Hukuktan-siyasete sesleniş (4)
Günlerce yazsanız, yine de söyleyeceğinizin eksik kaldığını düşünebilirsiniz. Bu yüzden, yarın sonlandıracağım bu yazı dizisini, biraz daha sabır lütfen.
AYM’nin 52. kuruluş yıldönümü töreninde Başkan Haşim Kılıç’ın konuşmasında, ‘’Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, çağdaş dünyanın kabul ettiği temel hak ve özgürlüklerin din, dil ve ırktan arındırılarak sadece insan olma ortak paydasında birleştirildiği gerçeği’’ de öne çıkanlardan.
Çünkü, bu tür evrensel değerler, bütün insanların gönül birliğini sağlayacak etki ve öneme sahiptir.
Kılıç, kimi çevrelerce ‘’sermayenin fahişesi’’ olarak da tanımlanan hukukun içerideki gelişmesini özetlerken, 1990 yılında AİHM’in zorunlu yargı yetkisinin kabul edilmesini ve 2004’te Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikleri ‘’devrim niteliğinde sayılabilecek evrensel düzenlemeler’’diye adlandırdı.
Evet, bir anlamda doğru sayılabilir. Bu sözler, kurtuluşunu, gerici ideolojinin asasına sarılmakta bulan burjuva demokratik devrimi sürecine uygundur.
Ve çok tartışılan bireysel başvuru yolu…
Ülkem insanı, bu hakkı 2010 yılında kazandı. Ama, tabi ki mücadeleyle değil AB’nin dayatmasıyla. Kılıç, buna da vurgu yaparak, ‘’Yasama organı bu değişikliklerle başta AYM olmak üzere tüm yargı organlarına evrensel standartları uygulayın talimatı vermiştir’’ sözüyle, aslında yargının, yasamanın emri altında olduğunu zımmen kabul etmiştir.
Yani, yasama-yürütme-yargı üçgenindeki güçler ayrılığı ilkesinin bir ölçüde fiilen sona ermiş olduğuna işaret ederken, ‘’Bu nedenledir ki, yerel gerçeklere evrensel standartları örtüştürmeliyiz’’ ifadesini kullanarak ‘’fincancı katırlarını ürkütmeden yol almak’’ istediğini açıkça ortaya koyuyordu.
Sonrasında, AYM heyeti olarak verdikleri tüm kararların arkasında olduklarını bir kez daha vurgulayıp, yeniden fabrika ayarlarına dönmeyi, yasama-yürütme-yargı erkinin güçler ayrılığı ilkesinden ayrılmadan yol alması gereğini öne çıkarıyordu.
Yani, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu misali…
Tabi, AYM’nin son dönemde en çok tartışılan kararlarından biri olan Twitter kararı da Başkan Kılıç’ın gündemindeydi.
AYM’nin, belirtilen davalarda ‘’kanunun yolunu tüketme yolu aranmaksızın ihlal kararları’’ verdiğinin altını çizen Kılıç, uzun yargılama ve uzun tutukluluk konusunda yapılan değerlendirmelerin ise istisnaları oluşturduğunu söyleyerek, önemli diğer konulardaki bakışlarını da bir kez daha kamuoyu ile paylaştı.
Twitter konusundaki karşı çıkışlar, Kılıç’a göre ‘’ölçüsüz eleştiri’’ ya da ‘’orantısız tepki’’ olmuş ve ‘’dikkat çekici’’ bulunmuş.
Bütün bunları söyleyen Haşim Kılıç, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin (SSCB) dağıtılması ve reel sosyalizmin o topraklarda sonlandırılması döneminin emperyalist uşağı Gorbaçov’a da, ‘’Tarihe hak ve özgürlük savunucusu olarak geçen kişi’’ tanımını yakıştırıp, anti-komünist mücadelede, neo-liberal politikaların uygulanmasında ve ülkedeki piyasacı anlayışın korunmasında ‘’aslında yok birbirimizden farkımız’’ demeye getiriyordu.
(Sürecek)