İnsanlar her seçim döneminde sınavdan geçer.

Türkiye’yi sarsan 17-25 Aralık rüşvet rezaleti ortalığa dökülünce 31 Mart yerel seçimlerine 3 aydan az bir süre kalmıştı.

Pek çoğumuz bu süreci unuttuk bile.

Çünkü aradan geçen zaman dilimi içerisinde yaşanan o kadar çok olumsuz gelişmeler olduki yeniden o günleri hatırlatmakta fayda var.

Halk Bank Eski Genel Müdürü’nün evinde ayakkabı kutusunda ki dövizler!

Bakan çocuklarının evinde para sayma makineleri!

Dönemin Başbakanı’nın oğluna “ paraları sıfırla” talimatları!

Bir bakanın aldığı rüşvetlerden biri olan İsviçre saati!

Ve daha niceleri ortaya döküldüğünde buna halkın tepkisinin sert olacağı seçim sandığında seçmenin iktidar partisine ağır bir tokat indireceği beklentisi yaygındı.

Herkes nefesini tutup sandığın sonuçlarını bekledi, yüce sandık ne karar verecek diye...

O da ne iktidar yerel seçimlerde %45’e yakın oyla galip çıktı.

Yolsuzluk hem de “kurumsallaşmış yolsuzluk” cezasız kalmıştı.

Uluslararası kuruluşlar bu konu üzerine araştırma yapma ihtiyacı duydu.

Amerikalı bir siyaset bilimci 2013 Eylül ayında bir makale yayınlamıştı.

Ekonomi, yolsuzluk ve oy...

Şu soruya yanıt aranıyordu; Yolsuzluğa karşı duyarlılığın yüksek olduğu bir ülke ile düşük olduğu bir ülkede seçmen ciddi yolsuzluk iddialarının varlığında ekonomik iklime bağlı olarak nasıl davranış sergiler.

Türkiye geçen yıl yolsuzluk endeksinde 177 ülke arasında 55. sırada yer aldı.

Uluslararası şeffaflık derneği  iki gün önce bir yolsuzluk araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Araştırmayı Konsesüs araştırma şirketi yürüttü.

2000 kişi ile telefon görüşmesi yapıldı.

Bulgulara göre yolsuzluk nedeni olan ilk başlık, dokunulmazlık ve cezasızlık çıktı.

Bu durum gösteriyor ki, yolsuzluk yapanlar önemli mevkiler tarafından koruma ya alınmış.

Halkın %55’i hükümeti yolsuzluk konusunda yetersiz buldu.

Bu durum gösteriyor ki, kimi kime şikayet edeceksin halini gösterdi.

Anlaşılan biz uzun süre daha yolsuzluk, yoksulluk konularını tartışmaya devam edeceğiz.

Umarım bu tartışmalar olumlu yönde yol alır.

İçten içe çürümenin önüne geçilir.

Bunların hepsi birer temennidir.

Seçmenin tercihleri bakalım değişimi sağlayacak adımları atacak mı?

Yoksa hem ağlarım hem giderim türküsü söylenmeye devam mı edilecek...!