Hükümet, dayıbaşı mı ?
Mayıs ayında yaşadığımız Soma faciası sonrasında, süreç yeni bir kritik eşiğe gelmiş bulunuyor.
Devlet yeni istihdam ve tazminatlar konusunda bir önlem almıyor. Herkes başının çaresine bakmak gibi bir yalnızlıkla baş başa bırakılıyor. Böyle olunca da, madenciye adım atacağı tek yol kalıyor, hukuka gitmek.
İşte, kritik eşik burası…
Tahmin ediyorum ki, Soma Adliyesi, yakın gelecek günlerde madencilerin dava dosyaları ile dolup taşabilecek.
Çünkü, hakkını arayan madenciyi fişleyen, geçen haftalarda 18 madenciyi işten atarken önce direnenleri listeye alanlar, bununla yetinmedi toplu bir emek kıyımına yöneldi.
Geçen yıl Ekim ayında Soma'daki ocağına kilit vurup giden, işçilere mezar olan ocakta ‘’kömür rezervi azaldı’’ diye ortalıktan kaybolan Uyar Madencilik hakkında 800’e yakın alacak davası açılmış ve bu davalar bilinmeze sürüklenmiştir.
Bu durumu hükümet seyrederken, Ermenek'teki faciada da Uyar Madencilik yine karşımıza çıktı. Uyar’ı burada da karşısında gören bakanlar yine sessizliğe büründü, madenci hakları için yine kılını kıpırdatmadı.
Yazık değil mi yüzlerce madenciye ?
Yazık değil mi geride kalan gözü yaşlı yüzlerce eş ve çocuğa ?
Adalet duygusu bu kadar mı sermayeye esir edilir ?
Kar hırsı ve sorumluluklarının üstünü örtme uğruna adaleti ve yetim hakkını hiçe sayan, göstermelik yasalarla göz boyamaya kalkanların yönettiği devlet, görevlerinden biri olan sosyal devlet anlayışını sergilemeli ve Soma ile Ermenek’te kendini göstermelidir.
İş güvenliğini sağlamayan firma konusunda hükümetin ilgili bakanları, Somalı ve Ermenekli madencinin sesine bir kez olsun kulak vermelidir.
Yoksa, madenin asıl dayıbaşısı bu hükümet mi ?
‘’Madeni artık çalıştıramam, maaş ödeyecek gücüm kalmadı" diyen firmanın yerine devletin geçmesi ve madende çalışmış işçilerimizin yeni çalışma şartlarını oluşturması, alacakların ve tazminatların eksiksiz biçimde tahsili için tüm adımları atması, madenlerin güvenle açılana kadar işçilerimizin maaşlarını alması gerek.
Ama, Hükümetin de şirketin de Soma'da plansız ve öngörüsüz iş yürüttüğü ortadadır.
"Bu maden artık işlemez, sözleşmem de zaten bitiyormuş, hadi bana eyvallah" diyen şirket, "çalışmadıkları halde onlara maaş ödüyorum" anlamına gelecek açıklamasıyla yeni bir skandala imza atıp 2 bin 831 madencinin ekmek kapısını kendi ihmalleri yüzünden yok olma noktasına getiriyor.
Hükümet ise bu yeni kıyımı seyrediyor.
Oysa sosyal devlet;
Kara günde madencinin yanında olduğunu göstermelidir…
Sosyal güvencenin yitip gitmemesi için adım atmalıdır…
Yeni istihdam olanağını yaratmalıdır…
Yaşamını bir avuç kömür için adayanlara varlığını hissettirmelidir…
Yatağan’da direnen enerji işçilerinin son durumuna ise hafta başında değineceğim. Onların da özelleştirme durdurulamazsa yaşayacağı süreçteki kritik eşikler, benzer tabloları karşımıza çıkartacaktır.
O yüzden direniyorlar, destek bekliyorlar…