Güne Bakış İsmet İnönü’ye Saygıyla…
İsmet İnönü 25 Aralık 1973 günü aramızdan ayrıldı.1950 sonrasının DP hükümetiyle başlayan inkarcı ve saptırıcı tutumu, AKP iktidarında en üst noktaya geldi. İnönü’ye, değersiz kişilerce yapılmadık iftira kalmadı. Yalan ve talana dayalı politikalardan da zaten bu beklenirdi. Şimdi iftira ve gerçek karşılaştırmasını yapalım:
“İnönü savaşlarının birincisi yok, ikicisi cılızdır” savı, yaman bir iftiradır. İnönü’nün esir aldığı Yunan Başkomutanı General Trikupis’e ait kaynaklar açıktır. Birinci savaşta;6.000 askere karşı 18.000 kişilik Yunan ordusu saf tutmuştur. Trikupis’e göre zayiat 2.000’dir. İkincisinde İnönü’nün emrinde 15.000 kişilik bir güç varken karşı kuvvet 30.000’dir. Toplam zayiat 8.000 kişiyi aşmıştır. Bu savaşlarla ilgili olarak; Nâzım Hikmet’in “Kuvây-ı milliye” destanı ve Batı basınının; “yeni bir devlet doğuyor” haberleri okunmalıdır.
“Nutuk’ta Atatürk: “ “Dünya tarihinde sizin, İnönü meydan savaşlarında üzerine aldığınız kadar ağır bir görev yüklenen komutanlar enderdir. Orada ulusun ters dönmüş alınyazısını da yendiniz” sözüyle, değerbilmezlerede seslenmemiş midir? İsmet İnönü;“Mudanya” ateşkes antlaşmasıyla Anadolu, “Lozan” antlaşmasıyla da Birinci dünya savaşını bitiren imzaların sahibidir.
Para ve pullarla ilgili düzenleme;30 Aralık 1925 tarihli 701 sayılı yasa ve 16 Mart 1926 tarihli 3322 sayılı kararnameyledir. Atatürk’ün imzasıyla yürürlüğe girmiştir. Buna göre: “Para ve pullarda Cumhurbaşkanı resmi olacaktır”.1937 yılındaki 2.emisyon para basımında Atatürk ve İnönü’nün resimleri birliktedir. Cumhurbaşkanı İnönü ; “yasanın gereğini” ifade etmiştir.
“İnönü camileri ahır yaptı” yersiz bir suçlamadır. İkinci dünya savaşında askerin, kışla yetmezliğinden camilerde barınması, İnönü’nün bilgi ve Genelkurmay Başkanı Mareşal Çakmak’ın emriyledir. “Halka süpürge tohumu yedirdi” sözüne karşı İnönü:“Buğday ordu için silolardaydı. Çocukları da babasız bırakmadım” der.
1942’de uygulanan “Varlık vergisi” imtiyazsız bir mali disiplindi. İkinci dünya savaşı sürüyordu.120 kişilik bir bölük, günde 17 somun paylaşıyordu 1939’daki 390 milyon liralık savunma gideri,1942’de 900 milyon liraya çıktı . Vergiyle toplanan 314 milyon liranın;154 milyonu müslüm yurttaşlardandı. Ekonominin %87 payını elde tutarak vergi kaçıranlardan; yabancı uyruklular 130 milyon, azınlıklar da 30 milyon TL. ödediler. Kaçınanlar, kısa süreli çalıştırıldılar. Ama CHP devri ‘İstanbul Defterdarı’ Faik Ökten’in, 1951 baskılı, DP iktidarına yarayan ve İnönü’yü karalayan “Varlık vergisi gerçeği” kitabı çıktı. İlginçtir ki Ökten’in;“ Bir azınlığın hacizli evini ele geçirme” şaibesi kanıtlandı .
‘İnönü; Köy Enstitülerini açtı sonra kapattı” denir.17 Nisan 1940 tarihinde açan İnönü’dür. 1946’da başta TBMM Başkanı Karabekir olmak üzere kamuoyunu etkileyenler, tepki çeken yönetsel değişikliklere neden olurlar. Sürdürülen Enstitüleri, 1954’te DP’nin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri kapatır.
DP döneminde İnönü’nün başına taşlar atılıp, linç girişimlerinde bulunulur.“27 Mayıs 1960’ın tertipçisidir” diyenler, Org. Gürsel’in: “İnönü’ye sorsaydık karşı çıkardı” dediğini bilmelidirler. Eski iktidarı sehpalardan kurtarmanın içten uğraşısı yine İnönü’ye aittir. Hukuk cinayeti olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına verilen cezalara şiddetle karşı çıkan da İnönü’dür.
“İnönü bir diktatördür” savı esassızdır. Çünkü:“Bırakınız bütün ret ve inkârlar dönemi üzerimde yaşansın” diyerek demokrasi yoluna çıkar.14 Mayıs 1950 tarihinde: “En büyük zaferim, en büyük yenilgimdir” demesini de bilir. Tedavüldeki parasal miktarın karşılığı olan 127 ton altını DP hükümetine devreder. O iktidarsa,1953’de altınları sandıklarla İngiltere’ye rehin verir.
Sahteciliklerle karşılaşan İnönü, Sovyetlerle ilişkilerde tuzağa düşürülür. Araştırmalar, üs ve toprak isteklerinin olmadığını gösterir. Aktör,1945’de Moskova Elçisi olan Selim Sarper’dir. Ankara’yı telgrafla yanıltan Sarper’in düzmece savlarını, “has adamı” olduğu ABD’nin belgeleri bile doğrulamaz. 27 Mayısçılara ; “Nato ve Cento’ya” bağlılık sunduran Sarper, Elçi Warren’in önerisiyle Dışişleri Bakanı da olur.
1963 yılındaki Ankara Antlaşmasıyla gündeme gelen ‘AET’nin bürüneceği ‘AB’ hedefli emperyalist amaç, Lozan yapıcısı Başbakana sezdirilmemiştir. F.Cemal Erkin, Dışişleri Bakanıdır. İnönü 1964’te: “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünya içinde yerini bulur” sözüyle çığır açar açmaz, ABD destekli iç yandaşlarca iktidardan düşürülür. Erkin de tutucu bir partiye geçiverir.
İnönü’nün “Orta’nın Solu” açılımı, toplumcu yanıdır. “Toprak işleyene aittir” ilkesini dile getirip 1945’te yasalaştırmaya girişmiştir. Bu arada; CHP Genel Başkanlığından ayrıldığı 1972 kurultayındaki divanın, iki kez ve işaretle yaptığı oylamalarda yarattığı hukuksal tartışmaların netleşmediğini de dile getirmek gerekmektedir.
İnönü;“Bir devrim için ölüm darbesi, her şeyden emin ve her şeyin kazanıldığının sanıldığı andır” düşüncesindedir. İ.H.Tökin’in tanımıyla: “İnönü’nün kişiliğine özgü üslûp ve renkle, devrime ses kattığını görmemek olanaksızdır”.