KENT SERİSİ 62: EKMEK SANATÇILIĞI
Dünyada bir ilk, yerkürede eşine benzerine rastlanmamış gibi büyük büyük büyük cümleler kurmayacağım ama gerçekten “ŞAHSINA MÜNHASIR” bir etkinliğe imza attık diyebilirim. Bu etkinliğe katılan ziyaretçilerin de, uygulayıcıların da merak içinde oldukları… Bir aksiyon, macera veya heyecan fırtınası yaratan bir etkinlikten bahsetmiyorum tabii, mütevazı, mis kokulu, geçmişe köprü olan kendi çapında biricik bir kültürel sergi bu bahsettiğim…
13 Mayıs, Pazartesi günü Ankara’da, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Pastacılık ve Ekmekçilik Programı son sınıf öğrencilerinin bir dönem boyunca yaptıkları 41 farklı ülke ve bölgeye ait Artizan Ekmek çeşitlerinin sergilendiği etkinlik, izdiham yaratacak bir kalabalık katılımla gerçekleşti. Bu kadar ilginin olacağını inanın hiçbirimiz hayal edemedik. Değişik bir sergi olduğu kesindi, kimin ilgisini çeker acaba diye düşünmedik değil. Halka açık olan serginin ziyaretçi profili hayli ilginçti. Üniversitenin diğer bölüm öğrencilerinin yoğun ilgisi hem şaşırttı hem çok sevindirdi. Fotoğrafçılık bölümü öğrencileri, ekmeklerimizin fotoğraflarını çekmeye doyamadı. Sergi ile eş zamanlı yürüttüğümüz Uzakdoğu Pastacılık ve Ekmekçilik Dersinde, öğrenciler taze taze hazırladıkları "Keurimchijeu Maneul Ppang / Kore Ekmeği", Kastamonu Siyez Ekmeği ve Ekşi Mayalı Tam Buğday Ekmeği ikramları ile ziyaretçilerin büyük beğenisini topladılar. Sergi salonunda ki mis gibi taze ekmek kokusu başları döndürdü. Ziyaretçilerin sanat eserini inceler gibi ekmekleri tek tek incelemeleri ise bizleri mest etti tabii. İlk mezunlarını verecek olan Pastacılık Ekmekçilik Bölümü öğrencileri, sergi esnasında Rektör Prof. Dr. Hakan ÖZKARDE, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erdem KIRKBEŞOĞLU, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü, Doç. Dr. Kıvılcım ROMYA BİLGİN ve Pastacılık ve Ekmekçilik Bölüm Koordinatörü Öğr. Gör. Ayhan GÖKDEMİR ile bol bol sohbet etme fırsatı buldular. Üniversitenin eski rektör ve yardımcılarının da katıldığı bu serginin lezzetinin yanında, geçmiş köklere götüren bir yanının olduğunu mutlulukla izledik. Sergi de ki hemen herkes ya büyükannesinin mutfağında ki anılarından ya da annesinin pişirdiği ekmeklerden bahsediyordu yanındakine. Üniversitenin kurucusu olan Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın da fırıncı bir aile geçmişi olduğu düşünülürse varın ilgiyi siz düşünün. Anıları tazelemek hoşumuza gitti, bence serginin de en dokunaklı bölümü burasıydı. Benim unutamadığım bir an da, sergiyi ilgi ile gezen rektör yardımcılarımızdan birinin “Hocam, size ekmek şefi ya da ekmek eğitmeni diyemeyeceğim, siz bir ekmek sanatçısısınız…” demesi kalbimde yıldız patlamalarına neden oldu. Ziyaretçilerin gözlerinde ki şaşkınlık dolu mutlu pırıltıları asla unutmayacağım.
Ne kadar derin ve değerli bir ifade şeklidir bu: “EKMEK SANATÇISI”
Evet, ekmek sanatçılığı olarak adlandırılan bir alan var. Ekmek sanatçıları veya ekmek şefleri, ekmek yapımı ve sunumu konusunda uzmanlaşmış profesyonellerdir. Ekmek sanatçıları, geleneksel ekmek tariflerini kullanarak veya yenilikçi tekniklerle çalışarak çeşitli ekmek çeşitleri üretirler. Ekmek hamurunun hazırlanması, mayalanması, şekillendirilmesi ve pişirilmesi gibi süreçlerde uzmanlaşmışlardır. Aynı zamanda, ekmeklerin görsel sunumunu da önemserler ve ekmeklerini çeşitli şekillerde süsleyerek estetik açıdan çekici hale getirirler. Sadece geleneksel ekmekler değil, aynı zamanda özel günler için süslemeli ekmekler, sanat eseri niteliğinde ekmek heykelleri ve yenilikçi ekmek reçeteleri de üretebilirler. Bazıları, ekmek sanatını gastronomik deneyimlerle birleştirerek restoranlarda veya özel etkinliklerde ekmek şovları düzenleyebilirler. Sonuç olarak, ekmek sanatçıları, ekmek yapımı ve sunumu konusunda uzmanlaşmış profesyonellerdir ve bu alanda çeşitli becerilere sahiptirler. Ekmek sanatı, ekmek yapımının sadece bir gıda hazırlama süreci olmaktan öteye geçtiği bir noktada, bir sanat formu olarak kabul ediliyor günümüzde. Ne mutlu bana, bu tanımlamalara layık görenlere…
Öğrencilerimle o sabah serginin hazırlığını yaparken şunu fark ettim: dönem boyunca her derste yaptığımız ekmeklerden benim yaptığım bir örneği paketlememi sadece uzaktan izlemişlerdi ve sonrasında unutmuşlardı. Kutular dolusu paketleri açıp ekmekleri yerleştirirken o şaşkınlıklarını izlemek çok mutlu etti beni. Hepsi bir ağızdan “biz bu kadar ekmeği ne ara pişirdik?” demelerinin üzerine, sabahın kör karanlığında, ayaküstü bir ders daha yaptık onlarla. Gözlerinin içine bakarak dedim ki;
“Bugün burada hayatımızda tamamladığımız ve başardığımız tüm şeyleri, eğer zamanında not etseydik karşımıza nasıl bir manzara çıkardı, işte şimdi tam da bunu yaşıyorsunuz… Tüm bu güzel manzara mucize değil, hepsini siz başardınız. Lütfen yaşamınızda tamamladığınız, başardığınız küçük de olsa detayları unutmayın, not alın, ara sıra yaptıklarınızı hatırlayın, zaman içerisinde ne kadar çok şey başardığınıza inanamayacaksınız. Her biriniz bu dünya için çok değerlisiniz…” Belki de benim de bu kadar çok not almamın, yazı yazmamın ve fotoğraf çekmemin sebebi budur, tamamladığım işleri gelecek için, kayıt altına almak, belki birilerine ilham olmak…
İlk mezunlarını verecek bölümümüzden sadece birer pastacı ve ekmek şefi olarak çıkmayacak öğrencilerimiz. Yaptıkları işin bilincinde, kültürel mirasa saygılı ve koruyucu duyarlı bir birey yetiştirmeye özen gösterdik bizler. İnanın korkusuz, cesaretli gençler geliyor, onların azmini görünce gözlerim parlıyor.
İlk mezunlarını verdiğimiz bu öğrencilerimiz;
Ekmeğin, insanlık tarihinin en eski ve en temel gıdalarından birisi olduğunu, tahılların öğütülmesi ve hamurun mayalanmasıyla yapılan ekmeğin, binlerce yıldır pek çok kültürde temel besin maddesi olarak tüketildiğini,
Farklı kültürlerde ve bölgelerde çeşitli ekmek çeşitlerinin bulunduğunu, bazılarının beyaz ekmek, tam buğday ekmeği, çavdar ekmeği, mısır ekmeği gibi farklı tahıllardan yapılırken, diğerlerinin özel baharatlar, meyveler veya otlarla aromalandırıldığını,
Ekmeğin, birçok kültürde önemli geleneksel ritüellerin bir parçası olduğunu ve bazı kültürlerde ekmek kırma törenleri düğünlerde veya kutlamalarda yapılırken, bazılarında dini törenlerde ekmeğin adanıp kullanıldığını,
Sadece bir besin maddesi olmanın ötesinde derin sembolik anlamlara sahip olduğunu, bereket, bolluk, evlilik, dayanışma ve cömertlik gibi değerleri temsil edebildiğini, aynı zamanda, paylaşma, misafirperverlik ve toplumsal birlik gibi değerlerin sembolü olarak da görüldüğünü,
Ekmek yapımı ve süsleme tekniklerinin, bazı kültürlerde sanat ve el sanatları olarak kabul edildiğini, özellikle bazı festivaller veya özel günlerde yapılan süslemeli ekmekler, görsel olarak etkileyici ve sanatsal bir ifade biçimi olabildiğini,
Günümüzde ekmek yapımı ve tüketiminin, teknolojik ve kültürel değişimlerle birlikte evrim geçirdiğini, artık daha fazla çeşitlilik, sağlıklı ekmek seçenekleri ve ekmek yapımıyla ilgili yenilikçi teknikler bulunduğunu,
Bu unsurlarla, ekmek kültürünün kültürel mirasın önemli bir parçası olduğunu, geçmişten günümüze birçok kültürde yaşayan ve geleneksel olarak aktarılan önemli bir besin olduğu için kültürel kimliklerin bir yansımasının temel taşı olarak kabul edildiğini BİLİYORLAR…
Ellerinde tüm yaptıkları ekmeklerin reçetelerinin yer aldığı, isimlerine özel basılmış bir kitapçıkla ilk mezunlarımızın başarılarını biz de birlikte kutlamak istedik, anılarda kalmasın, belki de her şeyin başlangıcı olan bir mihenk taşı onların rotalarını çizsin diye...
“Pruvanız neta, rüzgârınız bol olsun…”
NOT: Tüm yıl boyunca derslerde hem asistanlığımı yürütürken hem de çektiği fotoğraflarla ekmeklerimizin arşivlenmesini sağlayan sevgili Nur YÜNÜR’e derin sevgilerimi sunuyorum.