Geldi, çattı (4)
Takvimler 2005’in 1 Mayıs’ını gösterdiğinde, 4 konfederasyonun temsilcileri Taksim Kazancı Yokuşu’na karanfil bırakarak kutlamaları başlattı. Kadıköy’de devam eden kutlamalara yaklaşık 100 bin kişi katıldı.
Taksim’de ise ‘’izinsiz gösteri yapmak istediler’’ denilen gruplara polis müdahale etti. Yaralananlar ve gözaltına alınanlar oldu.
Kutlamalar, Ankara’da Tandoğan, Gaziantep’te İstasyon Meydanı’nda yapıldı. İzmir’de Gündoğdu, Diyarbakır’da ise Dağkapı Meydanı’na yapılmak istendi ve gerginlikler yaşandı.
2006 yılında yine Kadıköy’de yoğun katılımlı yürüyüş ve miting yapıldı.
2007 yılında 1 Mayıs'ı tekrar Taksim'de kutlayarak aynı zamanda 1977'de olan olayları anmak isteyen grupları polis silah, biber gazı, gaz bombası kullanarak durdurmaya çalıştı. 100'den fazla kişi yaralandı. Valiliğe göre 580, diğer kaynaklara göre (benim de aralarında bulunduğum) 700'e yakın kişi gözaltına alındı. Bu sırada, İbrahim Sevindik adındaki bir vatandaş hayatını kaybetti.
2008 1 Mayıs'ı "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edilmesine rağmen Şişli, Osmanbey, Pangaltı, Nişantaşı, Okmeydanı, Dolapdere ve Kurtuluş'ta olaylar çıktı. CHP milletvekili Mehmet Ali Özpolat, sıkılan biber gazı nedeniyle kalp spazmı geçirdi. Burhan Gül (19) ise başından plastik mermiyle vurularak yaralandı.
Ankara'da Sıhhiye Meydanı'nda yapılan kutlamalarda da olaylar çıktı ve polis, göstericilere gaz bombalarıyla müdahale etti.
TBMM'ye verilen önergeyle 1 Mayıs’ın yeniden resmi bayram olarak kabul edildiği 2009’da, Taksim kutlamalara yine kapatıldı ve olaylar yaşandı. Buna rağmen alana çıkan gruplar anma yaptı.
2010 ve 2011 1 Mayıs’ı, Taksim’de ve olaysız biçimde yapıldı. Polis müdahalesi yoktu. Özel mülkiyet ya da kamu mallarında da zarar oluşmadı.
2012’deki 1 Mayıs kutlamaları da coşku içinde geçti. Buna rağmen, birkaç çatışma görüntüsü de oluştu.
2013’ün 1 Mayıs’a yeniden gerginlik başlığı haline dönüştü. Günler öncesi Taksim yasağı açıklanıp, psikolojik baskı yaratılarak adeta çatışmaya davetiye çıkartıldı, kısmen de öyle oldu.
Taksim’e girilmemesi için otobüs, metro, metrobüs ve vapur seferleri iptal edilince vatandaşlar yollarda kaldı. Beşiktaş, Şişli ve Tarlabaşı’nda toplanan gruplar polis müdahalesiyle karşılaştı. Sokaklarda savaşı andıran görüntüler ortaya çıktı. Gaz ve tazyikli su ile müdahale sonucu başına gaz bombası isabet eden bir genç kız yaralandı. Unkapanı Köprüsü ile Eminönü’nü Karaköy’e bağlayan Galata Köprüsü, bağlantı noktalarından ikiye ayrılarak geçişlere kapatıldı. Metrobüs ve metro seferleri, vapur ve tekne seferleri yapılmadı.
Resmi açıklamalar, o gün 22 polisin yaralandığını ve 72 kişinin ise gözaltına alındığını gösteriyordu.
Ve, 2014 kutlamaları…
İşçi sınıfı ve emekçiler arasındaki görüş ayrılıkları, yandaşlık ve yoldaşlık ikilemine sıkıştırılmak istenen kutlamalar, hükümetin dayatmacı tutumuyla adeta provoke ediliyordu.
Türk-İş Ankara Tandoğan ve İstanbul Kadıköy’de, MEMUR-SEN “kardeşlik için” diyerek Diyarbakır’da kutlama yapacağını açıklarken, HAK-İŞ de “sanayinin yükselen merkezi” diyerek Kayseri’yi adres gösteriyordu.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB kutlamalar için İstanbul Taksim’de ısrarcıydı. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise Taksim’in işçiye açılmayacağı mesajını veriyordu.
Beklenen oldu;
Taksim ve Ankara’da çatışmalar yaşandı. Çünkü, hükümetin baskılarına boyun eğmeyeceklerini gösterip kazanılmış haklardan vazgeçmeyenler, AKP ve onun kolluk kuvvetlerinin saldırgan politikalarıyla karşı karşıya kaldı yeniden. Kadıköy, Diyarbakır ve Kayseri’de ise polis müdahalesi olmadı.
Yaşananlardan anlaşılan o ki, demokratik hakların eksiksiz kullanımı önündeki engeller kaldırılır ya da yok edilirse, sorun kalmayacak.
Bunun için tekleştirici, faşist ve ırkçı anlayış ile sermaye tercihlerini koruma yerine halkın yanında yer almak gerekir.
Bugün ve yarınlar, daha umut dolu olsun…