Fatsa’dan Ovacık’a (2)

Fatsa’dan Ovacık’a (2)

 

 

 

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kültür Sanat ve Sosyal Araştırmalar Kulübü’nün ‘Yerel Yönetimlerde Özgün Deneyimler’ konulu panelinde konuşulanların son bölümünü bugün paylaşacağım.

Fatsa’da Fikri Sönmez (Terzi Fikri) ile başlatılan devrimci belediyecilik anlayışının bugünkü temsilcisi olan Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da, panelin konuşmacılarındandı.

Maçoğlu, ‘’devrimcilerden öğrendik’’ ön mesajıyla başladığı öğretici konuşmasında, şunları söylüyordu:

‘’30 yıldır, 40 yıldır sizin gibi üniversitelerde önderlik yapan yoldaşlardan, Mazlum Doğan’lardan, Mahir Çayanlar’dan, İbrahim Kaypakkaya’lardan, yani devrimcilerden öğrendik siyaseti ve düşündüklerimizi hayata geçirmeyi. Devrimci, halkçı bir programı belediyemizde uygulamaya çalışıyoruz.’’

Bu çok önemli siyasi birikime vurgu yapması, benim de yazımın başlığını oluşturdu. Çünkü, Terzi Fikri de, bu siyasal birikimin uzantısı olarak bağımsız aday olarak girdiği seçimleri kazanıp Fatsa’yı ekibi ve halka birlikte yönetme olanağına kavuşmuştu.

Ovacık Başkanı, ülkenin Güneydoğu bölgesinde bir süredir devam eden gerginliğe vurgu yaparak başladığı konuşmasında kullandığı şu ifadelerle, siyasal ve yönetsel tercihlerini açık açık ortaya koyuyordu.

Türkiye’de bazı söylemler üzerinden çatışma ortamı yaratılmak istendiğini ifade eden Maçoğlu, şunları söylüyordu:

 ‘’Öz yönetim üzerinden tartışıyorlar. Tahir Elçi ve 13 yaşındaki kardeşlerimiz gibi barış elçisi güvercinleri yok etmeye çalışıyorlar. Bizim tek isteğimiz yerelleşme. Bunun bir adı da özyönetim. Yerelleşme dediğimizde hiçbir şey olmuyor, özyönetim deyince kıyamet kopuyor. Aslında yerelleşme herkes için gereken bir şey.’’

Bu vurgu önemliydi. Çünkü, bölgeye farklı bir bakış açısını içeriyor ve bunu uygun bir üslupla anlatmanın mümkün olduğunu gösteriyordu.

Başkan Maçoğlu’nun söylediği şuydu: ‘’Yaşananlara siyaset çizgisinden sapmadan bakıldığında, sorunun, halkın bizzat katılacağı süreçlerde üretilerek yeni formülasyonlarla çözülebilmesi mümkün …………………………….’’

Maçoğlu, konuşmasının önemli bir bölümünü ise Ovacık’ta halkın katıldığı üretim süreçlerini anlatmaya ayırdı.

Ovacık’ın dışarıdan görüldüğü gibi olmadığını, devrimcilerin, aydınların kafasında ne varsa dile getirebileceği, tartışabileceği bir yer olduğunu ifade edip ‘’Gelin Ovacık’a’’ diyordu.

Ovacık, Maçoğlu’nun da dediği gibi ‘’küçük değil, düşüncelerin ufukları kadar geniş bir yer’’, buna ben de inanıyorum.

Çünkü, halkla birlikte üretim süreçleri oluşturup hem yoksulluğu yenme stratejisi geliştirecek duruma gelmişler hem de üniversite öğrencilerine burs desteği vermek koşuluyla önemli bir sosyal yarayı da sarmanın yolunu bulmuşlar.

Çağrı yapıyor Başkan Maçoğlu, ‘’Gelin Ovacık’ta neler yapabileceğimizi tartışalım’’ ifadesiyle. Mimarlar Odası’ndan devrimci arkadaşlarımız bölgeye gitmiş, çalışma taleplerini dillendirmiş.

Sonrasında, üretim çalışması yapmak isteyen mühendisler de bölgeye gidip katkı sunmak için neler yapabileceklerini konuşmuş, adım atmış. Böylece, Ovacık halkının kendine olan güveni de ortaya çıkmış ya da tazelenmiş.

Ovacık, bütün görüşlere açık, düşünmek ve tartışmak isteyenlere kucak açan bir ilçe halinde. Bu yaklaşımın başarıyı getireceğine olan inancını her fırsatta dillendiren Başkan Fatih Mehmet Maçoğlu, ‘’bu başarının hepinizin desteği ve dayanışma ruhuyla orayı geliştireceğimizden hiçbir şüphem yok” diyerek de kolektif anlayış, kolektif üretim ve kolektif yaşama ilişkin vurgu yapıyor.

Kendisini, bu anlayışın görevlendirdiği bir insan olarak tanımlayıp, önümüzdeki dönemde bu görevi başka birinin yüklenebileceğini, önemli olanın bir programı hayata geçirmek olduğunu özellikle vurgulayan bu komünist başkandan herkesin öğreneceği çok şey var.

Tabi, bir de ona ve ekibine güvenen, kendi özgücünü fark edip açığa çıkartan Ovacık halkına.

Belki bu tür öznel örnekler, özyönetim tartışmasındaki gerginlikleri de giderir, ülkeyi çatışma ortamından çıkartır.

Ne dersiniz ?

 

 

 

Bu yazı toplam 190 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi