DEMOKRASİ VE OTOKRASİ!
İnsanlık tarihi boyunca farklı yönetim biçimleri denenmiş olsa da günümüzde öne çıkan iki temel model bulunmaktadır: demokrasi ve otokrasi.
Bu iki kavram, bir madalyonun zıt yüzleri gibi, birbirlerinden taban tabana ayrılırlar. Bir yanda halkın egemenliği, özgürlükler ve çoğulculuk varken, diğer yanda tek adamın veya zümrenin tahakkümü, baskı ve tek tip bir anlayış hüküm sürer.
Demokrasi, kelime anlamı itibarıyla "halkın yönetimi" demektir. Bu sistemde, iktidarın kaynağı ve sahibi halktır. Halk, düzenli aralıklarla yapılan serbest ve adil seçimler yoluyla temsilcilerini seçer ve yönetimde söz sahibi olur. Çoğunluğun iradesi esastır ancak azınlıkların hakları da güvence altındadır. Farklı görüşlerin serbestçe ifade edilebildiği, basının özgür olduğu, sivil toplum kuruluşlarının aktif rol oynadığı çoğulcu bir yapı demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi, keyfi uygulamaların önüne geçer ve herkesin yasalar önünde eşitliğini sağlar.
Otokrasi ise, iktidarın tek bir kişide veya küçük bir zümrede toplandığı yönetim biçimidir. "Tek başına hükmetme" anlamına gelen bu sistemde, halkın iradesi göz ardı edilir. Seçimler göstermelik olabilir veya hiç yapılmayabilir. Yönetim, hesap verebilirlikten uzak, keyfi kararlarla yürütülür. Eleştirel sesler susturulur, muhalefet baskı altına alınır, basın sansürlenir. Bireysel özgürlükler kısıtlanır, hatta ortadan kaldırılır. Tek tip bir düşünce yapısı dayatılır ve farklılıklara tahammül gösterilmez.
Dünya tarihinde ve günümüzde bu iki zıt kutbun sayısız örneği mevcuttur. Demokrasinin farklı biçimleri, zaman zaman sancılı süreçlerden geçse de halkın katılımı ve özgürlükler temelinde gelişmeye devam etmektedir. Öte yandan, otokratik rejimler, genellikle baskı, zulüm ve ekonomik çöküşlerle anılırlar. Bu tür yönetimler, uzun vadede toplumsal huzursuzluğa ve istikrarsızlığa zemin hazırlarlar.
Otokratik yönetimlerin en tehlikeli yanı ise, diktatoryal rejimlere giden yolda bir durak teşkil etmeleridir. Gücün tek elde toplanması, denge ve denetleme mekanizmalarının ortadan kalkması, hukukun üstünlüğünün zayıflaması gibi unsurlar, zamanla daha otoriter ve baskıcı bir rejimin doğmasına kapı aralayabilir. Bu nedenle, demokratik değerlere sahip çıkmak, özgürlükleri korumak ve çoğulculuğu savunmak, otokrasinin ve onun kaçınılmaz sonucu olan diktatörlüğün panzehrihidir.
Unutmamalıyız ki, özgür ve müreffeh bir toplumun inşası ancak demokrasinin değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalmakla mümkündür.
Demokrasiye sahip çıkalım!