Starbucks’ı işleten de sistemzede yurdum esnafı
İsrail'e olan desteğini açıkça dile getiren Starbucks firmasına karşı başlatılan boykotlara bi yenisi daha eklendi. Sunucu Bekir Develi bir Starbucks şubesine giderek içeriye bluetooth hoparlör yerleştirdi.
Bu haber detayında başlık önemli: ODA TV haberi “FETÖ’nün kanalında sunucuydu… Şimdi Starbucks bastı” başlığıyla vermiş.
Bence; meslek dayanışmasını merkeze aldığımızda ayıp etmiş, yanlış etmiş.
Şahsım adına;
Mağdurlarından biri ben olduğum için değil ama ben de vakti zamanında, 15 Temmuz sürecinde kapatılan Demokrat Gebze’nin, üstelik kapandığı süreçte de muhabiriydim.
Zaman zaman yazar ederim.
Demokrat Gebze vakası, dramatik bir detay da ve mazi de taşır.
Her ne kadar kurucuları olmasa dahi, daha çok o iki isimle özdeşleştiğinden
Merhum Ragıp Demirkol ve merhum İsmail Kadı şahsında..
1968 ve 1978 geleneğini,
Mazisinde bir Dev-Yol geleneğini muhafaza eden..
Dev-Yol’cular tarafından kurulan ama FETÖ’den kapatılan gazetedir.
Şahsım dahil o süreçte kapanan yayın organlarında çalışan her bir muhabir, editör ve diğerlerini FETÖ’cü görecekseniz
Öte yandan; kapanan sadece basın organları değildi ki..
Üzerine çökülen her bir şirketin her bir çalışanını..
Ama bu yaklaşımın ODA TV kurumsalında bir basın yayın organından gelmesi, bence camia açısından üzücü ve düşündürücü.
**
Öte yandan;
Yine sapla samanın birbirine karıştığı zamanlardayız.
Elbette İsrail’in Filistin’e yönelik işgali, soy kırımı, faşizmi… her tür kınamayı hak etmektedir ancak kınamak yetmez.
Vakti zamanında Deniz Gezmiş’in yaptığı gibi, gidip Filistinli ile Filistin sokaklarında, mücadele gerektirir.
Ürün boykotu..
Şahsım adına kim ne derse desin, ben hala İsrail markaları tüketiyorum. İnkâr etmem.
Ancak; makul ve ölçüsünde kalmak kaydıyla, ürün boykotunu tercih edene de laf etmem, saygı duyarım.
Tepkilerde muhafazakar yurdum insanını iki kategoriye ayırdığımızda..
Samimilerine şapka çıkartırım ama diğerlerine;
Sosyal medyadan ve sahadan gözlemlerim üzerinden ifade ederim ki..
Bölgemizde de, Dilovası’nda, Diliskelesi Mahallesi’nde, Oksijen AVM’de yaşandı ve aynı aktörler..
Hiç hakları olmadığı şekilde emsal mekânlarda İsrail markası tüketenleri, bebek katili olmakla neredeyse eş değer tuttular.
Kusura bakmasınlar ama en kibar haliyle, “Serin gelin” diyorum.
Ancak aynı çevre;
Bir AKP aday adaylığı başvurusunda;
“Dünya lideri Erdoğan.. İslam coğrafyasının umudu Erdoğan… Şu Erdoğan, bu Erdoğan”
Vakti zamanında içinde Gebze Bölgesi’nde de idealist, bir güzel insanların yer aldığı Mavi Marmara’ya İsrail Ordusu’nun baskınında önce İsrail’e atar gidercilik oynayıp yıllar sonra, “Bana mı sordular giderken” türü laf kurmuştu..
Kast ettiğiniz o Erdoğan mı; “Dünya lideri” ve “İslam coğrafyasının umudu!” olan.
Aynı zamanda emperyalist BOP projesi eş genel başkanı…
E hani yeri geldiğinde sığındığı Milli Görüş..
Hani nerde, “Ne ezen ne ezilen…”
**
Şunu ifade ederim ki bu ülke bir dünya lideri çıkartmıştır. O da Atatürk’tür.
