Abdal Malumkişi mahreciyle Aktan Uslu'nun Çerkezköy merkezli Marmara Haber Gazetesi'nde yayınlanan yorumudur.