Çocukların korunma ihtiyacı
Son dönemde, çocuk tacizleri ve tecavüzleri haberleri toplumu ve toplumsal değerleri sarsıcı boyutlara ulaştı. Bu nedenle, çocukların korunması ihtiyacı bir kez daha yakıcı özelliğini anımsattı.
Ailelerin sosyal ve ekonomik yoksunlukları çocukları eğitimden uzaklaştırarak sokakta çalışmaya mecbur bırakıyor. Bu veri, Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç’ın çalışması sonucu ortaya çıkmış. Birgün Gazetesi de, bunu haberleştirdi. Çalışma, korunmaya muhtaç çocuk sayısının son 10 yılda yüzde 500 arttığını gösteriyor.
Rakamlar, ülkenin resmi kurumlarına ait. Bu da, Türkiye’de yaşayan yurttaşlarda yoksulluk oranının giderek daha da arttığı gerçeğini ortaya koyuyor.
Hal böyle olunca, yoksulluk bir yandan çocukların eğitimden uzaklaşmasına neden olmakta, aynı zamanda da ailenin çocuğunu çalışmaya zorlamasına ve bu böylece çocukların sokakta çalışmaya itilmesine yol açmaktadır.
Eh, durum bu noktaya gelince de, suça itilen ve madde bağımlısı olan ve/veya sokaklarda yaşayan/çalışan çocuk sayısı da doğal olarak hızla artıyor.
İşte, iki doktor, bu tespitten hareketle çarpıcı verileri kamuoyu ile paylaşmış…
Sosyal ve ekonomik yoksunluk nedeniyle korunmaya muhtaç çocukların sayısı 2005 yılında 19 bin 735 iken, 2015 yılında sayı 101 bin 561’e yükselmiş.
Nasıl bir sıçrama ama ?
Yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken ve resmi kurumlara müracaat eden bu kişilere ve ailelerine ekonomik yardım ile destek sağlanmakta olup, bu şekilde ailenin parçalanmadan bir arada yaşamasına çalışılıyor.
Ama ne kadar olanaklı, henüz geri dönüş verisi yok…
2015 yılında “Sosyal ve Ekonomik Destek” verilen aile başına ödenen aylık destek miktarı ortalama 582 lira.
Nasıl rakam ama ?
Sorun çözücü değil mi ?
Aileyi yoksulluktan korur, çocukları da yoksulluğun getirdiği sokak çalışmasındaki zorunluluktan, değil mi ?
Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkisine gelince…
En belirgin etki beslenme yetersizliği ve açlık.
Yoksul evlerde büyüyen çocuklar, sağlık ve eğitim gibi toplumsal kaynaklara ulaşmakta güçlük çekiyor. Bu durum onların daha küçük yaşlarda birey olarak toplum ile kurdukları ilişkileri zedelemektedir.
Bir de, o yoksul ailelerin çocuklarının eğitimi var tabi ki, devlet buna da çözüm olarak
şartlı eğitim yardımlarını uygun görmüş.
Peki ne oluyor, nasıl oluyor ?
Maddi imkânsızlıklar nedeniyle çocuklarını okula gönderemeyen ve nüfusun en yoksul kesiminde yer alan ailelere, ilk ve orta öğretime giden çocuklarının okula düzenli olarak devam etmeleri şartıyla her ay nakdi olarak ilköğretimde 35-40 lira, ortaöğretimde 50-60 lira ödeme yapılıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2015 yılı faaliyet raporunda 969 bin 998 hanede toplam 2 milyon 103 bin 895 öğrenciye şartlı eğitim yardımı, eğitim materyali, barınma ve iaşe yardımı yapıldığı görülüyor.
İyi de, hal böyleyken, korunmaya muhtaç çocuk sayısı her geçen gün sistemli olarak artıyor. Bunun, ‘’en az 3 çocuk’’ istemekle doğru orantılı artış olduğunu söylemek sanırım insafsızlık olmaz.
2005 yılında 19 bin 735 olan korunmaya muhtaç çocuk sayısı 2006’da 27 bin 319, 2007 yılında 28 bin 681, 2008 yılında 30 bin 909, 2009 yılında 35 bin 756’ yükseliyor. 2010 yılında biraz düşüş görülüyor ve 35 bin 298 çocuk tespit ediliyor. Sonraki yıl birden yükseliş oluyor ve rakam 41 bin 778’e çıkıyor.
Sonraki yıllardaki artış, ürkütücü boyutta…
2012 yılında 49 bin 461 olarak tespit edilen korunmaya muhtaç çocuk sayısı, 2013’te 62 bin 256, 2014’te 80 bin 375 ve 2015’te de 101 bin 561 oluyor.
Bu tabloyu tersine çevirmezsek, geleceğimizi emanet edeceğimiz sağlıklı çocuklar kalmayacak.
Çocukları yoksulluktan koruyacak etkili önlemler gecikmeksizin alınmazsa, toplum olarak çocukların gözlerindeki ışığın sönmesinin utancını da taşımak zorunda kalırız.
Ekonomik hayatı üretkenlikten çıkartıp tüketimin batağına saplayan politikalardan vazgeçmediğimiz halde üç çocuk ısrarını sürdürmek, felakete davetiye çıkartmaktır.
Bu, geleceğimizi kendi ellerimizle karartmaktır…