Bir umut çıkartmıştır o da emperyalizmin ezmeye çalıştığı her bir dini coğrafyadan tüm uluslara umut ve örnek olmuştur, o da yine Atatürk’tür.
**
Bu vakada ıskalanan bir diğer detay;
Düşman İsrailli yoktur. Düşman, egemenler ve anlayışlar vardır.
İsrail’de İsrailli devrimciler, sosyalistler, her bir renkten bir güzel insanlar vardır, ülkesinin faşizmine ve soykırımına kafa tutan. “Öteki İsrail”i de görmek lazım..
**
Hamas’ı doğru okumak lazım…
ABD ve emperyalizm maşası bir terör örgütü mü?
Üstelik Filistin Kurtuluş Örgütü’ne rağmen “Filistin’in umudu mu?”
Biz Hamas’ı “Dünya lideri”nin buyurduğu gibi terör örgütü görmeyeceksek..
“PKK terör örgütü değildir” diyen dünya ülkelerine, ne diyeceğiz?
Arkadaş; ne Amerika imiş be..
Dünyada ne kadar terör örgütü varsa hemen hepsini önce kur kurgula..
Sonra bizi birbirimize “düşür.”
**
Sermaye; dünyanın her yerinde sermayedir. Dini, imanı, insanlığı olmaz.
Starbucks’ta günümüz yönetimi İsrail Hükümeti’ni destekliyor, olabilir.
Vakti zamanında bizde de Koçgiller ve emsalleri; bir Amerika projesi olan 12 Eylül süreci ve darbesini, desteklemedi mi?
Sözün özüne doğru..
Starbuck, Mc Donald’s ve emsalleri global, dünya markaları olarak ülkemizde de yaygındır.
Elin oğlu veya emperyalisti bizim gibi “kıt akıllı, zekalı” değil.
Onlar dünya markası üretir.
Biz; yerelimizden bir örnekle..
Bir zamanlar Gebze’nin belde belediyesi, halıda dünya markası Hereke’yi yeni coğrafi yapılanmamızda Kocaeli ilçesi yapmak varken Körfez’in mahallesi yaparız.
O markayı da Çin’e kaptırırız..
Ne olurdu; Kocaeli’nin 13 ilçesi olsaydı da Hereke de ilçe ve belediye kalsaydı.
Kulağıma geldi:
Vakti zamanında Fikri Işık, “Dilovası ilçe olsun, merkezi Hereke olsun” diye çabalamış.
Ülkemiz aktif siyasetinin Zübük’lerinden; siyaset ticaret ilişkisinden sömürdükçe sömüren Fikri Işık, Hereke’deki ticari yatırımlarından sebep istemiştir.
AKP’deki ehliyetin ve liyakatın mumla arandığı, biatın merkezde tutulduğu kadrolaşmada Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bile yapmış..
Ne kadar “misyoner” ve “vizyoner” olduğunu, “Dilovası da ilçe olsun ama Hereke’de olsun. Dünya markasını kaptırmayalım” dahi diyemeyerek, gözler önüne sermiştir.
Velhasıl kelam..
Starbucks dahil dünya markalarının ülkemizdeki işleticileri, yurdum esnafıdır.
O esnaf ki yakın tarihte hem bir Covid sürecini yaşamış, mekânı çok uzun süre kapalı kalmış, sosyal devlet desteğini de görememiş, belediyelerin “harçlık” mahiyetli desteğiyle ayakta kalmaya çalışmış, çoğu kepenk kapatmıştır.
Son genel seçimlerde, öncesinde ve hatta sonrasında; AKP’ye bir diğer tanımla siyasal İslamcı vahşi kapitalizme oy vereni vermeyeni dahil hepsi ama hepsi..
Hükümet’in “çok başarılı” ekonomik politikaları ile zaten sistemzede, zaten AKPzede konumdadır.
Bir darbe de siz vurmayın..
Hele bir de oraları bastıktan sonra, “Dünya lideri Erdogan, İslam coğrafyasının umudu Erdoğan” falan filan diyorsunuz ya..
Oylarınız ve desteklerinizle bugünkü durumun sebepleri arasına da girenler olarak..
Yurdum esnafına bu kötülüğü, bir de bari siz yapmayın…