Maydanoz dedim kendime çünkülüm bir kısmını takip edebildiğim Gebzespor maçlarından sonuncusuna dair fazla da yetkin olmadığım hatta hiç yetkin olmadığım bir konuda futbolun teorik kısmına dair iki lafın belini kırmış olacağım.  

Her salataya maydanoz misali..

Meslek hayatımda; en kıdemli meslek büyüğümden mesleğe dün başlayana kadar üzerimde öğretisi geçen, emeği olan tüm meslektaşlara; rol model olarak örnek aldığım herkese şükranlarımı sunarım.

Onlardan biri; tamamen aynı saflarda yer almasak dahi biraz da politik duruşuna sempatiyle baktığım, Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti eski başkanı, Türkiye Komünist Partili Barbaros Tantan idi.

01 Aralık 2020’de aniden kaybettiğimiz Barbaros abiyle aynı zamanda hemşeriydik ama sağlığı boyunca hiç hemşericilik ilişkisi içinde olmadık. Bizi bozardı..

Barbaros abinin gazeteciliğinden çok cemiyetçiliğini örnek aldım.

Cemiyette seçim kaybettiğinde dahi ilimizde yeni bir yapılanma kurmasına yönelik telkinleri kati bir dille ret eden..

O kongreyi kaybetmesine sebep kavgayı tetikleyen zevat günü gelip başkanlığa seçildiğinde ondan dahi desteğini esirgemeyen bir asaletin sembolüydü.

Şahsım adına da…

Cemiyetimizin işgal altında olduğu yıllarda haksız, hukuksuz, adaletsiz, savunmam dahi alınmadan gerçekleşen ihracım sonrası yeni bir yapılanmayı önerenlere yanıtım, “O kararı, o tükürdüklerini yalatacak, döneceğim ” demiş ve dönmüşümdür.

Nitekim, işgalin kısmen sonlandığı o kongrede; üyelerin göz kararı yüzde 90’ının üzerinde oyuyla dönmüşümdür.

Ve cemiyet yöneticiliğini etiket ve çıkarları için kullanan, “güç” olarak kullan kavganın da bir ahlakı olduğundan bi’haber ahlak fakirleri; daha o kongrenin ikinci gününde yeni yapılanma ve bölünmeye giderek ama merkezde, ama ilçelerde sözüm ona yeni cemiyetler kurarak gerçek yüzlerini de teşhir etmişlerdir.

Mesleğimizde çoklu cemiyet; en az çoklu baro kadar riskli ve tehlikelidir.

Konunun nereden nereye geldiğinin çok farkındayım. Bir zahmet yine konuya döndüğümde..

Meslek hayatımda beni diğer etkileyenler, yapılmaması gerekenleri icraatları ile sergileyenler olmuştur.

Örneğin;

Kısa bir süre önce su testisi misali su yolunda kırılan Hıncal Uluç…

Sağlığında her salataya maydanoz olur, her konuda ahkam keserdi.

Zaten haz etmezdim.

Defne Joy’un ölümü sonrası, “Su testisi su yolunda kırıldı” yazdığı gün, hepten sildiydim.

Sanki kendisinin çok ahlaklı bir yaşam biçimi varmış gibi bir de ahlak üzerine ahkam kesecek son “insan” idi.

Su testisi su yolunda kırıldı, nitekim.

Hafta sonu ikinci yarısını izlediğim Tayfunspor maçını kazandık, üst üste altıncı galibiyeti edindik.

Kulüp tarihinin –benim bildiğim- galibiyet serisi rekoru egale edildi. Kırılabilirde ancak…

Nerede Cankurtaranspor ile deplasmanda oynadığımız maçta rakip forvete maç boyu neredeyse hiç pozisyon vermeyen Gebzespor savunması…

Gebze Tayfunspor maçında ise hele ki ikinci yarıda neredeyse yol geçen hanını andıran savunma.

Abartmıyorum..

Şayet Gebze Tayfunspor etkili, sonuca gidebilir bir hücum hattına sahip olsaydı aynı maçın 3-3 berabere bitmesi işten bile değildi.

Farka aldanmamak lazım.

Maça dair haberimde kalecimizi biraz daha ön planda tutmak bir hakkı göz ardı etmemek gereğinden sebepti.

Sezonun ilk yarısının son üç maçı sırasıyla..

Feriköy ile içeride.

Bize ayrı bir hırsı olduğu bilinen Yalovaspor ile Yalova’da.

İnegöl Kafkas ile içeride ki sezonun son maçı da bu sefer İnegöl’de, malum..

İstanbul ekiplerinin şampiyonluk yarışından uzaklaşması kimseyi rehavete uğratmamalı.

Çok iyi kadroya sahipler ve havlu atmış gibi gözüken Kavacık hariç tamamı, statü gereği ligde kalma mücadelesi veren takımlar.

Tayfunspor maçındaki savunma zaaflarında o mutlak fırsatları onlara verirsek, yazarlar kanaatindeyim diyorum.

Umarım o fırsatları vermeyiz diyorum.

Başka da bi’şi demiyorum.