Çok verdiniz !
Nasıl bir insaftır ?
Ya da doğrusunu yazayım, nasıl bir insafsızlıktır ?
2002 yılından bu yana ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarı, milyonlarca emekliyi, dul ve yetim ile vazife malulünü sefalete sürüklemeye devam ediyor.
Sağlık ve Sosyal Güvenlik Reformu yaptık diye övünen ve sonra da dönüşüm yasaları çıkaran AKP, kendi çıkardığı yasaları bile uygulamaktan geri duruyor. Nasıl olsa seçmenin ağzına bir parmak bal çalındı, oyu alındı, verilen sözler tutulmayabilir.
Ne de olsa, seçmen balık hafızalıdır. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dediği gibi ‘’uzun süre akılda tutamaz, unutur giderler’ genelde…
İşte, bu böyle bilindiği için, girişte sorduğum sorunun yanıtı da, buna bağlı tavrın içinde gizli. ‘Nasılsa unutacaklar, o yüzden insafımızı kimse sorgulamaz’ diye düşünüyorlar herhalde.
Kendilerinin çıkardığı SSGSS diye bilinen 5510 sayılı yasasının 55. maddesinin ikinci bendi “Bağlanan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yılı tüketici fiyat indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir” diyor.
Eğer bu düzenlemeyi kendileri yapmışsa,
9 milyon SSK ve BAĞ-KUR emeklisinin maaş artışlarında baz alınan enflasyon hesaplamasında oynan oyunları açığa çıkartmaktan başka yol yoktur.
Kanundaki mevcut düzenlemeye göre, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin aylıkları, Ocak 2015 ödeme döneminde, TÜİK tarafından iki gün önce son altı aylık dönem için açıklanan yüzde 2,32 oranındaki TÜFE artış oranı kadar artırılarak ödenecek.
Bu bir soygun değil de nedir ?
Bu soygun için ‘yağma yok’ demenin tam zamanı.
Bu oran, piyasadaki gerçek TÜFE artışının yansıtıldığı oran değildir. TÜİK’in enflasyon hesaplamasında temel aldığı ürünlerin büyük çoğunluğu, içinde emeklilerinde bulunduğu dar ve sabit gelirli milyonlarca insanın temel tüketim ürünü değildir. Enflasyon hesaplamada, toplumun geniş emekçi kesimlerini mağdur eden yanlışlık, temel alınan ürün gruplarının enflasyonu etkileme oranlarındaki çarpıklıktır.
2014 yılı için açıklanan yıllık enflasyon oranının çok üzerinde fiyatı artan ürünler, dar gelirli insanların temel tüketim ürünleri iken, fiyatı gerileyen ve enflasyon artışını aşağı çeken ürünler ise günlük hayatta tüketilmesi zorunlu olmayan ürünlerdir. 2014 yılının zam şampiyonu sağlık ve gıda gibi temel ihtiyaç ürünleri olurken, fiyatı düşen ürünlerin ev eşyası ve akaryakıt ürünler olması da bunun kanıtıdır.
Fiyatı yükselen ürünler alt gelir grubunda bulunan nüfusun büyük çoğunluğun temel tüketim ürünleridir. Enflasyondaki bu çarpıklığa son vermenin yolu, gelir gruplarının tüketim önceliklerinin göz önüne alındığı bir yöntemin benimsenmesidir. Böylece her gelir grubunun kendisi ile ilgili bir enflasyonu olacak ve ücretlerinin belirlenmesinde bu rakamlar göz önüne alınacaktı.
Eminiz ki, bugün böyle bir hesap yöntemi kullanılmış olsaydı, içinde emeklilerinde bulunduğu, Türkiye nüfusunun büyük bir çoğunluğu için 2104 yılı enflasyon oranı yüzde 15’ler civarında olacaktı.
Halbuki, SSK ve BAĞ-KUR emeklisine yılın ilk altı ayı için yüzde 2.32 oranında artış uygun görüldü. Bu oran, ortalama emekli maaşının günlük 80 kuruş, aylık ise 24 TL artması anlamına gelir.
Net olarak yaşadığımız olay şudur…
‘Kişi başı milli gelirimiz 10 bin dolar oldu’ diye böbürlenen hükümet, ‘büyüyoruz’ diyerek uyutmaya çalıştığı ülkemizin milyonlarca emekli, dul ve yetim ile vazife malulünü yine açlığa mahkum etti.
O yüzden, söylenecek tek şey vardı, o da ‘’Çok verdiniz, hemen zamlar yaparak geri alın’’demekti. Düşünmüş olacaklar ki, zamlar gelmeye başladı bile…