Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

DOSTOYEVSKİ EDEBİYATI

DOSTOYEVSKİ EDEBİYATI

 

Dostoyevski’nin Budala isimli romanını ilk okuduğum zaman Roman kahramanı prens Mişkin bana aptal, işe yaramaz ve dedikoducu biri gibi gelmişti. İkinci okuduğum da kafası karışık... Çılgın biri gibi geldi. İki okuma arasında delilikle ilgili birçok kitap okumuştum. Üçüncü kez okuduğumda ancak tam olarak anlayabildim Mişkin’i. Mişkin’le birlikte Dostoyevski’ydi edebiyat dünyasının en büyük yazarlarından üstat kimilerine göre aşırı Slav milliyetçisi kimilerine göre mistik sosyalist bilim adamlarına göre dahi ve deli Dostoyevski okuyarak bilen biri yazar olduğu gibi düşünerek yazan yaratıcı bir yazardır. Sara hastasıydı, sara nöbetlerinin ardından dehşetli şeyler yazdığını biliyordu. Kitaplarının en yaratıcı sayfaları sara nöbetlerinden sonra yazdığı sayfalardır. Üstat bütün roman kişilerinde değişken ruh durumları saptar... Kimsenin hayatını yalınlaştırmaz, onların iç dünyalarını dışa vurur. Dostoyevski’yi çağdaş romanın babasın yapan onun bu yaratıcılığıdır. Dostoyevski öyle şeyler yazıyor ve soruyor ki şaşırtıyor bizi. Suç ve Ceza ile Karamazov kardeşler de ortaya atılan sorular kolay yanıtlanacak türden değillerdir. Bu romanlar birçok yazara esin kaynağı olmuştur. İnsan psikolojisinin incelikle çözümlendiği eserlerdir. Bu eserler üstat insan ruhunun haritası çıkarmıştır. Üstadın roman karakterleri tüm çıplaklığıyla bugün hala günceliklerini koruyorlar. Budala romanındaki Prens Mişkin Dostoyevski’nin kendisidir. Sara nöbetlerini en çok Mişkin karakterinde geçirir. Sara nöbeti geldiği zaman yüzü çarpılır gözleri kayar bedeni kasılır. Anlaşılmayan hiçbir sese benzemeyen sesler çıkarır. Korkunç çığlıklar atar o. Kısa sürede coştukça coşar. O anlarda tüm dünyayı algılar, algıladıklarını hemen yazar. Sara nöbetleri panik atak gibidir. Yazarı yerlere sansa acı çektirse de sonuçlarından memnundur. Çünkü bu kriz sırasında yazdıkları hepsi baş sayfa olur tüm hayatı yaşar üstat hayatımı veririm der bu beş saniye için üstadı büyük tutkuyla sevmemin altında onun bu karma karışık renkli kişiliği yatmaktadır. Dostoyevski’nin yaşadığı yıllar 1821-1881 oluşturan yıllardır Rus halkı çar birinci Nikola’nın baskısı altında inim inim inlemektedir. Yazarın ilk yapıtı insancıklar isimli romandır. Rusya’daki açlığı yoksulluğu anlatmaktadır bu romanıyla üstadın yazma açlığı yoksulluğu anlatmaktadır bu romanıyla üstadın yazma tarzına iç dökme edebiyatı diyebiliriz. Rus edebiyatı baştan sona kadar iç dökme edebiyatıdır. Tolstoy’da, Gogol’da, Çehov’da insanın iç karmaşasıdır.

Bu yazı toplam 1041 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi