MERDİVEN
"Kazanmaya mecbur olanların birden kazanmaları daha iyi değil midir? Elde bir sermaye olunca vücudun müsade ettiği kadar çalışır. Geçinmek iyi çalışmayaysa her gün her saat mecburdur. Hasta da olsa mecburdur, hali kudreti olmasa da! O türlü ya bütün bütün çalışmayacak derecede vücuttan düşse, sıhhati kaybetse! O halde demek ki vücudu ve sıhhati yerindeyken lüzumu kadar çalışıp istikbalini temine çalışmak elbet makul değil midir? Maksadım zenginlik değildir efendim, geçimimi temin etmek!" Şeklinde sitem ediyor Refet.
Aslında hiçbir şey değişmemiş gibi geliyordu şu günlerde. Refetler sitem ediyor, kalemler alabildiğine yazıyor mürekkeplerse bitmemezlikten hayri müteessir sessiz damlalar dimahinda üzerine düşeni yapıp sayfalara bir bir işleniyor. Bir avuç toprağın çukurunda yeşerecek bir parça yeşilin de aynı cana hitabı çaresi de aynı değil miydi? Üstelik susuz bir zerre de can bulamıyorken nereden gelir ki ümitsizlik. Başı ayrı sonu ayrı bir duygunun içindeki süreksizliğin dimahanın cenin olmuş cana nasıl yapıştırıldı kaldı ruhunda. Nuksettirilen kaçıncı tabyadır bilinmez bundandır elimizin altında olanda memnuniyetsizlik, bundandır var iken bir an da yokluk ve bundan değilmidir ki bu kadar çokluk içindeki yokluk. Azı arar çoğu zarar diye atılan fasıllar yıllardır aynı kalıp kararıncadan aciz methiyeler içinde sürükleyip daha kaç yaşamı belirsizliğin yoldaşı yapacağız ki bu bir muamma. Metalaştırılan kaçıncı vuku bu ruhunu kemiren çıkmak istedikçe çıkamadığı bir fevarının kaçıncı sahnesin de kanadı dizlerin söyle bana küçük çocuk. Önce alkış sonra zemheri dilleri tuttular kulaklarına ki çınlamaların kanattıkça kanattı ruhunu, bilemedin bir çukalata ile sildin ruhundan gözüne düşen yaşı bir suratte.
Gören gözlerimizin körlüğünden mütevellit eleştiriler ile takıldı yine o bakan kör gözlüğümüz. Hamdın yan dedik ancak bir el uzatmaktan aciz bir kafileye attık seni güzel dilekler ile fakat ellerimiz de olan bir merdiveni senin adımın da kör firar sakladık… Bir adımına şükrederdik küçük çocuk bir adımına… Oysa şimdi bir yarış yeri almış yeri ki kıran kırana...
Başı yok sonu yok yaşam kavgasında kaldı küçük umutlar, sen yine de bırakma bu kavga umudun elbet kamçısıdır. Zaferin boyundan büyük olunca yaşaran gözlerinden okunur mecalin, ki klavuzun umudun azmin ve inancındı bunu iyi biletesin. Yaşattıkça yaşatan var bunu bilirsin, umudun adıdır yarın ki bugünün yarınına bir ümitsin…