Dil sürçmesi herhalde !

Dil sürçmesi herhalde !

 

Fikri Işık, bu kentin son dönemde popüler olan siyasetçisi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koltuğunda oturuyor. AKP İl Başkanı iken hemen herkesle diyalog kurmaya çalışıp oluşturduğu ‘’uzlaşmacı kimlik’’ görüntüsünden öylesine uzaklaştı ki, sanırsınız ‘’bilgelik’’ sertifikası sahibi.

Bir de, bazen söylediklerinin ne anlama geldiğini unutuyor herhalde.

Konuşma üslupları ‘’memleketin tek sahibi’’ algısına yönelik…

Yaşamın herkese bir ders verdiğini, iktidar ve güç sarhoşluğu nedeniyle unuttular. Ama, çok iyi bilinmelidir ki, tam da gücün zirvesine erişildiğinde verilecek ders, bir daha hiç toparlanamamayı getirir.

Gelelim neden bunları yazdığıma…

Işık, partisinin İzmit Çarşı seçim bürosunun açılışında, kuruluştaki heyecanla çalışmaya devam ettiklerini söyleyip, ‘’Türkiye'yi tarihine, ecdadına ve medeniyetine yakışır noktaya getirmek için ibadet aşkıyla gece gündüz çalıştıklarını’’ söyleyip, yeni bir algı yaratmak isterken, dili mi sürçtü nedir, bu çalışmayı yaparken eskidiklerini de gizlememiş. İfade aynen kendisinin ve şöyle: "Bu, öyle bir çalışma oldu ki, insanların ömründeki 12 yıl adeta 20-25 yıl değerinde ömrümüzü eskitti. Sebep, normal insan kapasitesinde çalışmadık. Gece gündüz çalıştık…………………"

İyi de, ne yapacaktınız ki ?

Eski genel başkanınızın askerlere eleştiri olsun diye söylediğinin tersini yapıp hem ‘’yan gelip yatacak’’ hem de her şeye rağmen iktidarda kalmaya devam mı edecektiniz.

Bir de, şu milliyetçilik meselesi var…

AKP’li üst düzey siyasetçiler, bakanlar ve de milletvekilleri, oy oranlarında düşüş olduğunu tahmin ettiklerinde ve gördüklerinde en önemli hamleyi ‘’milliyetçi’’ tabana yönelik olarak gerçekleştiriyor. Kendilerini muhafazakar-demokrat olarak tanımlayan AKP kadroları, bu dönemsel yaklaşımlar sonucu milliyetçi-muhafazakar-demokrat üçlemesiyle yol almaya çalışıyor.

Alıyor mu peki ?

Beklenen yanıt ‘Eh bazen alıyor’ olabilir. Ama, asıl yanıt ‘’bugüne kadar hep aldı’ olacak. Çünkü, ‘’sandık ve seçim sistemini sonlandıran bilgisayar programları hileleri’’ iddiaları halen güncelliğini korumasına rağmen girdiği tüm seçimlerde oyunu artırır göründ. Ya da, tüm ülkeye oyunu artırarak seçimi kazandığı açıklandı, zor da olsa kabul gördü.

Elbette, böyle bir tablo karşısında Fikri Işık da, çıkıp rahatlıkla "Milliyetçilik, memleketi namerde muhtaç olmaktan kurtarmak değil mi? O zaman en milliyetçi parti AK Parti'dir’’ diyebiliyor.

Sadece bunlar mı, ‘’Sadece ekonomiye odaklanmadık, ülkede özgürlüklerin önünü açan parti de AK Parti oldu" değerlendirmesinde de bulunuyor.

Yetmiyor, birilerinin HDP'yi "gazladığını" söyleyip, "Selahattin Demirtaş'ı barış güvercini ilan ediyorlar. Ne kadar şirin çocuk, popstar, popstar. Saz da çalıyor, bağlama çalıyor, türkü söylüyor" ifadesini kullanabiliyor.

Siyasetin dili tam da böylesi bir anlayış yüzünden düzelemiyor. Siyasetçilerin dili de, Tıpkı Işık’ın dilinin sürçtüğü gibi düşünüleni değil öfkeyi yansıtabiliyor.

Siyasetçilerin bu dili düzelmedikçe, halkın da geleceğe yönelik umudunu diri tutmak olası değil. Dolayısıyla da, siyasetçi-halk ilişkisi tam da bu yüzden çıkar ilişkisi olmaktan kurtulamayacak.

 

 

Bu yazı toplam 203 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi