KENT SERİSİ 41: BİR ŞEHİR NASIL MARKALAŞTIRILIR?
"Herkes evinin önünü süpürürse, kent temiz olacaktır."
Tozsuz sokaklı ülkeler için ne güzel öğüttür bu... Demek onlar dinlemiş ve süpürmüşler.
- Hayır, o hiç önemli değil;
Bu sözü “anlamışlar…”
Kırılmadık Bir Şey Kalmadı, Özdemir Asaf
**
41. Hafta, dolayısıyla 41. Yazı olmasından sebep, bu hafta KENT MARKASI üzerine birkaç cümle kurmak istedim. 41, Kocaeli’nin trafik plaka numarası olması yanında kentin sahiplendiği bir rakamdır. Güçlü bir rakamdır. Yaratıcılığı sembolize eder. Olumlu bir kaosun sembolüdür. Cesaretlendiricidir. Değişikliği hatırlatır ve değişime zorlar…
Günümüzde tüm kentler birbirine benzemeye başladı farkında mısınız? Doğal güzellikler bile büyük farklılıklar göstermiyor. Ancak ayrıcalıklı bir ekosistem kendini diğer benzerlerinden ayrı bir ruhta insanlığa sunabiliyor.
Merkezi hükümet ya da yerel yönetimlerce uygulanan “tek tip” projeler kentlerin özelliklerini, geleneksel değerlerini, diğerlerinden farklı zenginliklerini sildikçe, kafanızı nereye çevirirseniz çevirin aynı silueti görürsünüz. Ülkenin her şehrinde uygulanan tek tip projeler (mahalle konakları, millet bahçeleri, muhtarlıklar, kamu kurum binaları, kavşaklar, toplum merkezleri gibi, çocuk oyun parkları, sahil düzenlemeleri, yeşil alan projeleri, kent meydanları ve aynı kent mobilyaları) kentlerde yaşayan insanları heyecanlandırmayan, akılda bir yer edinemeyen yapılar haline dönüyor.
Aslında tüm bilgiler kentin kendisindedir, kentlere özgü yapı projeleri uygulamak için kentin kendi dokusuna bakmak yeterlidir. Örneğin, Ankara’nın kendine özgü bir mimarisi, şehir bölge planı ve peyzaj planları vardır. Bu mimariye bağlı kalarak yapılan kamu binaları bile o kente bir marka değeri yükleyecektir. Eğer bir turist geldiği şehirde Hükümet Binasının önünde fotoğraf çektiriyorsa yapılan bina o kente ait bir değer taşıyor demektir. Özgün bir bakış açısına sahip kentler, kendisiyle ilgili net bilgi verebilecek niteliklere sahiptir.
Her şehrin kendisini doğru şekilde temsil edebilecek bir marka kimliğe ihtiyacı vardır. Ancak birçok şehir yalnızca turist odaklı kampanyalar veya modası geçmiş markalar kullanmaya devam ediyor. Kentlerin kendilerine özgü taklit edilemeyecek markaları yok denecek kadar az. İdeal olan şehir markalaşması, şehrin gelecekteki yönüne doğru olmalıdır. Bir bakış açısını veya bir eylem çağrısını temsil edebilir, ancak bunlar yalnızca ziyaretçilere değil, kendi vatandaşlarına da yönelik de olmalıdır.
Kentte simgesel bir yapı imal edileceği zaman kentin bütünü ele alınmalı, tüm kente olacak etkisi düşünülmelidir. Şehrin bir ruhu olmalı, yöneticilerin dayattığı benzetmelerden ziyade kişiler bunu hissetmelidir. Şehir markalaşmasının karmaşık bir konu olmasının nedeni budur: Şehirlerin kendileri o kadar çeşitli ve çoğu zaman karmaşık bir yapıya sahiptir ki birleştirici bir özellik bulmak zor olabilir. Şehir markalaşması örneğin şehir çöp kamyonlarında, kent meydanlarında, parklarda, belediye yazışmalarında, ilan panolarında, tabelalarda, kent mobilyalarına, hastanelerde, okullarda, resmi araçlarda ve turistik amaçlarla her türlü şekilde kullanılmalıdır.
Bir şehrin “nabzını” markalaştırarak tüm paydaşlarla birlikte çalışmanız gerekir. Katılımcı çalıştay, seminer ve sempozyumlar bir şehrin DNA'sını, marka konumlandırmasını, değerlerini, gelecek planlarını ve arzu edilen temsilini tartışmak için önemli liderleri ve topluluk temsilcilerini masaya getirmeye yardımcı olabilir. Bu şekilde, mimarlar, şehir plancıları, peyzaj mimarları ve pazarlama uzmanları, markalaşmanın sadece turistlere değil tüm vatandaşlara hitap etmesini sağlayabilir.
Başarılı şehir markalaşması şu unsurlara sahip olmalıdır:
Duyguları uyandırmalıdır.
Sadece şehir liderleri hakkında değil, vatandaşlar hakkında olmalıdır.
Açık ve sade bir ruha sahip olmalıdır.
Her şeyin bir "nedeni" olmalıdır.
İkonik (simgesel) ve zamansız olmalıdır.
Hikâyelere sahip olmalıdır.
Vizyon kadar mirası da içermelidir.
Popüler sloganlar ve turistik kampanyalar, şehir pazarlamasının gerekli bir parçasıdır. Bununla birlikte, bunlar genellikle şehrin özünü kapsamaz. Bu nedenle, bir şehrin gelişimini bile yönlendirebilecek uzun vadeli markalaşmalardan ziyade, dışarıdakilere yönelik geçici kampanyalardır.
Örneğin, ünlü "I NY" sloganını ele alalım, bu çok düşünülmüş bir kampanyanın parçasıydı. O kadar popüler oldu ki çoğu zaman şehrin markası sanılmasına rağmen aslında New York'un özü hakkında çok fazla şey söylemeyen ünlü bir slogandı. Şehrin olması gereken gerçek markası, şehrin çeşitliliğine ve insanlarına odaklanarak hayal edebileceğinizden oldukça fazladır.
Kentsel markalaşma, yalnızca kentin olumlu bir imajının tanıtımıyla sınırlı değildir, aynı zamanda onu kentsel bir deneyime dönüştürmek için genişler. Yerel turizm örgütlerinin, sanat ve kültür tesislerinin, müzelerin, tarihi koruma gruplarının yer imajlarını kullandığı ve inşa ettiği, belirli bir yerel alana tüketicileri ve yatırımları çekmek için turistik alanların üretilmesine yardımcı olduğu bir farklılaşma ve çeşitlendirme sürecidir.
Kentsel markalaşmanın ana hedefleri, bir şehri yeniden tasarlamak, yer temelli kimliklere ve belirli bir yerel kültürün anlaşılmasına dayanmaktır.
Başarılı şehir markalaşması için harika bir örnek Portekiz'deki Porto kentinden verebilirim. Yaratıcı marka ekip çalışmasının kısaca özeti kentin bütünü ile belediye hizmetlerini ve belediye binasını bir araya getirmek oldu. Kent markasını oluşturan tasarımcılar, kentin tüm özelliklerini Porto'nun benzersiz karolarına çizerek, kolayca tanınabilir, geliştirilebilir, değiştirilebilir birçok parçadan oluşan bu markalaşma girişimini ortaya çıkardılar. Kentin her yerinde bu özgün karoları görmeniz mümkün. Belediyecilik kent hizmetlerinde bu kadar şık ve güzel bir kent tasarımı daha önce görmemiştim.
Kendi ülkemin kentlerinde de benzeri çalışmaları hayal ettim fakat yapısal olarak bizim marka yaratmaya dayalı bir sorunumuz olduğunu fark ettiğim an vazgeçtim bu hayalden. Çünkü bir marka yaratmak 4-5 yılda olabilecek bir davranış ve uygulama değildir. Uzun soluklu çalışmayı, ciddiyeti, sabırlı olmayı gerektirir. Sürdürülebilirlik tanımını iyi anlamış olmak şarttır. En önemlisi ise belirli periyotlarda değişen kent yöneticilerinin inisiyatifinde olamayacak kadar tarafsız ve dokunulmaz olması gerekiyor. Her yeni gelen kişi, kendi markasını yaratma hevesi ile bir önceki yöneticinin yaptıklarına zarar verememeli, dahası eskiyi korumalı ve geliştirebilmeli. Bütün bunları düşündüğümde Türkiye geneli için zor gözüken bir uygulama. Siyasetçilerin özellikle kendi kısıtlı dönemlerinde altı doldurulmamış, diğer projeler ile organik bir bağı bulunmayan, sansasyonel proje yapma eğilimleri ve istekleri onları kentin dokusunu bozmaya ve kentin kimliğine uygun olmayan, sabun köpüğü projeler üretmesine neden oluyor.
Kent imajında sürdürülebilirlik, kentsel tasarım için en önemli stratejilerden biridir. Şehirlerin çoğu, yeni stratejiler aracılığıyla kültür, ekonomik, sosyal yönler ve faaliyetler gibi fiziksel olmayan unsurları bütünleştirerek sadece kentin görsel imajını güçlendirmeye çalışıyorlar. Bu stratejilerden biri de kentsel markalaşma stratejisidir. Şehrin kendine has özellikleri ön plana çıkarılarak sürdürülebilir bir kentsel imaj yaratılır.
İyi bir şehir imajı, aktivite alanları ve yapıların dengeli ve anlamlı bir sentezidir. Batı'da, kentsel gelişim, turistik yerler, kültürel festivaller, eğlence etkinlikleri ve yatırımın teşviki açısından şehir pazarlamasının ekonomik, kentsel, turistik ve kültürel kalkınmada önemli roller oynar. Markalaşmanın vizyonu, bir şehri başarıyı, güzelliği, faydayı aramak için mükemmel bir mekân olarak tanıtmaktır.
“Kent markalaşması, insanların belirli bir yer hakkında bilmesi gereken temel şeyler anlamına gelir”. Marka yaratma süreci, medya tarafından oluşturulan görüntüleri gerektirir; kentsel projelerin markalaştırılması ve şehir yaşamının, tarihi binaların, imza mimarisinin ve şehrin genel biçiminin markalaştırılması şarttır.
Şehir formunun markalaşması, kentsel markalaşmanın önemli bir parçasıdır. Form, kamusal alanları, parkları, simge yapıları, kütüphaneleri, müzeleri ve modern sokakları içerir.
Kentsel markalaşma, bir kentin ayakta kalması isteniyorsa önemlidir. Bu markalaşma, o şehrin bir imajını dünyaya aktarmanın, şehrin bölgesel ve uluslararası rekabet avantajlarından yararlanmasına, turist çekmesine ve şehrin fiziksel karakterini kültürel ve ekonomik faaliyetlere bağlamasına olanak tanıyan yeni yollar sağlar. Ayrıca, bir marka olmadan şehirler, sürdürülebilir kentsel gelişime yol açan güçlü imajı şekillendirme konusunda daha az başarılı olacaktır.
Şimdi tüm bu bilgiler ışığında Kocaeli’nin markalarını düşünelim? Var mı?
*
Türk milletinin onurlu ve kutlu mücadelesinin zaferlerle taçlandığı, vatan aşkının, sarsılmaz inanç ve azmin sonucu olan 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutlarım.