İzin verdikleri kadar…
AKP, 2002 yılındaki seçimlerde iktidar olma şansını yakaladığında, gelecek projeksiyonunu 2023’e yönelik yapmış ve o zaman herkes burun kıvırmıştı. Neymiş efendim ‘’bu kadar uzun süre iktidarda kalabilir miymiş’’, kalıyor işte, bal gibi de kaldı… Peki, niçindi bu 2023 projeksiyonu ? Sermaye, ‘’artık, bundan böyle biz ne dersek o olacak’’ dediği için, AKP’de bu söyleme entegrasyonda sıkıntı görmediği için kesişen yolda beraber yürümeye başladılar. Hani şu meşhur Recep Tayip Erdoğan şarkısı gibi, ‘’beraber yürüdük biz bu yollarda……………’’ demekte sakınca görmediler, hala da görmüyorlar. Tabi, genelde bunlar olurken yerelde benzer gelişmeler de yaşanmalıydı. Önce küçük hamleler yapılıp, ‘’Yeni Türkiye’’nin ‘yeni insan prototip’’ini oluşturmak için inançlara ve yaşam biçimlerine ilişkin dayatmalar yapılmalıydı. Hemen adım atıldı ama inançlar çok öne çıkarılmadan, öncelik yaşam biçimlerine dayatmaya verildi. Memleketi ve özellikle de Kocaeli’ni kendi babalarının tarlası gibi gören AKP zihniyeti, büyük insanlığı oluşturmak için yeni paradigmalar geliştirdi. Bunlardan biri de, kent halkını alkollü yaşamdan arındırmak oldu. Bunun için söylemler geliştirildi, kamuoyunun önüne atıldı, tartıştırıldı. Birkaç kez ‘yeni yaşam’ için adım atılmak istendi, yargının da karşı çıkmasıyla geri çekilindi. Ama, strateji ve hedef hiç değişmedi. Karar verilmişti bir kez, kent merkezi alkollü yaşamdan arındırılacak, özellikle de gerici propagandaların, mümkünse de gerici bir yaşam tarzının üssü haline dönüştürülecekti. Yani, herkes, AKP’nin izin verdiği kadar, izin verdiği biçimde yaşamaya zorlanacaktı. Zorlamanın ilk ve ciddi biçimde denenmeye başladığı dönemde GEZİ DİRENİŞİ benzeri karşı duruşlar ortaya çıkıp kent kamuoyunda projeleri iyice yalnızlaşmaya başlayınca ister istemez geri adım attılar. Ama, vazgeçmediler. Özellikle eğlence yaşamını derdest etmek için çeşitli kanunları kullanıp yüksek miktarlarda para cezalarıyla işletme sahiplerini, kolluk kuvvetlerinin arama-tarama çalışmaları yoluyla da bu tarz yaşamı seven insanları yıldırma politikası uyguladılar ve kısmen de başarılı oldukları söylenebilir. Uzunca bir süredir, kentin mevcut eğlence adreslerinin yer aldığı kemsinde, tramvay başlıklı bir restorasyon girişimini başlattılar. Destek aldıkları ve tepki gördükleri toplamlar oluştu bir anda. Ama, ne olursa olsun, yetki ve kararı uygulama mekanizmasında kendileri olduğu için, başka yaşam biçimlerini ötekileştiren tarzı terk etmeden yol almaya çalıştılar. Yani, onlara göre, alternatif yaşam biçimleri, izin verdikleri yerde ve izin verildiği kadar gerçekleştirilebilirdi. Buna en son örnek, eğlence yerlerinin adres değişikliği konusundaki restleşmeler sürecinde, Kocaeli Eğlence Yerleri Yatırımcıları Derneği (KEY-DER) yönetimini yeni bir proje üzerinden razı etmelerinde gördük. Projeye göre eğlence yerleri ve barlar kent merkezi dışına taşınacak, yani kent merkezi alkollü ve eğlence içeren yaşam biçiminden arındırılacak. Sus payı olarak da, kent yaşamından uzak bir yerde uygun görüldüğü kadar arazi tahsis edilecek, dernek üyeleri mekan dizaynını da istediği gibi yapacak. Bulunan çözüm bu… Bu gelişmenin, ‘’eğlence hayatını ve alkollü yaşamı da biz düzenleriz’’ demekten öte ne anlamı olabilir ? Tercihleri farklı olan insanları izole bir yaşama mahkum etmeye çalışmak, tam da AKP’nin gerici ve faşist zihniyetinin tezahürüdür.