Neoliberalizmi kurumsallaştırma programı (2)

Neoliberalizmi kurumsallaştırma programı (2)

AKP’yi, neoliberal politikaların yılmaz savunucusu ve uygulayıcısı bir siyasal oluşum diye nitelendirip, bu oluşum için elinden geleni ardına koymamakta ısrarcı olduğunu söylemiştim.

Seçim bildirgesinde yer alanları da, ‘’yeni sistemin hukuki altyapısını oluşturma öncelikli program’’ olarak algılayıp, üst ve alt başlıkları üzerinden yürümek umuduyla başlamıştım.

Bu üst ve alt başlıklar sonrası liberal bir donanıma sahip sunuş var programda. O

sunuşun özeti şöyle:

‘’12 yıllık iktidar dönemimizde yaptığımız büyük dönüşümler, ulaştığımız zorlu hedeflerle, Türkiye’nin yükselen, güçlü bir ülke olabileceğini gösterdik.

12 yıllık iktidarımızın “demokratik istikrar” zemininde sağladığı başarılar, bölgemizde ve küresel düzeyde AK Parti’yi bir marka haline getirmiştir.

Son 12 yılda yapılanları yeni bir atılım dönemi ile taçlandırmak, 2015 seçimlerinde Partimizin temel misyonu olacaktır. Ulaşmayı öngördüğümüz 2023 Vizyonu, artık

uzak bir vizyon olmaktan çıkmıştır.’’

Sonra, tabi ki yeni dönemin inşası için öngörülen ayrıntılar…

Demokratikleşme ve Anayasal Sistem başlığı altında söylenenler, ‘’biz başka dünyada mı yaşıyoruz da, görmedik’’ dedirten cinsten…

Deniliyor ki;

‘’Vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini genişletip, yönetimimizin kalitesini artırarak daha az kaynakla daha fazla hizmet ürettik. Demokratikleşmeye ve yönetim kalitemizi artırmaya devam edeceğiz.’’

Bunun anlamı şudur: Diktatörlük tam meşrulaşıncaya kadar baskılar sürecek…

 ‘’Temel hak ve hürriyetler’’ denilirken, ifade edilen de şu:

‘’İfade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması temel prensibimizdir. Bu anlayış çerçevesinde, temel hak ve özgürlükler alanında adeta sessiz devrim yaşanmış, bir çok adım atılmış ve temel reformlar hayata geçirilmiştir.’’

Bunun anlamı şudur: Diyanete, inançlar üzerinden baskı sürecek. Toplum, inanç temelli ayrışmalarda daha çok gerginlik yaşayacak.

‘’Düşünceyi ifade etmenin önündeki engelleri kaldırdık ve basın özgürlüğünü genişlettik’’ deniliyor.

Bunun anlamı şudur: ‘’Düşüncelerinden dolayı cezaevlerine tıkılan yazar, sanatçı, akademisyen, gazeteci ve diğerleri, bundan sonra da ettiğini bulacak.’’

Farklılıklar konusuna değinilirken de, ‘’ Her farklılığı kendi tarihsel ve kültürel derinliği içinde, Türkiye’nin dinamizmine dönüştüren Partimiz, uzun geçmişe dayalı, pek çok sorunu aşma yolunda önemli projelere de imza attı’’ ifadesiyle, gerçekten çok uzak bir görüntü oluşturulmuş.

Bunun anlamı şudur: ‘’Vatandaşlarımız inanç, mezhep, kültürel kimlik gibi tabii haklarını bizim istediğimiz kadar kullanabilir. Gerektiğinde yasaklarız.’’

Programda, ‘’İnsan hakları alanında önemli reformlar yaptık, insan hakları karnesini olumlu anlamda değiştirdik. İşkenceye sıfır tolerans politikasını hayata geçirdik. İşkence suçlarına uygulanan cezaları arttırdık, bu suçları işleyenler bakımından zaman aşımını kaldırdık’’ ifadesi de yer alıyor.

Bunun anlamı ise şudur: ‘’Yapılan reformlar, yeni ekonomik ve sosyolojik gerekçelerin hak arayışının önünü tıkaması dolayısıyla pek işletilemiyor. İşkence, gerektiğinde yapılmıştır, yapılacaktır. BM sözleşmeleri de ne ki, elimizin tersiyle iteriz. Herkes kendi işine baksın……………’’

‘’Bilgi edinme hakkını kabul ederek, vatandaşlarımızın bilgi edinmesini imkânsızlaştıran uygulamaları ortadan kaldırdık’’ deniliyor.

Bunun anlamı şudur: ‘’İstediğimize bilgi veriyoruz ve bu böyle devam edecek.

‘’1966 tarihli BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeyi onayladık’’ cümlesi de o programda yer buldu.

Bunun anlamı şudur: ‘’Geç de olsa programa koyduk, ama gereklerini yerine getirmek zorunda değiliz, bugüne kadar olmadık, olmayı da düşünmüyoruz.’’

‘’28 Şubat döneminde mağdur edilenlerin mesleklerine geri dönmelerini sağladık’’ifadesiyle, yakın geçmişlerini koruma altına aldıklarına vurgu yapılıyor.

Bunun anlamı şudur: ‘’Cumhuriyet, bundan sonra gericilikle mücadele edemeyecek. Yeni cumhuriyetin paradigmalarını da biz belirleriz.’’

 

(Sürecek)

 

 

Bu yazı toplam 169 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi